Bana arkadaşını değil, ne yediğini söyle: Mutfaktaki Kimyacı
Bülent Şık imzalı Mutfaktaki Kimyacı* kitabını, Buğday Derneği İletişim Koordinatörü Turgay Özçelik değerlendirdi.
İnsanlık olarak binlerce yıldır sürdürdüğümüz en önemli eylemlerden biridir yemek. Yiyebilmek uğruna yeni aletler, toplumsal biçimler, teknolojik buluşlar, bilimsel araştırmalar, sanatsal çalışmalar yaptık ve gerçekleştirdik. Öldürdük, topladık, yetiştirdik, pişirdik, işledik, genetiğiyle oynadık doymak, doyurmak için. Ve bu hikâyede tuhaf bir gelişme oldu, binlerce yıldır devam eden bu yemek serüveninde bir anda kendimizi sürecin dışında bulduk. Artık kendi hikâyemizin bir parçası değiliz, o hikâyenin tüketicisi, müşterisiyiz. Kendi öykümüze yabancılaştık, artık soframıza gelen gıdanın ne olduğunu bilmiyoruz.
Yabancılaşma hali ve gıdanın artık bir endüstri olması, konuyla ilgili yeni bir süreci doğurdu: Gıda Paranoyası. Sağlıklı gıdaya ulaşma, doğru beslenme, zayıflama, kilo alma gibi kaygılarımızın odak noktası aslında dışında kaldığımız o hikâyeye dönme arzusunun sonuçları. Bilmek istiyoruz, öğrenmek istiyoruz. Ve bu arayışımıza katkı sunmak isteyen, bu alanda söz söyleyen o kadar insan ve kurum var ki; diyetisyenler, hekimler, influencerler, bloggerlar, komplo teorisyenleri… “İsrail tohumu mu?”, “GDO’lu mu?”, “gerçekten organik mi?”, “doğal mı?”, “gezen tavuk mu?”, “glutensiz mi?”… Gıdamızla ilgili o kadar çok kaynaktan, o kadar çok bilgi akışı var ki, bu akış önce hangisinin doğru olduğunu seçemediğimiz bir kirliliğe, ardından da kendimizi çaresiz hissettiğimiz bir paranoyaya neden oluyor.
Peki, bu paranoyayı aşmanın yolu nedir? Bireysel olarak gücümüzün farkına varmak ve sorumluluk almak. Soframıza sağlıklı ve gerçekten güvenilir gıda getirmek istiyorsak bunun tek yolu taşın altına elimizi koymak. Gerçek bilgiye ulaşmak için de, gerçek gıdaya ulaşmak için de daha fazla çaba göstermemiz, bizim gibi çaba gösterenlerle yan yana gelmemiz, o sorumluluğu kolektif bir sürece evriltmemiz gerekiyor. Bunu yaparken gerçekten güvenilir bilgi kaynaklarını seçebilmemiz, onlardan esin almamız gerekiyor.
Son birkaç yıldır yazdığı makaleleri kaçırmadan takip ettiğim Bülent Şık, bilim insanı sorumluluğuyla bilgisini, gözlemlerini, araştırmalarını paylaşan değerli kaynaklardan biri gıda konusunda. 2018 yazında bu makaleler Mutfaktaki Kimyacı adıyla tek bir kitapta toplandı ve yol gösterici bir rehbere sahip olduk. Mutfaktaki Kimyacı’da bebek mamasından pirince, sudan konserveye kadar pek çok konuda bilgiye ulaşmak mümkün.
Bülent Şık’ın yazdıklarını değerli kılan en önemli özelliklerin başında ele aldığı meseleyi bütüncül bir bakışla ifade ediyor olması geliyor. Gıda güvenliği ya da sağlıklı gıdaya ulaşma çabası, ekolojik kaygılardan bağımsız düşünülemez. Doğanın sağlığı ve insan sağlığı birbirini etkileyen, iç içe geçmiş süreçler, birini gözetmeden diğerini başarmak mümkün değil. Kitabın diğer önemli özelliklerinden biri ise, sorunu bilimsel bir dille ifade ediyor ve “ne yapmalı” sorusuna da öneriler getiriyor olması. Yani mevcut sorunları ifade edip korku ve çaresizlik atmosferi yaratan paranoyayı değil, çözüm arayışlarını desteklemeye çalışan bir dil kullanıyor.
“Toprak, hava, su, ormanlar, bitki örtüsü, biyolojik çeşitlilik gibi müştereklerimizi korumanın, sorunlarımızın çözümüne bir araya gelerek müşterek yanıtlar bulmanın yollarını aramalıyız. Karşı karşıya olduğumuz sorunların büyüklüğü yaptığımız çabaların önemini azaltmaz; şimdi önemsiz, etkisiz görünen çabaların; ortaya çıkarılan mütevazı çözümlerin yakın bir gelecekte büyük bir önem taşıyabileceğini dikkate almalıyız.”(s. 189)
Ne yiyip, ne içtiğimizi bilebilmek, kendimizi, yakınımızdakileri, toplumu, doğayı, diğer canlıları anlayabilmenin ve birlikte yaşayabilmenin önemli uğrak noktalarından biri. Mutfaktaki Kimyacı da bu yolculuğa çıkmadan, ya da yolculuk esnasında okumak isteyebileceğiniz değerli bir kaynak.
Yolculuğun sonunda, herkes için zehirsiz sofralar kurmak umuduyla…
Turgay Özçelik
*Mutfaktaki Kimyacı, Bülent Şık, Doğan Kitap, Ağustos 2018, Araştırma-İnceleme, 288 sayfa