Yeniden başlamak için üç şey: Tohum, Kompost ve Kızılötesi termometre
Bahçeciliğe tutkun olan Gardening Australia’nın sunucusu Sophie Thomson, on yılda kuru bir inek otlağını iki dönümlük bir bahçeye dönüştürdü. Yangından ilk kurtaracağı şeyin tohum kutusu olduğunu söyleyen Thomson, kızılötesi termometre ile bahçesinde ve kamusal alanlarda sıcaklık farklarını ölçmeye başladı. Sahte çimlerin gerçek çimlerden 30°-40° daha sıcak olduğunu gözlemleyen Thomson oyun alanlarındaki yumuşak zeminin sıcaklığının 88°C’ye kadar çıktığını kaydetti. Toprağı kompost ve organik maddelerle zenginleştirerek, her yerde gıda üretiminin mümkün olduğuna inanıyor.
Bahçecilik, Sophie Thomson için ömür boyu süren bir tutku. Ailesi, Adelaide Hills’te bir bitki fidanlığı işletiyordu; Sophie de çiçekler, sebzeler, otlar ve yeşilliklerle çevrili bir ortamda büyüdü. Ailesi işi devrettikten sonra, Thomson TV ve radyo programlarında bahçecilik uzmanı olarak kariyerine adım attı ve son 20 yıldır Gardening Australia programında sunuculuk yapıyor.
Thomson, kısa süre öncesine kadar Adelaide Hills’te büyük bir mülkte yaşıyordu. Orada, on yıl boyunca kuru bir inek otlağını iki dönümlük bir bahçeye dönüştürdü. Bu yolculuğunu, Sophie’s Patch adlı kitabında belgeledi. Thomson artık o mülkte yaşamıyor ve her ne kadar bahçesini geride bırakmaktan memnun olsa da, orada sevgiyle yetiştirdiği toprağı özlüyor. İşte bu bahçıvan, o “muhteşem” kahverengi şeyden ve bahçecilik için vazgeçilmez olan iki diğer eşyasından bahsediyor.
Yangında evden kurtaracağım şey
Tohum kutum. İçinde sebze ve bazı yıllık çiçek tohumları var. Eski favoriler, sıradan çeşitler ve nadir türler var. Birçoğunu yeniden bulabilirim, ama bazılarını bulmak zor olabilir. Hatta bulsam bile, tanıdığım ve sevdiğim biçimde olmayabilirler.
Tohumları el altında bulundurmak, suyum ve iyi toprağım varsa yazın birkaç ay içinde bol ürün yetiştirebilmemi sağlar. Yangın ve sel gibi doğal afetler nedeniyle tohumlarını kaybeden bahçıvan topluluklarıyla çalıştığımdan, tohum kutumun bana umut vereceğini biliyorum – böylece yeniden başlayabilir ve yeni bir yaşam ekebilirim.
En kullanışlı eşyam
Kızılötesi termometrem, nereye gitsem yanımda.
Bahçemde yüzey sıcaklıklarını test etmek için kullanmaya başladım; önce güneşe maruz kalan toprak ile malçla örtülüp izole edilmiş toprak arasındaki farkı ölçtüm. Sonra taş ya da tuğla duvarları ve oluklu demiri ölçmeye başladım; bitkilerle gölgelenmiş alanlar ile öğleden sonra güneşine maruz kalan alanlar arasındaki sıcaklık farklarını gözlemledim. Ardından, kaldırım ile doğal çim alanların sıcaklıklarını ölçmeye başladım – ve sonra bu bir saplantı haline geldi!
Dünyadaki birçok hükümet, kentsel ısı adası etkisinden endişe duyarken, ben dışarıda bu durumu ölçüyordum. Yol kenarında sahte çim ile gerçek çim arasındaki sıcaklıkları ölçerken (sıklıkla 30°C ila 40°C daha sıcak oluyor!) veya oyun alanlarındaki yumuşak zeminin sıcaklığını (88°C’ye kadar çıkabiliyor?!) ölçerken görülebiliyorum.
Onu her gün çantamda taşıyorum; ancak, yurt içinde uçuşlarda bagajımda taşımayı tercih ediyorum. Şekli bazen güvenlik görevlilerinin dikkatini çekebiliyor.
Kaybettiğime en çok üzüldüğüm şey
Toprağım. Mülkümü sattığımdan beri birçok insan, bahçemi özleyip özlemediğimi soruyor. Bazı insanlar bahçeler yaratır, köklerini salar, kalplerini ve ruhlarını bahçelerine katar ve orayı asla terk etmek istemez. Diğerleri ise tüm kalpleri ve ruhlarıyla bahçe yapmanın sürecinden ve zorluklarından keyif alır – ancak birini tamamladıklarında, bir sonrakine hazır olurlar.
Yarattığım bahçeyi çok sevmiş olsam da, bu sıfırdan yarattığım üçüncü bahçeydi ve sanırım hâlâ bir büyük, cesur projem daha var. Bu “boş” yılım sona ererken (ikiz kızlarım iki farklı okulda 12. sınıfta okurken bir yıl boyunca kirada oturduk) ve yeni bir mülk aramaya başladığımda, gerçekten özlediğim şey oluşturduğum toprak.
12 yıl boyunca kompost ve diğer organik maddeler ekledikten sonra, sebze bahçemizin toprağı bizi besledi, harika meyveler ve sebzeler yetiştirdi – aralarında Avustralya’nın en uzun tromboncino kabağı da vardı: 1.68 metre. Toprak bizi toprakladı ve mutlu etti – tam anlamıyla, çünkü sağlıklı toprak, beynimizde serotonin salınımını tetikleyen Mycobacterium vaccae adlı bir mikrop içerir.
Toprağımı kaybetmiş olmaktan dolayı üzgün olsam da, yeni bahçemi bulduğumda yine muhteşem bir toprak yaratabileceğimi, o toprağın bizi besleyip kalplerimizi doyurabileceğini biliyorum.
Haber: Katie Cunningham – The Guardian
Fotoğraflar: Sophia Thompson
Çeviri: Özlem Gürtunca