Bisikletlilerin hakları ve sorumlulukları
Bisiklet hem ekolojik, hem de sağlıklı bir ulaşım aracı. Otomobiller yerine bisiklet kullanarak karbon ayak izimizi küçültebilir, doğaya ve diğer canlılara vermiş olduğumuz zararı azaltabiliriz. Bunun için bisiklet kullanımının yaygınlaştırılması şart. Bisikletin bir oyuncak olmadığını, bir ulaşım aracı olduğunu kabul etmek şart. Eğer bisiklet bir ulaşım aracıysa, bisikletlilerin de bazı hakları ve sorumlulukları olduğunu öğrenmek şart.
Bisikletli Ulaşım Platformu’ndan Zeynep Araboğlu ile bisikletlilerin haklarını, sorumluluklarını ve sorunlarını konuştuk*:
Bora Karatepe: Sizin bisiklete olan ilginiz nereden geliyor?
Zeynep Araboğlu: Bisiklete olan ilgim elbette çocukluktan geliyor. Özellikle yaz aylarında çok fazla bisiklete binerdim. Sonra okul, sınav hazırlıkları başlayınca o yazları binilen bisiklet dönemi geride kaldı. Bisiklet o zaman bir ulaşım aracı olmanın ötesinde, yazları binilen bir eğlence aracıydı. Çünkü bugün olduğu gibi, o zaman da aileler “İstanbul’da bisiklete nerede bineceksin?” diyerek bisikletin İstanbul’da tehlikeli olduğunu anlatırlardı. Özellikle üniversiteden sonra bir dönem bisiklet almayı çok ciddi düşündüm, ama ailem buna karşı çıktı.
Bir de tabii etrafımızda örnek alabileceğimiz birilerini pek göremiyoruz İstanbul’da.
Evet etrafta bir örnek olması çok önemli. Bir gün Kabataş’ta bisiklete binen yaşlı bir amca gördüm, klasik bir bisikleti vardı. Onu gördüğümde, demek ki belli bir yaşın üzerindeki insanlar bile bisiklete binebiliyor bu şehirde diyerek bisiklet almaya karar verdim. Ve kendimi bisikletçide buldum. Zaten böyle bir istek de vardı ne zamandır. Bisikleti aldıktan sonra ise tahmin ettiğim gibi kolay olmadığını gördüm bisiklet kullanmanın. Örneğin bisiklete bindiğinizde trafikte sizi görmüyorlardı. Ve bu kent bisiklet kullandığım zaman beni dışlıyordu. Bu sıkıntıları hissederken, o zaman Bisikletli Ulaşım Platformu’ndan önce Bisiklet Yoluna Sahil Çık vardı, yolum onlarla kesişti.
Bisiklet aynı zamanda insanları bir araya getiren sosyal bir araç öyle değil mi?
Evet çok sosyal, çok rahat iletişim kurulabilen bir araç. Bisikleti olanlarla da rahat iletişim kurabiliyorsunuz bisikletin üzerindeyken, olmayanlarla da. Örneğin siz mola verip bir kenarda su içerken, insanlar gelip çok rahat soru sorabiliyor ya da sizinle sohbet etmeye başlayabiliyor.
Araba gibi kapalı bir araç değil tabii, açık.
Evet. Ama burada bir tezatlık da var. Bisiklet üzerindeyken bu şekilde rahatça iletişim kurabilirken, trafiğe çıktığınızzda o bisikletle bir anda kayboluveriyorsunuz.
Bisikletli Ulaşım Platformu’nun bu noktada amacı nedir, neyi hedefliyor?
Bisikletli Ulaşım Platformu ulaşımda bisiklet kullanan herkesin bu çatı altında bir araya gelebilmesi için kuruldu. Önce sadece İstanbul’da bağlantılarımız vardı ama şu an tüm Türkiye’de çeşitli bisiklet grupları ve kulüpleri platformu destekliyor. Böyle bir çatı işlevi görüyor Platform. Aslında çok da yeniyiz, 2013’ün Aralık ayında kuruldu. Bisiklet kullananların bir araya gelmesini ve sorunlarını yerel yönetimlerle konuşarak çözebilmesini amaçlıyorduk. İstanbul’da bu yolda elde ettiğimiz kazanımların yavaş yavaş diğer şehirlere örnek oluşturarak yayıldığını gördük. Böyle bir etkileşimi var platformun.
Sizin odak noktanız ama sanırım kent içi ulaşım aracı olarak kullanılan bisiklet değil mi? Çünkü bisiklet bunun dışında da çok yaygın olarak kullanılabilen bir araç.
Tabii çok yaygın, hem de bir spor dalı aynı zamanda. Ama bizim tek odak noktamız kent içi ulaşım.
Benim ilgimi çeken Platform’un gönüllü ve oldukça aktivist bireylerden oluşması. Çok etkili, farkındalık yaratan eylemler de yapıyor platform.
Bisikletli Ulaşım Platformu’nda bugüne kadar bulunan herkes kendi emeğini, kendi zamanını karşılık beklemeksizin ortaya koyarak çalışma yaptı ve gönüllülük kavramının tam olarak hakkını verdi. Sizin dediğiniz gibi aktivist yönü de çok ağır basıyor. Eylemler yapıyoruz çünkü, ama bu eylemleri başkalarına zarar verecek ya da bir başkasının hakkını, özgürlüğünü engelleyecek şekilde hiçbir zaman yapmıyoruz.
Peki bisikletin yaygınlaşmasının önünde ne gibi engeller var? Benim aklıma en önemli problem olarak toplu ulaşım ile entegrasyon geliyor.
Büyük kentlerde bisikletle aklınıza gelen tüm toplu ulaşım araçlarına binebiliyorsunuz. Örneğin vapurlar bu noktada çok rahat, aynı şekilde metro da kolaylıkla kullanılabiliyor. Ama otobüs ve metrobüsler burada aksayan kısımlar. Otobüslerin sadece 15-20 tanesinin önünde taşıma askısı var. Bunun dışındakilerin hiçbirinde böyle bir ekipman yok. Bu nedenle İETT yapmış olduğumuz görüşmelerde otobüs içine bisikletin alınmasını kabul etti. Bunun geçici bir çözüm olmasını arzu ediyoruz. Çünkü bisikleti otobüsün içine almak pek pratik bir yöntem değil.
Hem bisikleti kullanan için, hem de diğer yolcular için. Tepkiye de neden olabilir, zaten çoğu zaman mümkün de olmaz.
İnmesi ve binmesi zor. Ani fren ve kalkışlarda tehlikeli de olabilir.
Sizin yapmış olduğunuz bir broşür var elimde. Otobüste 09:00-16:00, 22:00-07:00 arasında bisikletle binmeye izin veriliyor.
Evet bu saatler dışında otobüse alınmıyor.
Metro ve tramvaylarda da 06:00-07:00 arasında, daha sonra 09:00-16:00 arasında kullanabiliyorsunuz. 16:00-20:00 arası kullanım yok.
Dolayısıyla işe gidip gelirkenki tercihinize doğrudan etkiliyor bu. Çünkü bu saatlerde bisikletle toplu taşımaya binemiyorsunuz.
Yani aslında şehir içi toplu taşıma sistemi bisikleti bir ulaşım aracı değil de, hobi olarak görüyor. Çünkü işe geliş-gidiş saatlerinin dışında tutuyorsanız, bu bisikleti ulaşım aracı olarak görmediğiniz anlamına geliyor. Tabii istediğimiz şey bu saatlerin genişletilmesi ve toplu taşıma ile bisiklet entegrasyonunun daha da geliştirilmesi. Otobüslerde askı aparatının yaygınlaşması bunun en önemli noktalarından biri.
Aslında bisiklet kullandığınızda İstanbul’un o kadar da düz olmadığını görüyorsunuz. Araçla ufak bir eğim gibi görünen yerler bisikletle karşınıza dik bir yokuş olarak çıkabiliyor. Bu noktada toplu taşıma entegrasyonu önemli.
Aslında bisiklet yaşadığınız şehri daha yakından tanıma fırsatı sunuyor. Toplu taşımayla ya da araçla şehri bu kadar tanıyabilmek mümkün değil. Bisikletle kafanızda harita çıkarabilecek kadar iyi tanıma fırsatı bulabiliyorsunuz şehri.
Evet bisikletle alternatif yolları güzergâhları keşfetmek mümkün. Hatta bazen bunlar sayesinde toplu taşımaya da gerek kalmıyor. Ama öyle noktalar var ki, mutlaka kullanmak zorunda kalabiliyorsunuz.
Çok fazla bilinmeyen ama oldukça önemli bir konuda da çalışmalarınız var: Bisikletlilerin hakları. Bisiklet kullanımı yaygın olmadığı gibi, haklar konusunda da büyük bir bilgi eksikliği var. Siz bu konuda da farkındalık yaratmak için çeşitli broşürler hazırlamışsınız. Nedir bisikletlilerin hakları?
Bizim yola çıkarkenki sloganımız “Yolu paylaş, mesafeyi koru” idi. Sağ şerit bizim yasal hakkımız ve araçlardan bunu bizimle birlikte kullanmalarını istedik. Karayolları Trafik Kanunu ve Yönetmeliğini araştırdığımızda bisiklet ve motorsuz taşıtlara verilen bazı haklar olduğunu gördük. Karayolları Trafik Kanunu, sağ şeridi kullanabilecek araçlar içerisinde bisikleti de sayıyor. Yani kanuna göre bisiklet bir ulaşım aracı. Bisiklet kullanmak için 11 yaşını doldurmuş olmak yeterli. Kaskı çoğumuz kullanıyoruz ama kanunda böyle bir zorunluluk yok. Motosiklet için var ama bisiklet kullananlar için yok. Sağ şeridi kullanma hakkımız ayrıca bir bisiklet yolu yoksa geçerli, bisiklet yolu varsa onu kullanmalısın diyor kanun. En önemlisi de, madem sen de bir araçsın, tüm trafik kurallarına sen de uymalısın diyor. Örneğin kırmızı ışıkta diğer araçlarla birlikte durmak. Bunu yaptığınızda zaten diğer araçlar sizi daha çok ciddiye alıyor.
Sağ şeritte iki bisiklet yan yana gidebiliyor. Sağ şeridin en sağından gitmemize gerek yok, bütün şerit bizim yasal hakkımız. Mutlaka en az bir elin gidonda olması gerekiyor; iki eli birden bırakmak kanunen yasak. Frenlerin, farın ve reflektörün bulunması ve çalışır durumda olması gerekiyor.
Bunun dışında trafik yönetmeliğinde bisiklet için de hız limitleri var. Şehir içinde motorlu araçlar için hız limiti 50 km/s, bisikletler içinse 30 km/s. Şehirlerarasında ise 45 km/s. Bunları aşmamanız gerekiyor.
Zaten oldukça yüksek rakamlar, bunları yakalamak pek kolay değil.
Yani ancak İstanbul’da yokuş aşağı inerken bu limiti aşma durumu olabilir, orada dikkatli olmak lazım.
Ben bisikletle radara yakalanan duymadım bugüne kadar, bilmiyorum var mıdır?
Ben de duymadım.
Otoyollarda bisiklet kullanımı yasak, bunu da belirtmek gerekir. Bunun da nedeni otoyollardaki minimum hız limiti. Bisiklet bu hıza ulaşamayacağı için buralarda bisiklet kullanmak yasak. Ama en önemli hak bence, otoyol harici yollardaki sağ şerit hakkı. Ben bisiklet kullanırken çoğu araç şoförü bu yolun kendisine ait olduğunu, bisikletin bu yolda olmaması gerektiğini iddia ediyordu.
Biz bisikletle farkındalık turları yaparken, özellikle ikişerli şekilde sağ şeritte peş peşe ilerliyoruz. Bugüne kadar birçok ilçede farkındalık turu yaptık, merkez dışına da çıktık. Hepsinde çok düzenli bir şekilde yol aldığımızı söyleyebilirim.
Bir de hazırladığınız bir harita var; ondan bahsedebilir misin?
Bisikletli Ulaşım Haritası hazırladık. Bu haritayı Android ve İOS işletim sistemleri içeren cihazlardan uygulama olarak indirebilir ya da bilgisayardan ulaşabilirsiniz. İnternet sitemizde mevcut. (Bisikletli Ulaşım Haritası). Haritadaki bütün datalar bisiklet kullanıcıları tarafından gönderildi. Bu nedenle çok değerli. Bilmediğiniz bir yerde bir sorun yaşadığınızda en yakın tamirciyi bir rota olarak size gösteriyor harita. Bisiklet dostu işletmeleri gösteriyor. İndirim sunan ya da bisikletle gidebileceğiniz. Bisiklet yolları ya da bisiklet kiralayan yerleri de görebiliyorsunuz. Yani bisikletle ilgili gerekli olan tüm datalar bu haritada mevcut.
Röportaj: Bora Karatepe
*Açık Radyo’daki Tohumdan Hasada Ekolojik Yaşam Programı’nın 9 Haziran 2017 tarihli yayınından yazıya aktarılmıştır.