Başka Bir Festival Mümkün: FESTTOGETHER
“Bir sistemin kendini devam ettirmek için uzun vadeli yeniden üretimi” anlamına gelen “sürdürülebilirlik” kavramını merkeze alarak, eğlence ve iyi müzik vaat eden festival herkesi dünyaya sahip çıkmaya çağırıyor.
“Eğlen ama iz bırakma” sloganı ile yola çıkan, Türkiye’nin ilk sürdürülebilir müzik festivali “FestTogether” hakkındaki her şeyi, festivalin proje direktörleri İlksen Başarır ve Mert Fırat ile konuştuk.
Sürdürülebilir müzik festivali ne demek?
Mert Fırat: Sürdürülebilirlik ne yazık ki Türkiye’de şu son iki yılda dillere pelesenk olmuş; kimi zaman ‘sürüp gitmesi’ kimi zaman da ‘tasarruf’ olarak anlaşılan bir kavram. Refika Birgül’ün de söylediği gibi aslında bizim kültürümüzde sürdürülebilirlik en iyi ‘bereket’ diye tanımlanıyor. Esas olarak sürdürülebilirlik; doğaya, çevreye ve aslında kendi ürettiğine dahi duyarlı olan, kaynakları bir sonraki için doğru kullanan bir anlayış demek. Kelime anlamında sadece bir şeyin sürüp gitmesi değil, bir yandan da bütün bu anlayışı sahiplenmek. Biz de bu genişlikten yola çıkarak, bunu bir festivalin içerisinde deneyimleyebileceğimizi düşündük. Hedeflediğimiz festival sadece 28 Eylül değil; 2020’de üç gün boyunca, Buğday Derneği’nin TaTuTa çiftliklerinin de içinde bulunduğu 22 köyü kapsayan Troya Kültür Rotası’nda, sürdürülebilir yaşamı hali hazırda deneyimlemiş insanlarla yol almak. Çünkü böyle projeler ne yazık ki ortaya çıkıyor fakat ilan edildikten sonra sürdürülebilir olmuyor. Ne takibi var oluyor, ne kaynaklar doğru yönetiliyor. Sadece kağıt üzerinde güzel bir proje olarak kalıyorlar. Buradan ilhamla yola çıktık ve ilk önce KüçükÇiftlik Park gibi bir alanda bunu bir deneyimleyelim istedik. Bu bizim için bir başlangıç vuruşu olsun. Bakalım yapabiliyor muyuz? Gerçekten bu kadar dernekle bir araya gelebiliyor muyuz? Çünkü biliyorsun ki derneklerin bir arada çalışması çok zor. Beklediğimin çok üzerinde bir kucaklaşma olduğunu söyleyebilirim. Rakip gibi görünen dernekler, tam tersine fikirde yarışmaya ve ortaklıkta birleşmeye, bizden de ayrı toplantılar yapıp FestTogether için neler yapabileceklerini konuşarak önümüzdeki zamanı geçirmeye başladılar.
FestTogether’da müzik festivali adı altında başka neler olacak?
İlksen Başarır: Böyle bir festival yapalım dediğimizde, aramızda konuştuğumuz ilk isim Bob Geldof. Pek konser vermediği için ikna etmemiz çok zor oldu. Öncelikle bizden festival nedir, ne değildir diye uzun bir mektup istedi. Biz de kim olduğumuzu, ne yaptığımızı anlattığımız, gerçekten çok uzun bir dosya hazırladık ve kendisini ikna ettik. Geri kalan kısımda Büyük Ev Ablukada, Athena, UNKLE, Yüzyüzeyken Konuşuruz, Kimbra ve Son Feci Bisiklet var. Birbiriyle uyumlu ve hakikaten de yaptığımız şeyi anlattığımız ve bunu da önemseyen müzisyenler gelecek buraya. Dolayısı ile herhangi bir festivale gelir gibi gelmiyorlar. Biz bu yüzden de çok mutluyuz. İnsanların tüm bu müzik tarafına ilgisi de gayet iyi.
İçeride sürdürülebilirlik adına olacak bir sürü başka şey var. Festival’den bir gün önce orada bizimle beraber olmak isteyen katılımcılar, organize edenler ve STK gönüllüleri ile birlikte Maçka Parkı’nı temizleyeceğiz. Sabah da zaten Adım Adım ile beraber bir koşu ile başlayacağız.
Yıl içerisinde Dünya’da ve Türkiye’de bir sürü festival oluyor ama bu festivallerin en temel problemi de atıkları. Hatta bazı festivaller, sırf yapılacağı alana çok zarar vereceği için insanlar isyan ediyor, iptal ediliyor ya da yeri değiştirilebiliyor. FestTogether’da hiç atık olmayacak mı?
İlksen Başarır: Sıfır atık da sürdürülebilirlik gibi çok kullanılan ama tam olarak da herkesin aynı noktada anlaşamadığı kavramlar. Biz sıfır atık seviyesini hedefliyoruz ama bazı şeylerin asla geri dönüşümü olmadığı için o atıklarla orada ne yapabilirize bakıyoruz. Dünyadaki tüm festivallerde kişi başına 2,8 kg atık düşüyor. Belirli alanlarda gönüllüler ile beraber atık ayrıştırması yapacağız. Herkesin her şeyi doğru yere atması için her konteynerin başında gönüllüler ve yönlendirmeler olacak. Fınal noktasında da biz yere atılan çöpleri toplayıp ayrıştıracağız. Bunların ölçümü yapılacak ve bütün bu geri dönüşümle aslında ekonomiye nasıl bir katkıda bulunulduğu hesaplanacak. Kapıda ise ürünün nereden, hangi taşıma aracı ile geldiğini gösteren iPad tabletler olacak. Yaptıklarımız ile karbon salınımını nasıl kompanse ediyoruz, bunun bir hesabı çıkacak. Festival sonunda elimizde aslında önemli bir veri olacak. Bize destek olan çok fazla kurum var ve listemize her gün yeni bir şey ekleniyor.
Mert Fırat: Katı atık yönetimi ile ilgili, Çevre Koruma ve Ambalaj Atıklarını Değerlendirme Vakfı (ÇEVKO) ve Temel İhtiyaç Derneği (TİDER) ile işbirliği yapıyoruz. Mesela İsveç’te çok bilinen bir çanta markası dört tane pet şişeden üretiliyor. Türkiye’de de beş pet şişeden bir nevresim takımı yapılıyor. Burada dönüştürülebilir plastikler var ve bunların ne derece dönüştürülebilir olduklarının kalibrasyonunu bile paylaşmamızın bir şekilde değerli olduğunu düşünüyorum. Bir yandan da aslında bütün içecek firmalarının kullandığı ambalajlar dönüştürülebilir plastikten de olabiliyor ama bazı plastikler var ki dönüştürülemez. Onlarla hiçbir şey yapamıyoruz ya da sadece eritip yok etmek gerekiyor. İşte o taraftaki karbon salınımı da çok önemli. Dolayısı ile sahada tüketirken nelere dikkat ediyoruz ile ilgili bir farkındalık çalışması olmuş olacak.
Festival aslında sizin İhtiyaç Haritası gibi sosyal sorumluluk projelerinizi destekliyor ve STK’ları işin içerisine katmasıyla da gerçekten sürdürülebilir kelimesinin hakkını veriyor.
Mert Fırat: İhtiyaç Haritası ile şimdiye kadar ellinin üzerinde kütüphane, yirmi beş müzik sınıfı ve üç tane de tiyatronun yapılmasına aracı olduk. Şimdi burada on bin kitap dedik. Gördüğü ilgiye bakılırsa da zaten öyle olacak. Birçok kütüphane oluşturmak anlamında, bizim için oldukça değerli ve ciddi bir rakam bu. Müzik sınıfları için de kullanmadıkları, bozuk ya da kırık enstrümanlarını getirerek destek olabilirler. Onaranlar Kulübü ile getirilen müzik aletlerinin tamirini yapacağız. Festival, görevinin bir kısmını böylece tamamlamış olacak.
İhtiyaç Haritası’nın bir biçimde katılımcısının desteği ile gerçekleştirdiğimiz bir ruhu var. Markalar üstü, siyasetler üstü, görüşler üstü bir yapısı var. Gerginliklerin arttığı, bakış açılarının sertleştiği ve faşizmin arttığı bu saçma dünya düzeni kaynakların doğru yönetilmemesi ile ilişkili. Bizim için de inanılmaz fırsatlar doğuruyor. İsveç’ten Greta diye bir kız çocuğu çıkıyor, bir çağrı yapıyor ve 105 ülkede kimsenin harekete geçiremeyeceği bir gücü harekete geçiriyor. Demek ki ihtiyacımız var; İhtiyaç haritası gibi yapılara, Açık Radyo gibi kendimizi ifade edebileceğimiz alanlara, %100 Ekolojik Pazar yerlerine… Bir biçimde birbirimizi desteklemeye ve ilişkilenmeye ihtiyacımız var. Tam da bundan doğuyor bence.
Festival’de sürdürülebilirlik ile ilgili ne gibi atölyeler olacak?
İlksen Başarır: Facebook, kendi içerisindeki topluluklar ile beraber bir panel gerçekleştirecek. Buğday Derneği’nin tohum çimlendirme, evde kompost yapımı ve kozmetik atölyeleri olacak. TOYİ, festival atıklarından oyuncak atölyesi yapacak.
Bunların haricinde kağıt dönüşüm atölyesi olacak. Biletleri zaten basmayacağız. Ama bir yandan da kaçınılmaz bazı giydirmeler yapmak gerekebiliyor. Bütün hepsiyle sonrasında bez çanta yapacağız.
Gelenler mataralarını getirecekler mi?
Mert Fırat: Evet, bir matara çağrımız var. İçeride matara ve sebil opsiyonumuz olacak. Velhasıl, başka türlü bir içecek almak isteyene onu sağlayabilecek bir imkan da var ama minimumda tutmaya çalışıyoruz.
Kağıt bardak yasak mı mesela?
İlksen Başarır: Kağıt bardak hiçbir şekilde yok. Geri dönüşümlü bardaklar olacak.
Leyla Aslan Ünlübay’ın sunduğu Tohumdan Hasada Ekolojik Yaşam program kaydını buradan dinleyebilir, 28 Eylül’de gerçekleşecek olan FestTogether hakkında daha detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Defişre: Ayşe Nur Ayan