İyi Şeyler Yapan Güzel İnsanlar: Mumo Wrap
“Tükettiğimiz her şeyin doğada bir bedeli var ve tüketim toplumu insanı kendinden de, etrafındaki insanlardan da, doğadan da uzaklaştırıyor, yapaylaştırıyor. Hâlbuki, hem teknoloji çağına ayak uyduracak kadar pratik bir hayat hem de bağ kurularak doğaya saygılı bir hayat mümkün. Mumo böyle bir hayatı mümkün kılma niyetiyle ortaya çıktı.”
Işınsu Kaya ve Erdem Kumkale’nin hikayesi, halihazırda tüketim toplumunu ve kullan at politikalarını bolca sorguladıkları arkadaş sohbetlerinden sonra; Işınsu’nun yeniden kullanılabilir bal mumundan bezleri bir videoda görüp, Erdem’e anlatmasıyla başlamış. Hemen denemelere girişerek 2018 yılında üretmeye başladıkları, streç filme alternatif olarak kullanılan ve doğada çözünme özelliği olan Mumo, şimdi altmış noktada satılıyor.
Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Erdem Kumkale: Sosyal girişimciyim, üniversitede iç mimarlık okudum. Tasarım, üretim ve uygulama alanlarında çalıştım. İnşaat endüstrisi içerisinde daha kapsamlı projeler gördükçe sistemle ilgili sorgulamalar ilerledi. Aralarda kurumsal işimden ayrılarak kendi girişimlerimi yapmaya çalıştım. Işınsu ve eşi Güngör ile girişimcilik hakkında bol bol konuşurduk. Girişimlerimden bir tanesi pek iyi durumda değilken, Işınsu bir gün bu fikirle geldi ve yapmaya başladık. Ben genelde operasyonel kısımlar ile ilgileniyorum ve pek rutin şeyler yapmayı sevmiyorum. Ne güzel ki, Mumo’da hala birçok konuda yenilikler yapma fırsatımız olduğu için rutine girmiyor. Birçok yönden Momo ile doğru bir yolda olduğumu hissediyorum.
Işınsu Kaya: Gıda Mühendisiyim ama bugüne kadar tam anlamıyla gıda mühendisliği yapmadım. Beş buçuk sene Nestle’de farklı departmanlarda çalıştım. Büyük organizasyonlarda her şey çok yavaş değişiyor ve ben değişimi çok seven bir insanım. Daha sonra Türk bir firmaya geçtim ve yaklaşık bir sene çalıştım. O sırada hamileydim ve işten ayrıldım. Toplam bir buçuk sene evdeydim. Bu sürenin son 4-5 ayında Erdem’le Mumo ile ilgili çalışmaya başladık. Bir yandan da başka bir yerden iş teklifi aldım. Böylelikle, bir anda iki işim birden oldu. Mart ayının ortasından beri de Mumo’da tam zamanlı devam ediyorum. Ben daha çok iş geliştirme, pazarlama, satış taraflarından sorumluyum. Ama yeri geldiğinde hepimiz her şeyi yapıyoruz.
Mumo nedir, insanlar neden kullanmalı?
Işınsu: En özet haliyle, streç film ve buzdolabı poşetinin doğal alternatifi diyebiliriz. Tamamen doğal malzemelerle üretildiği için üretim süreçlerinde doğaya, kullanımda da insan sağlığına zarar vermiyor. Doğal olarak var olan malzemelerin gıdayı koruyuculuğundan faydalanıyoruz. Erdem bunu şöyle söylüyor; yıllar önce Mısır’da mumyalamak nasıl bal mumuyla yapılıyorsa, bunu biz gıda saklama alanına taşımış oluyoruz. Bal mumunun zaten doğal bir antibakteriyel özelliği var. Tekrar kullanılabilen yiyecek saklama kumaşı adını verdik biz bu ürüne.
Ürünün hikâyesini anlatır mısınız?
Erdem: Doğayı ve doğal ürünleri seviyoruz. Bütün sistemi ve alt sistemleri sorguluyoruz. Sohbetlerimizde de bir takım şeylerin önüne nasıl geçebiliriz diye konuşuyorduk, kullan at politikası bunlardan biri. Tükettiğimiz her şeyin doğada bir bedeli var ve tüketim toplumu insanı kendinden de, etrafındaki insanlardan da, doğadan da uzaklaştırıyor, yapaylaştırıyor. Hâlbuki, hem teknoloji çağına ayak uyduracak kadar pratik bir hayat hem de bağ kurularak doğaya saygılı bir hayat mümkün. Mumo böyle bir hayatı mümkün kılma niyetiyle ortaya çıktı.
Işınsu: Baştan ürünü görüp, malzemeleri alarak denemeye başlayınca da üretmesi keyifli bir ürün olduğunu fark ettik. Denemeleri yapıp, kullanılabilir halde birkaç numune elde ettiğimizde bölüşüp evlerimizde kullanmaya başladık. Yurt dışından da alternatifler sipariş etmiştik, onları da bölüşüp evlerde kullandık. Güzel sonuçlar alıp, daha uzun süre taze tuttuğunu görünce ben çok memnun oldum ve daha çok bağlandım ürüne. 2-3 ay süren reçete denemeleri sonucunda artık satılabilir bir reçete elde ettik ve marka çalışmasına başladık. Firmayı kurarken ki niyetimiz ve bakış açımızın ilk bakışta iyi anlaşılması için profesyonel bir destek aldık.
Bildiğim kadarıyla ürün ilk kez Amerika da ortaya çıkıyor, değil mi?
Işınsu:Yaklaşık on sene önce Abeego diye bir firma geliştiriyor ürünü. Ürünün kâşifi Toni Desroisiers diye bir kadın girişimci ve son yıllarda girişimcilik alanında birçok ödül aldı. Abeego’dan birkaç sene sonra da Amerika’da Bee’s Wrap markasını yine kadın bir girişimci üretmeye başlıyor. Onlar dünyada biraz daha hızlı yayılıp, pazarlayarak ürünün duyulmasını sağlıyorlar.
Erdem: On sene önce ekolojik ürün pazarı bu kadar büyük değildi. Son 3-4 yılda büyüdü.
Işınsu: Bugün dünyaya baktığınızda, bu ürünü üreten belki 250 firma vardır. Hepsi küçük ve büyük bir çoğunluğu 2018’de kurulmuş. Daha az plastik kullanımı eğilimi ile de alakalı. İyi bir şekilde üretildiğinde gerçekten fayda sağlayan bir ürün. Gıdaları streç filme ve buzdolabı poşetine kıyasla neredeyse iki katına kadar daha uzun süre taze tutuyor.
Nasıl sağlıyor bu farkı sizce?
Erdem: Aslında plastiğe kıyasla hava alıyor diyebiliriz. Derimizin gözenekleri gibi düşünelim, böylece terleme yapmıyor. Gereken havanın dışarı çıkmasıyla yiyecekleri daha uzun süre taze tutuyor.
Işınsu: Kurutma ile nemlendirme arasında güzel bir dengesi var bence. Sarmış olduğu yiyecek kendi nemini bir miktar dışarı atabildiği için çürümesi yavaşlıyor. Çok uzun süre sarılı kaldığında, içindeki gıdada bir miktar kuruma oluyor ama açıkta bırakılan yiyeceklere kıyasla çok daha farklı tabii ki. Aynı zamanda bal mumu ve reçinenin kendi antibakteriyel özellikleri var. Bu özellikler de daha uzun süre taze tutmaya destek oluyor.
Nasıl kullanmalıyız, nelere dikkat etmeliyiz?
Işınsu: Çiğ ette kullanımını önermiyoruz çünkü ürünün soğuk suda yıkanarak temizlenmesi, gerekiyor. Soğuk su da çiğ ette oluşabilecek bakterileri elimine etmek için yeterli değil. Onun haricinde tüm gıdalarda direkt çevresine sararak ya da kaselerin üstünü kapatarak kullanılabilir. Özellikle sert peynirleri daha uzun süre taze tutmak için kullanabilirsiniz.
Temizlemek için soğuk suda elde yıkamak gerekiyor. Daha uzun süre kullanılabilmesi için gerekmedikçe deterjan kullanımını önermiyoruz. Ama yağlı şeyler sarıldıysa o zaman evde bulaşık yıkanırken ne kullanılıyorsa o kullanılabilir. Deterjan olarak ekolojik deterjanları öneriyoruz. Ben evde bulaşık yıkarken sıvı arap sabunu kullanıyorum. Bal mumu ve reçineyi çözebildiği için alkol içermeyen bir temizleyici olması gerekiyor. Ama Türkiye’de bulunan deterjanların alkol içeriği yok bildiğim kadarıyla.
Kullanım süresi ne kadar ve sonrasında doğaya dönüşü nasıl oluyor?
Erdem:Yüz defaya kadar tekrar kullanılabiliyor ancak ömrü kişinin kullanımına bağlı. Ne kadar özenli kullanırsanız ömrü o kadar uzun oluyor. Doğaya dönüş kısmında da kompostlanabiliyor ve doğada tamamen çözünebiliyor.
Işınsu: Sıcak suyla yıkarsanız çok çabuk bozulacaktır çünkü bal mumu 60 derecede sıvı forma geçiyor. Yani sıcak su, ürünün kaplamasının eriyip akmasına sebep oluyor. Ömrünün sonuna geldiğinde kompostlamanın yanı sıra ateş yakarken çıra olarak kullanarak da doğaya dönüşünü sağlayabilirsiniz.
Nasıl bir kitle kullanıyor Mumo’yu?
Işınsu: Yapmış olduğumuz kullanıcı anketinde de gördüğümüz gibi, biz kullanıcılarımızın üç gruba ayrıldığını düşünüyoruz. Birincisi; çevreciler. Yani hali hazırda her alanda doğaya zarar vermeyecek alternatifler arayışındalar. Onlar, Mumo’yu gördüklerinde çok hızlı bir şekilde satın alma kararı verebiliyorlar.
İkincisi; sağlıklı yaşamcılar. Çevreyi o kadar düşünmekten ziyade kendisi ve ailesinin sağlığını düşünerek hareket eden bir grup. Onlar da plastiğin içerisindeki kimyasalların gıdalara geçip, insanlar için toksik etki yarattığını bildikleri için hızlı bir şekilde satın alma kararı verebiliyorlar.
Üçüncüsü; bilinçli ebeveynler. Ebeveynler diyerek kadın ve erkeği içine alıyorum ama kullanıcılarımızın %97’si kadın. Onların ekonomik olarak biraz daha kısıtlamaları olan bir grup olduklarını gözlemliyoruz. O yüzden tanıdık ve sosyal medyadan güvendikleri birileri tavsiyelerde bulunduklarında daha kolay satın almaya yönelebiliyorlar. Şimdiye kadar, çevreciler ve sağlıklı yaşamcılara oldukça ulaştığımızı düşünüyoruz. Ama ebeveynler konusunda daha gidecek yolumuz var.
Hediye olarak da gayet makul fiyatlı, uzun süre kullanılabilecek ve ekolojik bir alternatif. Alan kişiler de çok memnun oluyor.
İlgi ve geri dönüşler nasıl?
Işınsu: Çok pozitif. Vadettiğimiz şeyleri insanlar da kendi kullanımlarında gözlemliyor ve memnuniyetlerini bizimle paylaşıyorlar. İlk aşamada insanlar paket fiyatını duyduğunda streç filme 3-5 lira verip satın alabildikleri için şaşırabiliyorlar. Fakat birincisi, mutfağınızdaki gıda israfını önlediği için daha tasarruflu; ikincisi de, 3 farklı boy setimizdeki her parçanın yüzer kere kullanıldığı düşünüldüğünde birim maliyeti 15 kuruşa geliyor. Streç filmin de bir parçasının ortalama maliyeti 13 kuruş civarında. Neredeyse hiçbir fark ödemeden, hem doğaya hem sağlığa faydalı bir ürüne sahip olmuş oluyorsunuz.
Sizce kentte ekolojik bir yaşam mümkün mü ve siz kendi hayatınızda ne gibi önlemler alıyorsunuz?
Işınsu: Her yerde o kadar kolay değil bence. Şu andaki sistemi eleştirecek olursak, değiştirilmesi gereken çok fazla şey var. Tüm binaları köşeli yapmamız; güneş ışığından, rüzgârdan, doğal olarak var olan ısıtma ve soğutma alternatiflerinden faydalanmamıza engel oluyor. Sistemsel taraftan bakacak olursak çok fazla değişmesi gereken şey var.
Bireysel olarak bir fark yaratmaya çaba sarf edelim, sistem bari bu şekilde değişsin dersek mümkün. Herkesin çabalayabileceği belli alanlar vardır. Ben kişisel olarak gıdayı organik sertifikalı veya ilaçsız tarım ve yerel tohumlarla ürettiğini bildiğim üreticilerden almayı tercih ediyorum. Mumo’dan sonra hayatımdaki tek kullanımlık plastikleri azaltmak adına farkındalığım arttı. Bu senenin başından beri dışarıda çay, kahve içtiğimde karton ya da plastik bardak kullanmamak için termos taşıyorum. Geçen senenin ortasından beri suyum için aynı şeyi yapıyorum; pet şişe satın almıyorum. Hatta bazı noktalarda pet şişe satın almamak için susuz kalmayı tercih ediyorum. Banyoda bambu diş fırçası (bambu üretiminin doğaya ne kadar etkisi olduğu konusunda kafam karışık olsa da) kullanıyoruz. Şampuan gibi şeylerde plastik şişeleri kullanmamak için sabun kullanıyorum. Evin temizliği için ise büyük miktarlarda arap sabunu alıyorum. Çöpleri ayrıştırmak konusunda hala giriş seviyesindeyim. Uzun süredir de aklımın köşesinde kompost yapmaya başlamak var.
Erdem: Mümkün mü gerçekten bilmiyorum ama fark etmek ve bir yerlerden denemeye başlamak iyi fikir. En azından kentte yaşamanın doğaya, insana ve hayata nasıl etki ettiğini fark etmek…
Mumo’yu geliştirmek ya da farklı ekolojik üretimlerde bulunmak gibi planlar var mı?
Erdem: En başta ki hayalimiz üretimi yatay bir şekilde büyütmekti. Mumo tek bir noktada fabrikasyon olarak büyümek yerine, dünyanın farklı yerlerinde küçük Mumo üretim merkezleri olsun. Örneğin; İngiltere’de de bir Mumo merkezi olsun.
Işınsu: Biraz franchise sistemi gibi düşünebilirsiniz. Kafamızdaki şu; biz ihracat yapmaya başlayacağız. O markette gerçekten potansiyel olduğunu gördükten sonra orası için de küçük bir atölye yapıp, üretimin o bölgeden alınan yerel ham maddeyle yapılmasını sağlayacağız ki karbon ayak izi de o kadar az olsun. Mumo’yu bu şekilde dünyaya yaymak gibi bir hayalimiz var aslında. Uzun vadede ne kadar gerçekleştirebileceğimizi zaman gösterecek.
Ham madde konusunda bir de şöyle bir şey var; ürün için kullanılan bal mumunun doğal olması çok önemli. Dünyada saklama kumaşları için pek çok üretici var ancak bu üreticilerin kullandığı bal mumunun nasıl tedarik edildiği de çok önemli. Özellikle bal mumunda çok fazla hile yapılabiliyor, parafine bal mumu esansı ekleyerek doğal bal mumu satan birçok firma mevcut ne yazık ki. Bu da ister istemez ürünün kalitesini etkiliyor ve niyet olarak iyi bir şey yapmak isterken ürüne yapay bir malzeme katmış oluyorsunuz. Bu sebeple bal mumunu tedarik ettiğimiz üreticimizi çok kıymetli buluyoruz. Alper Kuyucu; kendisi Datçalı bir arıcı.
Reçineyi de şu anda mecburen ithal alıyoruz. Türkiye’den tedarik etmek için baya bir çaba sarf ettik. Ama hali hazırda bizim kullandığımız formda bir reçinenin üretimi şu anda Türkiye’de yapılmıyor. Çam sakızı formunda toplanması yapılıyor, sonrasında reçine formuna getirmek ise biraz zahmetli bir iş. Yerel olması için tedariğini bu şekilde sağlayıp, reçinemizi kendimiz üretmek için çalışmaya başladık.
Röportaj: Gözde Özbey (Buğday Gönüllü İletişim Ekibi)