İyi şeyler yapan güzel insanlar: Sevim Erdem & Eyyüp Epekinci
Sevim Erdem ve Eyyüp Epekinci hem ev hem de iş arkadaşı. Birden fazla işle uğraşıyorlar. Bunlardan biri belgesel sinema. Ayrıca çocuk kitapları hazırlıyorlar. Son bir yıldır ise çiftçilere doğrudan ulaşarak, tarımsal üretimde sentetik gübre kullanımını tamamen bırakıp solucan gübresine geçmelerini sağlayan aşamalı bir program uyguluyorlar. Solucan gübresi üreticisi ve çiftçi arasında aracılık yaptıkları maceraları beş yıl önce başlamış. İlk dört yıl teorik araştırma süreci ve eğitimlerle geçmiş. Son bir yıldır da Batman, Van, Kalkan, İzmir ve Manisa’da uygulamaya geçmişler.
Röportaj: Gözde Özbey – Buğday Gönüllü İletişim Ekibi
Daha önce tarımsal üretimle doğrudan ilişkiniz var mıydı? Solucan gübresiyle nasıl ilgilenmeye başladınız?
SEVİM ERDEM- Aslında var. Burada Kuzguncuk Bostanı var. Tarımsal üretimle ilgim aktif olarak Kuzguncuk Bostanı’yla sınırlıydı. Aynı zamanda köy kökenliyim. Erzincan- Kemaliye ya da benim sevdiğim adıyla Eğinliyim. Orada büyük tarımsal üretimler yapmıyoruz ama toprakla bağımız var. Hatta Eğin’de bir TaTuTa çiftliği de var.
Yurtdışında bir arkadaşım kendi bahçesinde solucan gübresi yapıyordu. Atıklarını solucanlara veriyor oradan aldığı gübreyi de kendi küçük bahçesinde kullanıyordu. Ben de arkadaşlara bundan bahsettim. Böylece buna ilgi duyan arkadaşlarla işe başladık.
EYYÜP EPEKİNCİ- Batmanlıyım. Ailece kendi arazimizde ortaklaşa çiftçilik yapıyoruz. Tarımla ilişkim buradan geliyor.
Neden solucan gübresi üretmek yerine çiftçilere ulaşmayı tercih ettiniz?
SEVİM- Bizim hedefimiz şuydu; evet bu bir ticaret ve biz bundan para kazanacağız. Fakat henüz değil. Gerek kendi köyümden gerek akrabalardan ve başka köylerden biliyoruz ki, çiftçiyi ikna etmek kolay değildir. Hele de üreticilerin hayatına kimyasallar girdiğinden beri onların hayat kaynağına yani geçim parasına zarar vermeden onları ikna etmek çok zor.
Biz buna bir yöntem bulduk; oturup onlara ‘vallahi billahi benim gübrem onun gübresini döver’ demek yerine, güvendiğimiz bu sıvı solucan gübresini bir sezon ücretsiz vermek ve gelişmeleri birlikte izleme yöntemini seçtik. Aynı zamanda alışık oldukları kimyasal gübreyi birden kestirmeyip, aşamalı olarak 3-4 yıla yayarak kimyasalı azaltma yöntemini benimsedik.
Üreticinin direnç göstermesinin sebebi, zarar edersem kaygısının olması. Bu yüzden doğrudan değişim yerine verimin düşmediğini gösteriyoruz. Bunun yanı sıra ilk yıl ücretsiz aldıkları sıvı solucan gübresi elbette ki üreticiye bir mali kazanç sağlamış oluyor. Hatta daha sonraki yıllarda tamamen sıvı solucan gübresi kullandıklarında kimyasal gübreye göre daha ucuza mal edecekleri bir gübreye geçmiş oluyorlar. En nihayetinde çiftçinin bu geçiş sürecinde zarar görmediğini fark etmesi önemli, böylece daha rahat ikna oluyor ve kendiliğinden kullanmaya başlıyor.
Solucan gübresinin verime etkisini de gördük. Kalkan’da bir yıldır seralarda solucan gübresi uygulamasını başlattık. Seracıların çoğu da genç mühendisler. Dolayısıyla çok daha net, sağlıklı gözlemliyorlar.
Örnek olarak; bize bir sera vermişlerdi; arka kısmı ormana bakıyordu ve sulak bir yerdi. Buradan çok verim alamıyorlardı. Buraya solucan gübresi uyguladığımızda iyi verim alındı. Bir dahaki sefere onu ikna etmemiz gerekmeyecek çünkü doğrudan işin kendisi ikna etmiş oluyor.
Solucan gübresinin yaygınlaşması neden önemli?
EYYÜP- Öncelikle kimyasal gübrelerin çok fazla dezavantajı var. Yurt dışından ithal ediliyor ve dolara bağlı. Tohum ve ilaçlar da yurtdışından geliyor. Yani çiftçi için çok fazla girdi var ama kârı azalıyor. Kârını artırması için de verimini artırması lazım. AB ve ABD’de yasaklı birçok tarımsal mücadele ilaçları Türkiye’de halen kullanılmaktadır. Biz daha fazla kimyasalla değil, solucan gübresi kullanılınca verimin artacağını göstermek istiyoruz.
Bunun da ötesinde solucan gübresinin yaygınlaşması çok önemli çünkü; tarım alanı azalırken hektar başına kullanılan kimyasal gübre miktarı artıyor. Organik madde miktarı, humus oranı ve biyolojik aktivite azalınca gübreler toprakta tutunamayıp yıkanıp gidecektir. Su kaynaklarına ulaştığında alglerin gelişimini hızlandırır; bu da sudaki oksijen yoğunluğunu azaltarak su canlılarının ölümüne neden olur. Toprağın üst kısmı kumlaşırken, alt kısmı sertleşir ve bu durum erozyona neden olur. Gübrelerin içeriğindeki azot ve amonyağın gazlaşması da sera etkisine neden olmaktadır.
Çiftçilere nasıl ulaşıyorsunuz? İlk tepkileri ne oluyor ve nasıl ikna oluyorlar? Nasıl bir program uyguluyorsunuz?
SEVİM- Bulundukları yerlerde sevilip sayılan geniş bir arkadaş çevremiz var. Onların vasıtasıyla il veya ilçe tarım müdürlüklerinde çalışan mühendislerin birebir ilişkide oldukları ve gittiğimiz zaman geri çevrilmeyeceğimiz çiftçilere ulaşıyoruz. Arada bir tanıdık oluyor mutlaka. Yine de ilk konuştuğumuz zaman tepkileri ”yapalım görelim” oluyor. Kalkan’a bir yıl önce gittiğimiz zaman daha önce bir sürü solucan gübresi firması gelip ortalık yere tezgâh açıp gübre diye toprak suyu satıp gitmişler.
Dolayısıyla bunca üçkâğıtçılığın arkasından biz oraya solucan gübresini bir sene ücretsiz kullanımın ardından bir program çerçevesinde sunuyoruz. Sonrasında bundan verim alırsak, ikinci uygulama olarak sentetik gübreyi azaltıp solucan gübresini artırırız diyoruz. Bir yıldır yapmakta olduğumuz bu uygulamanın ilk aşamasında hiçbir sorunla karşılaşmadık. Kalkan’da sera, Batman’da daha çok hububat, İzmir’de daha çok sebze ve elbette zeytin. Uygulamamızın kesin sonuçları bu Ağustos ayında tam olarak anlaşılacaktır.
Sonrasında ücretli oluyor ama solucan gübresi ile sentetik gübre arasındaki fark o kadar düşük ki bekledikleri verimi aldıkları için solucan gübresini tercih ediyorlar zaten. Ücretsiz veriyor oluşumuz ikna etmemizde rol oynuyor tabii. Bir de tanıdık vasıtasıyla gittiğimiz için güven duyuyorlar.
EYYÜP-Uluslararası Gübre Sanayi Birliği (IFA), Dünya Çiftçiler Organizasyonu (WFO) ve İklim-Akıllı Tarım için Global İttifak (GACSA) tarafından çıkartılan İdeal Bitki Besleme kitapçığında en iyi bitki besleme uygulamasının organominarel ve organik gübre olduğu ele alınıyor. Eğer çiftçi o güne kadar hiç kimyasal gübre kullanmamışsa doğrudan solucan gübresi kullanmaya başlayabilir. Ürüne uygun organomineraller de veriyoruz. Bunları bir program çerçevesinde kullanmalarını öneriyoruz.
Biz sadece alın, kullanın demiyoruz. Batman’da Sevim’in girişimiyle bir köyde köylülerin yapacağı katı solucan gübresi üretimine destek olacağız. Çiftçinin kendi gübresini yapması için bilgilendirme gibi destek/teşvik projelerimiz de var.
Bugüne kadar hangi bölgelerde ne kadar çiftçiye ve ne kadar tarımsal alana gübre ulaştırdınız?
EYYÜP- Yaklaşık 120 dönüm uygulama alanı ve 25 çiftçi diyebiliriz.
Ne kadar zamanda bu noktaya geldiniz?
EYYÜP- İlk dört yılda daha çok teorik bilgileri öğrenmeye çalıştık. Eğitimini aldık. Yurt dışında ya da Türkiye’de neler yapılmış son gelişmeleri araştırdık. Son bir senedir de uygulama içerisindeyiz.
Geldiğiniz noktada uygulanan bu program nasıl bir değişim yarattı sizce?
SEVİM- Bence ne iş yaparsanız yapın hele de tarımla ilgili bir şey yapıyorsanız insanlara dokunmanız gerekiyor. O zaman dönüşümü görüyorsunuz. Bu topraklar için 100 dönüm nedir ki… Ama o 100 dönüm bir sene sonra kendini doğurur. Gittikçe çoğalır. O zaman bizde daha sağlıklı yiyeceklere ve toprağa ulaşmış oluruz.
Finansal sürdürülebilirlik kısmını nasıl sağlıyorsunuz?
SEVİM- Minimal yaşayarak ve küçük komik rakamlarla büyük işler yapmayı becererek.
İşiniz gereği Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde çiftçilerle sürekli iletişim halindesiniz. Sizce küçük çiftçinin hem doğa dostu üretime geçip hem refahının yükselmesi için neler yapılması gerek?
EYYÜP- Tepeden tırnağa kadar sorunlar var zaten. Çiftçinin aldığı destek her yıl masrafları oranında artması gerekirken öyle olmuyor. Çiftçinin aldığı gübre, ilaç ve tohum masrafları dolara bağlı olduğu için çok daha fazla artıyor. Satış konusunda da sıkıntı yaşıyor.
SEVİM- Küçük çiftçiye dokunmak, masraflarının ne olduğunu bilmek ve kimyasalları verimi düşürmeden nasıl azaltabileceğini ona göstermek lazım. Örnek oluşturmadan ikna etmek mümkün değil. Onun cebine, bütçesine katkınız olması gerekiyor. Ve daha iyi ürün alacağına ikna etmeniz gerekiyor.
SORU: Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
SEVİM- EYYÜP- Baştan belirtmeyi atladığımız bir durum için arkadaşlardan özür dileriz. Biz ayrı ayrı mesleklerden bir araya gelen ortak bir vizyonda birleşen eski dostlarız. Arkadaşlarımızın İsimlerini burada tek tek anmamız lazım. Tuncay Ayhan, Ertan Kocaelli ve İlyas Erdem ile birlikte beş kişilik bir ekibiz. Arkadaşlarla beraber bütün bu süreci birlikte götürüyoruz.
Röportaj: Gözde Özbey – Buğday Gönüllü İletişim Ekibi