İklim için hâlâ umut var
“İklim acil durumu” bildirisine imza atan Dr. William Ripple, iklim krizinin yıkıcı etkilerini ortadan kaldırırsak doğanın kendini iyileştirebileceğini savunuyor. Atılması gereken en önemli adım ise, fosil yakıtların aşamalı olarak bırakılıp doğal kaynakların tercih edilmesi.
Kariyeri ‘’ekoloji’’ alanında şekillenen ve Yellowstone Ulusal Parkı’ndaki avcılar, avlar ve bitkiler arasındaki ilişkileri incelemek için yıllarını harcayan, 2017 yılında ‘’iklim acil durumu’’na ilk kez değinen bildiriye imza atan Dr. William Ripple’a göre iklim krizinin beraberinde getirdiği olumsuz etkiler giderek çoğalıyor olsa da en kötü senaryonun gerçekleşmesini engelleyebilmemiz mümkün. Bu hususta atılacak en önemli adım, fosil yakıtların aşamalı olarak bırakılıp doğal kaynakların tercih edilmesinden geçiyor.
Ripple, tecrübe edilen son iklim olaylarını da içine alan yıllık güncellemelerin altını çizerek hâlâ çok geç kalınmadan müdahale edilebileceğini savunuyor ve geçtiğimiz temmuz ayında yayımlanan en son güncelleme dâhilinde küresel çevre sorunlarının önümüzdeki süreçte insanlığı çok daha zorlu bir konuma getirerek çok sayıda ‘’kırılma noktası’’na sebebiyet vereceğine dikkat çekiyor.
‘’IPCC – Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’’ ise dünyanın beş buçuk yıl içerisinde 1,5 santigrat derecenin üzerinde ısınma ile karşı karşıya kalma olasılığı karşısında uyarılarda bulunmaya devam ediyor.
Buna karşın, COVID-19 virüsünün yol açtığı pandemi durumunun neden olduğu kent bazlı aksaklıkların sera gazı emisyonlarında dünya çapında benzeri görülmemiş bir düşüşe yol açtığını da söylemek mümkün. Mevcut ekonomik eylemlerini dönüştürmek adına bir fırsat arayan dünya liderleri, çevre alanına öncelik verip ‘’daha iyisini inşa etme’’ vaadinde bulunmasına rağmen fosil yakıtların kullanılmasına devam edildiğini görmekteyiz.
Sibirya’da meydana gelen orman yangınları, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ekstrem ısı artışları, Çin ve Almanya’daki sel baskınlarının önüne geçilememesi gibi örnekler, iklim bazlı felâketlerin de giderek artıp daha kötü bir hâle geleceğini gözler önüne seriyor.
Dr. Ripple, Global Citizen’a verdiği demeçte, iklim krizinin olumsuz etkilerinin çok daha şiddetli bir hâle gelmesine karşın, politika yapıcılarının tam anlamıyla eyleme geçmemesi hususunda büyük bir hayal kırıklığına uğradığını belirtiyor.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen hâlâ umudu olduğunu söyleyen Ripple, bazı olumlu noktaların mevcudiyetinin de altını çiziyor. Ripple, aynı zamanda, resmi olarak iklim acil durumu ilan eden 34’ten fazla ülke olduğuna ve bu alanda karar mekanizması olan 1.990 adet yetki alanının varlığına atıfta bulunarak bu ülkelerin sayısında büyük sıçramaların olduğunu da demeçlerine ekliyor.
Gençlerin önderlik ettiği dünya çapındaki iklim hareketinin birçok vatandaş adına cesur bir eylem niteliği taşıdığını ve iklim krizi konusunda bir şeylerin değişmesini sabırsızlıkla bekleyen kitlenin azımsanamayacak bir büyüklükte olduğunu belirten Dr. Ripple, iklim acil durumu hususunda çalışan bu tarz organizasyonların daha fazla güç kazandığında, fosil yakıtların tercih edilmesinin oldukça azalacağı bir dönüm noktasının da meydana gelebileceğine dikkat çekiyor.
Ripple’ın kaleme almış olduğu makale, fosil yakıtların kullanılmasının bırakılmasına yönelik girişimlerin 2018 ila 2020 yılları arasında 6,5 milyar dolar arttığını; buna karşın 2019 ila 2020 yılları arasında ise fosil yakıtlara yönelik devlet sübvansiyonlarının %42 oranında, 181 milyar dolar azaldığını ortaya koyuyor.
Bu ekonomik değişim sürecinde, hava kirliliğine sebebiyet veren kirletici aktörlerin neden olduğu sera gazı salınımları için ödeme yapılmasını amaçlayan karbon fiyatlandırma planları karşımıza çıkıyor. Dr. Ripple’a göre sera gazı salınımlarını en aza indirgemeyi amaçlayan bu planlar ve girişimler hükümetin nüfuzu ile hızlandırılmalı.
Tüm bunlara ek olarak, Ripple, iklim krizinin olumsuz etkilerini azaltmak amacıyla hükümetlerin altı önemli unsuru hayata geçirmesini tavsiye ediyor: enerji üretimini değiştirmek, kısa ömürlü kirleticileri azaltmak, doğaya dayalı çözümleri genişletmek, gıda üretimini dönüştürmek, karbonsuz ekonomiler geliştirmek ve nüfus artışını sınırlamak. Ripple, ayrıca, iklim kriziyle mücadelede en mühim olan konunun diğer tüm eylem ögelerini kapsaması nedeniyle ekonomideki acil ihtiyaçların giderilmesi olduğunu belirtiyor.
‘’Kaynakları sınırlı olan bir gezegende sınırsız nitelikte bir ekonomik büyümeye sahip olamayacağımızı kabul etmemiz gerektiğini düşünüyorum.’’
Dr. William Ripple
Fikrin uygulanmasının ırkçı bir geçmişe sahip olması sebebiyle, nüfus artışını sınırlamak bu öneriler arasında en tartışmalı konumda yer alıyor. Nüfus artışını sınırlandırma projelerini eleştiren kişiler, sorunun özünde insanların olmadığını ve değişmesi gereken unsurun insanlığın çevre ile olan sömürüye dayalı ilişkisi olduğunu savunuyor.
Bu ‘’tartışmalı’’ çözüme dair yöneltilen eleştirileri kabul eden Dr. Ripple ise, nüfus artışını frenlemek ve dünya nüfusunu kademeli olarak daha sürdürülebilir bir düzeye indirmek için sosyal açıdan adil bir şekilde regülasyonların planlanması gerekliliği üzerinde duruyor. Ripple ayrıca, bu tartışmalı çözüme dair kız çocuklarının ve kadınların eğitilmesinin en önemli unsur olduğunu belirtiyor. Ripple’a göre, kız çocukları ile kadınların eğitilmesi ve onlara daha fazla eşitlik sağlanması dâhilinde, doğurganlık oranları otomatik olarak düşecek ve bu düşüş ile birlikte de yaşam standartları ve mutluluk seviyeleri artacak.
İklim krizinin küresel eşitsizliği de derinleştirdiğini unutmamak gerekiyor. Krizden en çok sorumlu olan insanlar, genellikle, krizin olumsuz etkilerine karşı en çok korunan kitle iken; ekolojik ayak izi en az olan insanlar ise doğal afetlerden, kuraklıklardan ve ani sıcaklık değişimlerinden en çok etkilenen kişiler olarak küresel eşitsizliğin yükünü taşıyor.
Dr. William Ripple’ın makalesi, bu küresel eşitsizliğin azaltılması konusunda ısrar ederken özellikle fosil yakıtların statükosunun değiştirilmesine dair adil bir geçiş için daha geniş bir hareketin olması gerekliliğinin altını çiziyor. Bu hususta, makalenin iklim krizine karşı sunduğu öncül çözümlerin ilk sırasında nüfus artışına dair kısıtlayıcı politikaların yer almadığını belirtmekte fayda var.
Son olarak, Dr. Ripple, mevcut ve olası zararları sınırlamak açısından atmosferin sera gazları ile kirletilmesi noktasında ne kadar erken eyleme geçersek hem doğanın hem de canlı sağlığının o kadar çabuk iyileşeceğini belirtiyor. Bu noktada, iklim değişikliğinin boyutunu sınırlandırma çalışmalarına vakit kaybetmeden başlamak hayati bir önem taşıyor.
Çeviri: Deniz Saygı
Kaynak: Scientist Who First Warned of Climate Emergency Still Sees ‘Glimmers of Hope’ – Joe McCarthy, Global Citizen
Fotoğraf: Halfpoint/Canva