Böceklerin olmadığı bir dünyada bizi neler bekliyor?
Bilim insanları, tükettiğimiz gıdalar için böceklere bağımlı olduğumuzu hatırlatarak, böcek popülasyonundaki ciddi düşüşlerin insanlığın yaşamı için yıkıcı sonuçlar doğurabileceği konusunda uyarıyor.
The Guardian’ın haberine göre, dünya genelindeki böcek popülasyonuna dair bugüne kadar yapılmış en geniş çaplı çalışma, son 30 yılda neredeyse %25’lik bir düşüşün yaşandığını ve bu düşüşün gittikçe hızlandığını gösteriyor. (1)
Yaklaşık 1.700 bölgedeki 166 uzun vadeli araştırmanın birlikte değerlendirildiği analiz, bazı türlerin genel düşüş eğiliminin dışına çıktığını; tarım ve kentleşme faaliyetleri nedeniyle doğal yaşam alanlarının hızla yok olmasının böcek popülasyonlarındaki azalmayı tetiklediğini ortaya koyuyor.
Science Dergisi’nde yayımlanan araştırmaya öncülük eden Liepzig’deki Alman Bütünleştirici Biyoçeşitlilik Araştırma Merkezi (iDiv)’nden Roel van Klink, 1990’lardan günümüze kadarki 30 yıllık süreçte böcek popülasyonunda yaşanan %25’lik düşüş ile ilgili olarak, yediğimiz gıdalar için böceklere ihtiyacımız olduğunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamamız gerektiğinin altını çiziyor.
Böcekler dünyayı yaşanabilir kılıyor
Bilim insanları böcekler yok olursa neleri yitirebileceğimize de dikkat çekiyor. Manuel Canales ve Scott Elder, National Geographic‘te yayımlanan makalelerinde, böceklerin “her ne kadar bizi ısırsalar ya da ürkütseler de, dünyayı yaşanabilir kılan canlılar” olduğunu belirtiyor. (2)
Ekolojiyi bir makine olarak hayal edersek vızıldayan, sürünen ve uçan her bir böcek bu makinede bir çark işlevi görür. Küçük, bireysel çabalar dünyanın yaşanabilirliği için çok büyük faydalar sağlar.
National Geographic, Manuel Canales ve Scott Elder
Canales ve Elder, böceklerin ekosistemdeki 5 önemli rolünü anlattıkları infografikler ile böceklerin olmadığı bir dünyada bizi nelerin beklediğine vurgu yapıyor:
Sağlayıcılık: Neredeyse her besin zincirinde böceklere rastlamak mümkün. Birçok büyük hayvan (kuşlar, yarasalar, amfibiler ve balıklar), yırtıcılar tarafından yenmeden önce, böcekleri yer. Böcek ölümlerinin, son zamanlarda kuş popülasyonlarında görülen düşüşlerin en önemli nedenlerinden olduğu tahmin edilmektedir.
*Her gün tek bir yavrusunu beslemek için 100 tırtıl toplayabilen mavi baştankara olmazsa; besin zincirinin üstündeki türler nüfus kaybına uğrar.
Ayrıştırıcılık: Atık ve gübre yiyen böcekler cansız bitki ve leşlerin içinde kalan besinleri çözerek ekosisteme faydalı hale getirirler. Parazit üreten ve ot öldüren sığır gübresinin işlenmesi normalde 28 ay sürecekken, bok böcekleri sayesinde 23 ayda tamamlanır.
*Otlayıcıların gübresiyle beslenen ve bu atıkların ayrıştırılmasına yardımcı olan bok böcekleri olmazsa; atıklar ve leşler ekosistemde kalarak besin akışını engeller.
Zararlılarla mücadele: Mahsulleri tehdit eden haşereler ile beslenen istilacı böcekler pestisitlerin görevini yerine getirir. Böylece zararlılarla mücadele maliyetleri düşer ve verim artar; ürünlerdeki toksik pestisit kalıntıları azalırken, tarım endüstrisi de her yıl milyarlarca dolar tasarruf eder.
*Bir dönümlük ekili araziden günde bir milyon yaprak biti yiyebilen uğurböcekleri olmazsa; zararlılar çoğalır, ekinler ve ormanlar zarar görür, pestisit kullanımı artar.
Tozlayıcılık: Çiçekli bitkilerin yaklaşık %90’ının, kültür bitkilerinin de %75’inin tozlaşması çoğunlukla böcekler olmak üzere hayvanlara bağlıdır. Genel olarak bakıldığında, yediğimiz yiyeceklerden aldığımız her üç ısırıktan birini üretim sürecinde hayvanların sağladığı tozlaşmaya borçluyuz.
*Günde 3.000 çiçeğe konarak tozlaşmasına yardımcı olan yaban arıları olmazsa; mahsuller çoğalamaz, insanlar ve hayvanlar ana besin kaynaklarını kaybeder.
Toprak mühendisliği: Termitler (ve karıncalar) sıcak ve kuru iklimlerde toprağı dönüştürebilir. Kazdıkları tüneller, sert zemini havalandırarak zeminin suyu tutmasına ve toprağa besleyici maddelerin takviye edilmesine yardımcı olurlar. Termitler sayesinde bazı bölgelerdeki verimsiz araziler bir yıl içinde ekilebilir alanlara dönüşmüştür.
*Her yıl çeyrek ton toprağı kazabilen termitler olmazsa; kurak bölgelerdeki topraklar verimsizleşir, ürün kıtlığı yaşanır ve çöller genişler.
Zehirsiz Sofralar için biyoçeşitliliği koruyalım
Endüstriyel tarım yöntemleri ile yetiştirilen ürünler için zararlı olabilecek böcek, ot, mantar ve bunun gibi canlılara karşı koruma amaçlı kullanılan pestisitler, çiftçilerde ve tüketicilerde çeşitli sağlık sorunlarına yol açıyor. Püskürtülen pestisitlerin ve ot öldürücülerin büyük bir kısmı toprağa, havaya ve suya yayılarak hedefte olmayan canlı türlerine ve dolayısıyla gıdalara bulaşıyor. Bitkilere faydalı olan, gözle görünen ve görünmeyen bu canlılar kitlesel yok oluş tehlikesi ile de karşı karşıya.
Endüstriyel tarımda kontrolsüz ve aşırı şekilde kullanılan pestisitler nedeniyle böcek yiyen böcekler, kuşlar ve diğer canlılar ölünce, avcısı kalmayan zararlı böcekler de hızla çoğalıyor. Pestisit bağımlılığı/kullanımı her geçen gün artarken; böcekler, otlar ve diğer hastalık etmenlerinin bu tarım zehirlerine dayanıklılık geliştirmesiyle işlevsiz hale geliyor.
Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı, Dünyada ve Türkiye’de dayanıklılık sorununu inceledi. 2014’e kadar yapılan çalışmalara göre, dünyada, 586 zararlı türü insektisitlere ya da akarisitlere dayanıklılık kazandı. 2010 yılına kadar, fungisitler ve herbisitler konusunda 1000 kadar zararlı türünde dayanıklılık saptandı. Türkiye’de ise, 18 zararlının 20 insektisite ya da akarisite; 8 hastalık etmeninin 26 fungisite; 14 yabancı otun 27 herbisite dayanıklılığı belirlendi.
Üreticiler tarım zehirlerinin etkisi düştüğünde ilk tepki olarak dozu yükseltmek ya da ilaçlama aralıklarını sıklaştırma yoluna gidiyor fakat pestisitler, beklenilen verim artışını sağlamadığı gibi artan üretim maliyetleri ile birlikte çiftçilerin hayatını daha da zorlaştırıyor. Çevreye ve ürünlere bulaşmasıyla da hem sağlığımızı hem de gıda güvenliğimiz tehdit ediyor.
Zehirsiz tarım çiftçiyi ve doğayı korur
Günümüzde, dünyada ve Türkiye’de pek çok çiftçi toprağı organik maddece zenginleştirip, biyolojik çeşitliliği koruyarak ve birbirini destekleyen çeşitli ürünleri bir arada ekerek, mevsimsel ürünler yetiştirerek; şartları zorlamadan, zararlılara ortam yaratmadan, yerel ve dayanıklı çeşitler kullanarak, bitkiyi strese sokmadan, kültürel, fiziksel, biyolojik ve biyoteknik uygulamalarla, doğanın döngülerini ve ayın hareketlerini gözlemleyerek deneyimle elde ettikleri bilgileri kullanarak ekolojik ilkelerle zehirsiz tarım yapıyor.
Organik, biyodinamik, koruyucu ve onarıcı tarım ile agroekoloji gibi doğa dostu tarım yöntemleri, toprağa ciddi miktarda karbon gömülmesini de sağladığı için küresel iklim krizinin çözümü yolunda olumlu katkı sağlıyor. Çiftçileri ve doğayı olası zararlardan koruyan bu yöntemler, kamu politikalarıyla yaygın bir kullanım alanı bulmadan, pestisit kullanımının zorunlu olduğunu iddia etmek doğru olmaz. Bu nedenle, hem tüketicilerin hem de üreticilerin haklarının farkında olması, karar alma süreçlerine katılması ve gıda tercihlerini gözden geçirmesi gerekiyor.
Kaynaklar:
(1) The Guardian – Insect numbers down 25% since 1990, global study finds
(2) National Geographic – 5 vital roles insects play in our ecosystem
Çeviri: Rüstem Sayar – Buğday Derneği Gönüllü İletişim Ekibi