Gıda endüstrisi habitat kaybına sebep oluyor
Gıda üretimi alışkanlıklarımızı değiştirmezsek 2050 yılına kadar dünyadaki kara hayvanlarının %90’ına ev sahipliği yapan yaşam alanlarının büyük çoğunluğunu kaybetmiş olacağız.
Nature Sustainability dergisinde yayımlanan ve Leeds ve Oxford Üniversitelerinden akademisyenler tarafından yürütülen uluslararası bir çalışma, beslenme ve gıda üretimi alışkanlıklarımızda yapacağımız değişikliklerin geleceğimizi nasıl etkileyeceğini ve bu değişiklikler küresel ölçekte uygulanmazsa insanlık olarak ne gibi tehlikelerle karşı karşıya kalacağımızı ele alıyor.
Çalışmanın baş yazarı, Leeds Üniversitesi’nden David Williams, köklü değişiklikler yapılmadan milyonlarca kilometrekarelik habitat alanının 2050’ye kadar kaybedilebileceğine dikkat çektiği açıklamasında, “Küresel ölçekte yaban hayatını kurtarmak istiyorsak, nihayetinde yediğimiz gıdaları ve bunların üretim yöntemlerini değiştirmemiz gerekiyor.” dedi.
Gelişen gıda sistemlerinin biyoçeşitliliği nasıl etkileyeceğini ele alan çalışmada, özellikle Sahra altı Afrika’da ve Orta ve Güney Amerika’nın bazı bölgelerinde ciddi kayıplar yaşanabileceği belirtiliyor.
Agroekolojik tarım doğa dostu bir çözüm sunuyor
Endüstriyel tarım ve gıda sisteminde kullanılan yüksek düzeyde zararlı kimyasalların sağlığa ve çevreye yönelik olumsuz etkileri arttıkça kimyasal-yoğun tarım yöntemleri doğa dostu tarım yöntemleri ile yer değiştiriyor.
Avrupa’da, Sürdürülebilir Kalkınma ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nün (IDDRI), 2014’ten bu yana yürüttüğü “Avrupa’da Agroekolojinin 10 Yılı” senaryosu, 2050’de tümüyle agroekolojiye geçmiş bir Avrupa’nın 530 milyon Avrupalı’yı doğaya zarar vermeden, sürdürülebilir bir şekilde doyurabileceğini gösteriyor.
Emek yoğun bir sistem gerektiren agroekolojik tarım yöntemleri daha çok küçük ölçekli çiftçiler tarafından uygulanıyor. Endüstriyel gıda zincirine kıyasla biyolojik çeşitliliği 9 ila 100 kat daha fazla destekleyen köylü tarımı, tüm canlılar için sağlıklı ve korunaklı bir yaşam alanını oluşturuyor. Rodale Enstitüsü’nün karşılaştırmalı çalışmaları, organik üretimdeki verimin konvansiyonel üretimi yakaladığını, hatta kurak dönemlerde organik üretimdeki verimliliğin daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor.
Organik, biyodinamik, koruyucu ve onarıcı tarım ile agroekoloji gibi doğa dostu tarım yöntemleri, toprağa ciddi miktarda karbon gömülmesini de sağladığı için küresel iklim krizinin çözümü yolunda olumlu katkı sağlıyor. Çiftçileri ve doğayı olası zararlardan koruyan bu yöntemler, kamu politikalarıyla yaygın bir kullanım alanı bulmadan, pestisit kullanımının zorunlu olduğunu iddia etmek doğru olmaz. Bu nedenle, hem tüketicilerin hem de üreticilerin haklarının farkında olması, karar alma süreçlerine katılması ve gıda tercihlerini gözden geçirmesi gerekiyor.
Çeviri: Dila Balça Öğün
Kaynaklar:
- Global food industry on course to drive rapid habitat loss – Matthew Taylor, The Guardian
- Proactive conservation to prevent habitat losses to agricultural expansion – Nature Sustainability
- Farming Systems Trial – Rodale Institute
- The Institute for Sustainable Development and International Relations (IDDRI)
- zehirsizsofralar.org
Kapak Fotoğrafı: Ulet Ifansasti