“Ben çocuğum için deneyim üretiyorum!”
Ekolojik Anne serimize Buğday Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Burcu Meltem Arık ile devam ediyoruz.
Röportaj: Aslı Erdursun (Buğday Gönüllü İletişim Ekibi)
Buğday Derneği ile yolunuz nasıl kesişti?
Burcu Meltem Arık: Aslında her şey kuş gözlemcisi olmamla başladı. Bir arkadaşımın kuş gözlemcisi olduğunu öğrendim üniversitedeyken ve o topluluğa katıldım. Topluluğa katılınca da Doğal Hayatı Koruma Derneği ile tanıştım, gönüllüsü olmaya başladım. Buğday’la da ilk o zamanlar tanıştım çünkü dernekler arasında bir bağ vardı. Çok sık görüşülüyordu. Victor’la tanıştım. Victor o sırada İstanbul’da bir yeri işletiyordu. Victorcuğum ile çok konuştuk, tartıştık, paylaştık… Giderek arttı Buğday’la olan bağım. O günden bu yana 20 yıldır Buğday Derneği’nin içerisindeyim.
Ekolojik yaşam biçimini benimseyişiniz nasıl oldu?
Burcu Meltem Arık: Ben şöyle bir anneannenin torunuyum: Mutfakta artan her şey arkada tavuklara verilirdi. Annem de o şekilde büyüdüğü için her şeyi arttırır. Bu deneyimlerimi pekiştiren ise Doğal Hayatı Koruma Derneği ve Buğday Derneği oldu. Ama Victor’un çok büyük etkisi vardır. Yaptığı yemekler çok güzeldi, az ve öz. Azdan özü çıkartmak müthiş! Kıyafetlerinde de hiç fazlalığı yoktu. Hiçbir aşırılığı yoktu O’nun ve önümde güzel bir modeldir benim için.
Victor’un en çok hangi yemeklerini severdiniz?
Burcu Meltem Arık: Salatalarını çok severim. En sevdiklerimden biri: Marul, soğan, domates, limon, zeytinyağı. Çok basit ama çok lezzetli yapardı. Bir de hala yaptığım bir tarif var: Susamla tuzu eziyor ve zeytinyağı ile birlikte yeniyor. İncir ve pekmezi karıştırarak yaptığı çikolata dediği de bir şey vardı. Çok sık yapmıyorum ama onun bende bıraktığı tatlardan bir tanesi de budur.
Ne zaman anne oldunuz?
Burcu Meltem Arık: 7 sene önce bir kızım oldu. Kızımın adı da bir kuş adı: Sumru.
Sizin için Sumru kuşu özel bir kuş sanırım…
Burcu Meltem Arık: En sevdiğim kuş türü Sumru türleridir, ilk gözlemci olduğum zamanlardan beri. Ama o zamanlar bir çocuğum olsun ismini Sumru koyayım diye bir şey yoktu kafamda. Kızım olacağını öğrendiğimde isim düşünürken ilk aklıma gelen isimlerden biri oldu. Eşim de müziğe ilgilidir. Müzisyen Sumru Ağıryürüyen’i çok sever. Ben kuşlardan, o müzikten; ikisi çok güzel örtüştü Sumru isminde.
İstanbul’da çocuk büyütürken zor olmadı mı doğayla iletişim halinde kalmak?
Burcu Meltem Arık: Biraz zor oldu. Ama kızım doğduğundan beri çok sık ormana gittik, hiç çekinmedik. Belgrad Ormanı’na gittik, İstanbul’un kıyılarına gittik. Sumru da küçüklüğünden beri buraları çok sever. Ben bir de doğa eğitimleri verdiğim için ben nerede nasıl bir eğitim verdiysem, o da geldi. Hatta bir süre sonra belli bitkileri ve kuşların seslerini tanımaya başladı. Birtakım etkinlikleri o yapar oldu, yani o da benimle birlikte eş eğitmen oluyor artık.
Sumru’nun en sevdiği tür ne?
Burcu Meltem Arık: En sevdiği kuş: İbibik Kuşu.
Bitki türlerini de tanıyor mu?
Burcu Meltem Arık: Evet, tanıyor. Hatta doğayla ilgili bir konu açıldığında arkadaşları okulda Sumru’ya soruyorlarmış.
Çocuğunuzun doğumu nasıl oldu?
Burcu Meltem Arık: Özel bir hastanede normal doğum gerçekleşti. Benim için çok zorlu bir doğum oldu. Buna rağmen normal doğumun sonrası daha iyi oldu benim için; bebeğimi kucağıma aldığım an çok keyifliydi. İlla normal doğum olsun diye ısrar etmedim, tabii ki tercihim oydu ama o an sağlıklı olan hangisiyse o kabul edilebilir. Gerekmedikçe sezaryen olmasın diye düşündüm.
Aşılarını yaptırdınız mı?
Burcu Meltem Arık: Danıştığımız doktorlar vardı. Halk hekimi dostlarımızla da konuştuk ve hiç soru işareti olmadan aşılarını yaptırdık. Aşının risklerini bilerek, ama aşının koruma durumunun şu aşamada dünya için çok daha önde olduğunu düşünerek aşılarını yaptırdık.
Hastalıklarını nasıl tedavi ediyorsunuz/ettiriyorsunuz?
Burcu Meltem Arık: Doktoruna nasıl ilerleyeceğimizi soruyoruz, gerektiği kadar müdahale ediyor. Çok zorlayıcı bir şey olduğu zaman götürüyoruz, önce doktorun dediklerini evde uygulamaya çalışıyoruz. Anneannesi ve babaannesi önleyici değil de daha korumacı yaklaşıyorlar. Onlarla da bir denge buluyoruz tabii, bu bir gerilim ortamı oluşturmuyor. İlk birkaç sene sonra hastalanma sıklığı da azaldı zaten.
Bu dünyaya çocuk getirmek sizi korkutmadı mı?
Burcu Meltem Arık: Çok düşündürmüştü. Biz eşimle iklim değişikliği alanında da çalışıyoruz, dolayısıyla tabii kapsamlı düşündük ama bir şekilde içgüdü mü ne oldu tam olarak adlandıramıyorum, ama bunu tüm zorluklarına rağmen göze aldık diyeyim.
Sumru’nun ihtiyaçlarını nasıl belirlediniz ve bu ihtiyaçları doğaya en az zarar verecek şekilde nasıl karşıladınız?
Burcu Meltem Arık: Çok uzun bir süre giysi, oyuncak gibi ihtiyaçlarını ailemizden ve arkadaşlarımızdan temin ettik. İlk 4 yıl özellikle çok güzel ilerledik bu şekilde. Zaten İstanbul’da gerçekten kaliteli olan seçenekler az ve pahalıydı. Çok zorunda kaldığımız belli şeyleri aldık. Şimdi hala küçük bir dolabı vardır Sumru’nun, yeteri kadar. Bir dönem istekleri oldu, özellikle süslü elbiseler için. Onları da arkadaşlarımızdan temin ettik, ona doydu. Ondan sonra kendisi vazgeçti.
Kızınızın beslenmesi konusunda nasıl bir yol izliyorsunuz?
Burcu Meltem Arık: 10 günlükken Sumru’nun ilk dışarı çıktığı yerlerden bir tanesi ekolojik pazardır. O zamandan beri de ekolojik pazara geliyoruz. Ağırlıkla oradan besleniyor. Orayı çok iyi biliyor, oradakiler de Sumru’yu çok iyi tanıyor bebekliğinden beri.
Eğitimi konusunda kararlarınız nasıl şekillendi?
Burcu Meltem Arık: Biz devlet okulu çok aradık, ancak şu an özel bir okula devam ediyor. Devlet okulu olsa çok güzel olurdu ama öğretmen değişimi çok kısa sürelerle oluyor. Tek kriter bir öğretmeniyle uzun süre 4 sene okuyabilsin, çünkü bu çok önemli. Alternatif eğitime olan bakış açım da farklı benim. O yüzden seçeneklerim arasında o zaten yoktu.
Çocuğunuz için neler üretiyorsunuz?
Burcu Meltem Arık: Ben çocuğum için deneyim üretiyorum. Başka bir şey üretmiyorum. Tek ürettiğim ve tek derdim olan şey o. Bolca arkadaşlarıyla vakit geçirsin, bolca serbest oyun oynasın, kitap okusun, müzik dinlesin. Olabildiğince tabii. İstanbul’da biraz zor oluyor, çünkü ben de çalışıyorum.
Röportaj: Aslı Erdursun (Buğday Gönüllü İletişim Ekibi)
Kutlarım anne. Ben de çocuklarım için deneyim üretmiştim. Hem de en üst düzeyde hatta, birazcık da zorlayarak. İstanbul’da olabilecek en doğal ortamda. Büyüyüp kişi olduklarında çok yararını gördüler. Gördük. Ancak hazır ol anne, bir gün uçup gidiyorlar. Hele kız çocuğu iseler. Neyse ki, olumlu ve yararlı kişiler. Ayakları üzerinde durabiliyorlar, yararlı işler yapıyorlar. Şimdi sırada torunum var. Ancak uzaktalar. Ona ne kadar yetişebileceğim bilemiyorum. Umarım annesi babası aynı yolda yürür. Onlar da çok düşündü bu dünyaya çocuk yapıp yapmamayı. Dünyanın geleceğinden kaygılanmalıyız ama, fazla da dert etmemeliyiz. Biz çabaladık. Tam başaramadık. Ufak çapta bir bilinç yarattık. İyi ki, çocuklarımız, torunlarımız var. Umuyorum ki,bizim başaramadığımızı onlar başaracak, belki de dünyayı onlar kurtaracak.