ENGLISH
DESTEK OL!
Gönüllü Ol
HABERLER

WWOOF Türkiye/TaTuTa Ekolojik Çiftlikleri: Sevinç Abla’nın Çiftliği

Yayınlanma Tarihi: 15 Şubat 2022
WWOOF Türkiye/TaTuTa Ekolojik Çiftlikleri: Sevinç Abla’nın Çiftliği

Türkiye’nin farklı bölgelerinden ev sahipleri ile 2004 yılından bu yana hizmet veren TaTuTa programı, doğa dostu üreticileri ve gönüllüleri bilgi, deneyim ve emek takasıyla buluşturuyor. WWOOF Türkiye/TaTuTa Ağı’nı tanıtacağımız “Ekolojik Çiftlikler” yazı dizimizde Çanakkale’deki Sevinç Abla’nın Çiftliği’ne konuk oluyoruz.

Yazı: Özce Bilge Demoğlu – Buğday Derneği ve TaTuTa Gönüllüsü

Çanakkale’nin Bayramiç ilçesinin Ahmetçeli Köyü’nde; Sevinç Abla, Hüsamettin Abi, Hafize Nine ve hayvan dostlarıyla kocaman bir aileyi barındıran Sevinç Abla’nın Çiftliği’nde, tarıma başladıkları günden beri ekolojik yöntemler kullanılıyor. Gelin, dört mevsim gönüllü kabul eden bu aile çiftliğini birlikte tanıyalım.

Ekolojik tarım camiasına giriş macerası

Özkaya Ailesi hayatlarını bir süre şehir merkezinde devam ettirse de sonunda kırsala göç kaçınılmaz olmuş. Her şey, Sevinç Abla’nın kiraladıkları evin küçük bahçesinde, ailesine yetecek kadar gıda üretmesiyle başlamış. Çiftçiliğe başladıkları ilk günden beri yerel ve atalık tohumlarla üretim yapıyorlar.

İlk ekim zamanı güvendiği komşulardan ve evin ninelerinden temin edilen tohumlar, sevgi gibi paylaştıkça çoğalmış. Üretim ayağına zeytin ve elma ağaçları eklenince, ziyandan kaçınmak için Bayramiç Pazarı’nda küçük bir tezgâh tutmuşlar. Bu tezgâhı, o zamanlar ana kalemleri olan zeytin ve türevleri, elma ve sabunlar ile doldururlarmış. Zamanla kendileri için ektikleri taze ürünleri ve yaptıkları salçayı de götürmeye başlamışlar. Temiz gıdanın değerini bilen insanlarla karşılaşıp, destek gördükçe üretim alanlarını ve ürün çeşitlerini genişletmişler.

Artık, araziden topladıkları şifalı bitkileri kendi yaptıkları soğuk sıkım zeytinyağı ile buluşturuyorlar, kendi buğdaylarını ekip biçiyorlar ve işliyorlar, tertemiz domateslerden mis gibi salçalar, soslar yapıyorlar.

Sevinç Abla’nın Çiftliği’nde bakliyattan, temizlik malzemesine; işlenmiş ürünlerden taze ürünlere kadar birçok ürünün temiz hâline ulaşmak mümkün.



“İlk açtığımızda sayılı ürün koyduğumuz tezgâhımıza şimdi alanımızı büyütmemize rağmen ürün sığdıramıyoruz.”
Bayramiç Pazarı

En güvenilir yol göstericilerimiz: Atalarımız

Sevinç Abla, hayvan gübresinin toprağa kattığı minarelleri, kardeş bitkileri, zararlılardan kurtulma yöntemlerini büyüklerinden öğrenmiş ve öğrendiği gibi uygulamaya devam ediyor. Babaannesi, “Patlıcan dizisinin başına muhakkak kadife çiçeği, salatalık dizisinin başına fesleğen dik yoksa mahsulün acı olur” dermiş. Tavukların, keçilerin, ineklerin beslenmesine dikkat edermiş ki, gübresi de bereketli olsun.

“Deneyim her şeydir” diyor Sevinç Abla ve devam ediyor, “İlk sene yanlış yaptığın şeyler olabilir, ertesi sene bunları göz önünde bulundurarak, pes etmeden iyileştirmeye çalışarak devam etmek gerekir.”




Şehirden kırsala göç ve temiz gıdaya erişim isteği arttı

Sevinç Abla’nın Çiftliği’ni Çanakkale’de tanımayan yok. Her temiz gıdaya ulaşma gayesi olan, muhakkak Sevinç Ablaların tezgâhından, evinin önünden geçmiştir. Bu sayede kendilerinin gözlem ve izleme yeteneği artmış. Pazara başladıkları ilk zamandan bu yana, şehirden gelen insanların büyük bir artış gösterdiğini söylüyorlar. Hem maddi hem manevi açıdan, kırsalın daha doyurucu ve besleyici olduğunu düşünüyorlar. Sevinç Abla şunu da ekliyor,

“Büyük şehirlerden kırsala göçenlerde çoğu insanda sabırsızlık hali var. Orda düzenli bir işin varsa ay sonunda hesabına yatacak miktar bellidir. Çiftçilik için böyle değil. Hele organik tarımda hiç değil. Kuraklık, aşırı yağışlar, hastalık… Doğanın ne göstereceğini bilemezsin. Tüm planların altüst olabilir. Hele de günümüzde yaşadığımız iklim krizi, bu durumları tetikliyor. Sabır göstermek gerekiyor.”

İklim değişikliği, iklim krizine dönüştü

Sevinç Abla yıllar önce paylaştığı bir fotoğraftan bahsediyor. Ağacın bir tarafı çiçek, bir tarafı don. Ağaç çiçekleniyor, yaz geldi sanıyor. Sonra bir gece beklenmedik şekilde don oluyor, tüm çiçekler dökülüyor. Bunda on sene kadar önce iklim değişikliğini konuşurduk, artık iklim krizi ile karşı karşıyayız.

Yağmurların geç yağması, hasadın ve ekimin de geç yapılmasına sebep oluyor. Mevsim düzensizliği, çiftçileri zarara sokuyor. Baharda gece gündüz sıcaklık farkı sebebiyle sorun yaşıyorlar. Gece çok soğuk, gündüz çok sıcak oluyormuş. Ürünler bu yüzden maalesef gelişemiyor, bazen hastalanıyormuş. Kendileri eskiden mayıs ayının ikinci haftası, Hıdırellez’de bakla hasat ederken, artık bu mümkün olamıyor.

Güvencemiz, sözümüzdür

Sevinç Abla’nın Çiftliği’nde en büyük motivasyon, temiz gıdayı herkes için erişebilir hâle getirmek. Bu yüzden çok çalışıyorlar, çok paylaşıyorlar. Organik tarım sertifikası almayı tercih etmemelerinin en büyük sebebi sertifikanın ürün maliyet kalemlerini arttırması. Kendi pazarlarını kendileri kurmuş durumdalar. Özellikle ürün çeşitliliği döngüyü sağlıyor. Çanakkale’den İstanbul’a, İzmir’den Kocaeli’ye, Kars’tan, Rize’ye kadar birçok yere gönderim yapıyorlar. Buralardan alıp yurtdışına taşıyan bile oluyormuş.



7/24 Gönüllülere açık çiftlik

Sevinç Ablalar yaz kış gönüllü kabul ediyorlar. Ekmek yapımı ve pazar hazırlığı sürekli var. Çiftlikte yapılacak iş bulmak çok kolay. Kar kışta olsa çalışmaya devam ediyorlar. Baktıkları köpekleri, tavukları ve keçileri günde 2-3 kez kontrol ediliyor. Ailenin tek şartı gönüllülün az 15 gün kalması. İşleri öğretmek, gelen kişinin uyum sağlaması daha kısasını kaldırmıyor diyorlar. Koronavirüs öncesi dönemi anlatırken aynı çatı altında 30 kişi bile kaldıklarını anıyor özlemle.

“Biz gelen gönüllüleri işçi gibi değil, aileden biri gibi görüyoruz. Yapılacak işler bellidir, o an planlanmayan işler de çıkabilir. Kim neyi yapmak isterse onu yapar. Kim ne kadar yardımcı olmak isterse o kadar yardımcı olur. Çalışma rutinimiz yoğun olmasına rağmen bilgi aktarımı yapmayı, sohbet etmeyi çok sevdiğimizden zamanını nasıl geçtiğini anlamıyoruz bile. Bazen gelen gönüllülerin isteği üzerine günümüz şekilleniyor. Birisi geliyor mantar toplamaya gidelim diyor, birisi denize girmek istiyor. Bunları da gözetiyoruz. Gelen gönüllülerin işlerimizi hafifletmesi, bize yardımcı olmaları çok güzel. Bu enerjiye bizde aynı şekilde karşılık vermeye çalışıyoruz. Bu samimiyetle ilişki kuruyoruz. Bazen pazarda tezgahımıza gelen tüketiciler ‘Ne kadar çok çocuğunuz var’ diyor. Ben de ‘çiftçilik çok dadalı oluyormuş’ diyorum.”



Fotoğraflar: Özce Bilge Demoğlu ve Mahmut Koyun


Etiketler: , , ,

2 adet yorum var

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Paylaş