Sağlıklı toprak ve bitkiler için bokaşi kompostu
Şehirde yaşayan bir kişi günde ortalama 1-1,5 kg. çöp çıkarıyor. Bu çöplerin yaklaşık %60’ı organik atıklardan oluşuyor. Peki şehirlerdeki herkesin evinde bulunan ve azot bakımından oldukça zengin olan bu organik atıkların toprağa dönüşebilmesi için ne yapabiliriz? Prof. Dr. Volkan Dündar ile bokaşi kompostu hakkında konuştuk.
Öncelikle permakültürden başlamak istiyorum. Sonrasında da bokaşi kompostunun permakültür içerisindeki önemi ve yerinden bahsedelim.
Volkan Dündar: Permakültür aslında yeni bir icat da değil. On binlerce yıllık tarım toplumuna ait kadim bilgilerin yeni bilimsel bilgilerle güçlendirildiği, doğadaki insanın ve yaşamın sürdürülebilirliğini önceleyen bir program veya dizayn sistemi olarak ele alınabilir. Doğanın kaynaklarını doğanın sistemleri içinde kullanarak, hiçbir şekilde atık çıkarmadan, kaynakları tüketmeden yeni kaynaklar şekline dönüştürerek ürün elde etmeyi ve sağlıklı yaşamayı önceleyen bir disiplin. Çok detayları da var ama esas kuralları bunlar diyebiliriz.
Bokaşi nasıl bir kompost sistemi?
Volkan Dündar: Permakültürdeki hiç atık çıkartmama prensibini sürdürebilmek için organik maddelerin hepsinin fermente edilmesini sağlamak burada pilot rol oynuyor. Eğer insan eli değmiyorsa bunu ormanın kendisi yapıyor. Ormanlardaki canlılık ve çeşitliliğin mükemmel bir şekilde sürmesini sağlayan şey mikroorganizmaların bir aradaki uyumlu yaşaması. Bokaşi, ormana girdiğiniz zaman mis gibi bir havayı, kokuyu hissetmemizi sağlayan dinamiği insan toplumunun içinde de sürdürebilmemizi sağlayabilecek en önemli faktörlerden birisidir. Burada yaptığımız şey aslında herkesin de bildiği turşu. Biz nasıl sebzelerimizi saklayıp turşu yapıyorsak; aynı şekilde organik çöplerimizi, özellikle de gıda çöplerimizi laktobasil dediğimiz bakterilerin ve onlara yardımcı olan diğer bakterilerin yardımıyla fermente ederek bitkilerin yararlanabileceği, toprağın zenginleşmesini sağlayabilecek bir ürün haline kolayca getirebiliyoruz.
Bokaşi kompostunda her organik atığı kullanabiliyor muyuz?
Volkan Dündar: Bozulmuş, çürümüş, kötü kokan veya küflenmiş organik maddeler haricindeki bütün organik maddelerimizi bokaşi sisteminde kullanabiliyoruz.
Peki başlangıcı nasıl oluyor? Atıkları koyabileceğiniz bir alan veya kutu buluyorsunuz ve sonrasında hiç değişik bir şey yapmadan, bütün atıkları orada birleştiriyor musunuz?
Volkan Dündar: Fermantasyonun gerçekleşebilmesi yani fermentatif bakterilerin çalışabilmesi için oksijensiz bir ortam sağlamak lazım. Bunu biz içine hava sızdırmayan bidonlarla veya kutularla yapıyoruz. Bunun içine laktobasil kültürümüzü eklediğimizde, aynı turşunun mayalanması gibi, bitkisel hücrelerin hücre duvarını oluşturan selülozik yapı bu laktobasillerin ürettiği asit ile parçalanınca bütün bitkisel hücrelerin içindeki zengin hücre içeriği sıvı haline geliyor ve yavaş yavaş süzülüyor. Bir süzgeç sistemi kurduğumuzda bu süzülen suyu aşağıdan günlük olarak alabiliyoruz. Biz buna bokaşi suyu diyoruz. Mineraller, vitaminler ve bitkilerin yararlanabileceği hormon benzeri maddeler açısından son derece zengin sıvı bir gübre oluşturuyor.
Yirmi litrelik bir çöp oluşturduğumuzda bundan yaklaşık beş litre kadar zengin bir sıvı çıkıyor. Çok asitli olduğu için bunu 100 kat sulandırdığımız zaman mükemmel bir sıvı gübre olarak kullanabiliyoruz. Bu da en büyük kazançlarımızdan birisi.
Mayalanma ne kadar sürüyor?
Volkan Dündar: Her gün mutfağımızdan çıkan organik maddeleri koyduktan sonra üstüne mayamızı ekliyoruz. Fıçı dolana kadar yenisini ekliyoruz ve 15 gün boyunca kapağını hiç açmadan bekletiyoruz. Tabii bunun 20 derece civarında yani oda sıcaklığında olması lazım. Altından çıkan suyu da her gün alıyoruz. Artık tamamen dolmuş, hiç kapağı açılmadan 15 gün bekletilmiş olan fıçımızı daha sonra açıp toprağa gömüyoruz. Toprağa gömdükten sonra da yaz aylarında 15 gün ila 1 ay, kış aylarında 2 ay toprakta gömülü kaldıktan sonra artık simsiyah bir olgun kompost haline geliyor.
Bizim bidonumuzdaki olay bir turşu gibi: Bir salatalık turşusu tamamen olgunlaştıktan sonra kavanozun dışından baktığınızda tam bir salatalık gibi durur ama yediğiniz zaman artık salatalıkla hiç alakası yoktur, bambaşka bir şeydir. Çünkü onun hücre duvarları tamamen çözünmüş, parçalanmıştır. Farklı bir lezzetle karşılaşırsınız. Burada da aynı şey oluyor. 15 gün kapalı kavanozda bekledikten sonra oraya koyduğumuz sebzelerin görünümü aynı olsa bile, aynı salatalık turşusunda olduğu gibi, hücre duvarları parçalandığı için, toprağa gömdüğümüzde toprak mikroorganizmaları bunları mükemmel bir şekilde işleyerek, hızla bir kompost haline getiriyor. Eğer biz bu işlemi yapmasak, gıda atıklarımızı doğrudan toprağa gömsek olgunlaşmaları bir seneyi alır. Biz burada yaklaşık 1-1,5 ay içerisinde evimizden çıkan çöpü mükemmel bir kompost haline getirmiş oluyoruz ve mikrobiyolojik olarak da çok zenginleştirdiğimiz için kendi kendine bıraktığımız soğuk kompost sistemine göre içinde çok daha fazla karbon ve azot bulunmuş oluyor. Bunları kaybetmemiş oluyoruz.
Toprağın verimini artırdığından, kötü kullanılmış, artık zarar görmüş, verimi azalmış toprağı iyilştirdiğinden de bahsediliyor. Toprağa faydaları nedir? Toprağa ve mahsule nasıl iyi geliyor?
Volkan Dündar: Toprağın canlılığını koruyan, toprağın içindeki karbon, organik madde oranıdır. Toprağın içindeki organik madde oranını, yüzeydeki ilk 15 cm içinde %1 oranında artırırsanız, hektarda 170 ton su tutmasını sağlayarak toprağınızda bir su deposu oluşturuyorsunuz. Bu mükemmel bir iyileşme sağlıyor ve bitki yetiştirmek için de büyük bir kaynak. Bunu sağlamanızda bokaşinin mükemmel yardımı oluyor çünkü dışarıda bir kompost yaptığınızda karbonun yaklaşık %80’i karbondioksit ve metan gazı olarak havaya uçuyor. Mesela yanmış gübrenin içinde yalnızca %20 karbon kalıyor, geri kalanı havaya uçuyor. Hâlbuki bokaşi kompostunda %2 karbon kaybediyorsunuz. Bu şekilde toplamdaki karbon oranını yükseltme açısından fevkalade büyük bir avantaja sahip oluyor. Bunun yanında azotu tamamen koruyor, amonyak olarak uçmasını engelliyor. Mesela ahırlara, tavuk kümeslerine girdiğinizde feci bir koku olur, o amonyak kokusudur. Oradaki organik madde uçuyor ve doğayı, havayı kirletiyor. Halbuki bokaşi kompostu sisteminde çürüme olmadığı için metan gazı da çıkmıyor, karbondioksit %2 kadar çıkıyor, azot ve sülfür/kükürt ise hiç çıkmıyor. Bu şekilde toprağınızı müthiş bir şekilde zenginleştirme olanağı veriyor.
Mahsulün kalitesini nasıl etkiliyor? Hastalıklara karşı daha koruyucu hale getiriyor mu?
Volkan Dündar: En kritik nokta bu zaten. Bitki yetiştirmek için verdikleri NPK gübreleri sadece o bitkiye çok az miktarda bir yeşerme, büyüme imkanı sağlıyor. Eser mineraller açısından son derece fakir, yetersiz gıdalar yiyoruz. Hâlbuki bokaşi, solucan veya her türlü kompostla yapılan üretimlerde bitki her türlü mineralini aldığı gibi, amin gruplarını, diğer hormonları, aminoasitleri de alabildiği için hem güneşten gelen enerjinin %1’ini kullanabilecekken %20’sini kullanma şansı elde ediyor hem de besin içeriği içinde eser minerallerin de mevcut olmuş olmasından dolayı tam bir gıda elde etmiş olunuyor. Böylelikle bundan yüz yıl önce büyük ninelerimizin bahçelerinde yetiştirdiği domates kadar sağlıklı bitkileri yemiş bulunuyoruz. Bu tabii buğday için de, diğer sebze ve meyveler için de aynı şekilde.
Sizin bu konularda uzmanlaşma yolculuğunuz nasıl başladı?
Volkan Dündar: Ben tıp fakültesi mezunuyum. Halk sağlığı ve enfeksiyon hastalıkları klinik mikrobiyoloji ihtisası yaptıktan sonra akademik kariyerde ilerledik. Son noktaya geldikten sonra da artık üniversitelerde çalışmak benim için yeteri kadar zevkli olmamaya başladı ve emekli oldum. Doğa ile ilgili çalışmalara baktım ki mikrobiyoloji bilgisine ihtiyaç var, o da bende var. Bu konuya kanalize olmaya başladım ve permakültür, kompostlaştırma konularını daha iyi anlatabilmek için ben de daha çok çalıştım. Çeşitli grupların organizasyonlarıyla bu konularda eğitim vermeye başladım. Bir çiftlik deneyimi yaşadım. Şimdi ise Nesin Vakfı Çiftliği ve Gülderman Çiftliği gibi başka birkaç çiftliğin danışmanlığını yapıyorum.
İstanbul Permakültür Kolektifi ve Kokopelli Şehirde grupları bu konularda eğitimler düzenlediğinde benden yardım istiyorlar. Ben de o grupların isteklisi olan katılımcılara uygulamalı olarak anlatıyorum. Bir ön hazırlık gerektiriyor tabii bu, arkadaşlarım bu ön hazırlığı yapıyorlar. Hazırlık aşaması 1 ay kadar sürüyor. Sirkenin yapımından, turşunun yapımından bilirsiniz, fermantasyon için mikropların çalışması zaman alıyor. O ön hazırlıkları yaptıktan sonra her aşamayı uygulamalı olarak göstererek katılımcılara öğretiyoruz. Katılan kişiler orada kendilerine hazırlanmış olan teçhizatı, malzemeleri alıp evlerine gittiklerinde, evlerindeki çöpü o akşam kutularına koyarak çalışmalarına başlayabiliyorlar. Bunun yanında çeşitli sivil toplum kuruluşları da zaman zaman bu tip eğitimleri talep ediyor. Kendi organizasyonlarını hazırladıklarında, istek olursa onlara da gidip bu eğitimleri verebiliyoruz.
Bizim “Arkabahçe Permakültür Çiftliği” diye bir Facebook sayfamız var. Bu Facebook sayfasındaki albümlerin içinde bokaşi konusu hem yazılı olarak hem de fotoğraflarıyla detaylı olarak anlatılmış durumda. Benim hiç yüzümü görmeden, sadece o sayfayı takip ederek bunu başarıyla uygulayan arkadaşlarım var. Çok güzel sonuçlar alıp benimle paylaşıyorlar. O da beni çok mutlu ediyor. Zamanı olmayan, bu tip organizasyonlara katılma imkanı olmayan arkadaşlar, biraz gayret ve dikkat gösterirlerse evlerinde internetten bakarak başarıyla yapabilirler.
Burada esas önemli olan şu; bizim en büyük kaynağımız olan gıda atıklarını belediyenin vahşi depolama sistemlerine göndermemiz, şehirleşmenin de yoğun olduğu ülkemizde çok büyük bir tehlike ve zarardır. Sadece bunu engellemesi açısından bile fevkalade önemli. Bu konularda tabii ki belediyeler evde bulunan, mutfakta çalışan insanla doğrudan temasa geçerek bunu yapabiliyorlar. Avrupa’da bunun örnekleri var. Bokaşi çöplerini insanlar mutfaklarında hazırlıyorlar, bunu alıp toprağa gömme işini belediye yapıyor, çıkan üründen oluşan son derece zengin kompostu da; mesela saksılarda biber, domates fidesi veya gül fidesi şeklinde o bireye hediye ederek bu işi üretken bir hale getirebiliyorlar. İnşallah, bizde de buna niyetlenen belediyeler olur diye umut ediyorum.
Bu röportaj Leyla Aslan Ünlübay’ın hazırlayıp sunduğu Açık Radyo’daki Tohumdan Hasada Ekolojik Yaşam programından yazıya aktarılmıştır.
Deşifre: Tansu Yeşilkır (Buğday Gönüllü İletişim Ekibi)
Çok teşekkür ederim, değerli bilgiler paylaştınız. 35 litrelik eski bir akvaryumu atmaya kıyamayıp bahçenin bir köşesine koymuştum. Sizden sonra bu kutuyu bokaşi kompostu yapmak için kullanmaya başladım. Attığım organik atıkların üzerine toprak serpiyorum hava almasını engellemek için. Sonucun nasıl olacağını merakla bekliyorum. Tekrar teşekkürler..