Bir tohumun ülküsü yaşamak ve yaşatmaktır
Victor Ananias’ın aramızdan ayrılışının 10. yılı anısına dostları, onu ve attığı tohumları anlatmaya devam ediyor… Buğday Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, eğitmen ve yönetim danışmanı Bora Sarı yazdı: “Sayende tanıdığım güzel insanların hepsi senin çizdiğin yolda, birlikte yürüyorlar. Yenileri de, yani gençler de katılıyor kafileye… Ne kadar güzel bir miras, değil mi?”
Sevgili Vitito,
Sana hiç sohbetlerimizde böyle seslenmedim ama sayende tanıdığım komşumuz, yoga öğretmeni, vejetaryen Müheyya İzer, Bodrum’da senin çocukluğun döneminde sana Vitito dediklerini anlatır, senden öyle söz ederdi.
Müheyya İzer de göçtü bu dünyadan…
Öncesinde 1992’de İzmir’de iş hayatıma başladığım dönemde, keşfettiğim vejetaryen lokantanın aşçısı ve kurucusu sevgili Fikret Altuğ neredeyse üç öğünü onun lokantasında yediğim için arkadaşım olmuştu. 1992 yazında bana dedi ki: “Seni Victor ile tanıştırmak istiyorum. Beraber, Bodrum’a gidelim mi?”
Bodrum’da Buğday adlı restoran ve dükkânın olduğu adreste tanıştık, sevgili Fikret sayesinde…
Sonra Fikret Altuğ da göçtü bu dünyadan…
Buğday lokantasındaki seni hiç unutmadım. Sonraki her adımında o ilk izlenim, aynı fotoğraf canlandı zihnimde. Aynı vizyon, aynı yaratıcılık, aynı liderlik, aynı hakimiyet, aynı azim, aynı kararlılık, aynı enerji, aynı uzun vadeli bakış, aynı paylaşımcılık, aynı yararlı olma ve bütüne katkı çaban ile…
Sonrasında yolumuz çok yerde kesişti, bazen tamamen içinde bazen de dışarıdan destek oldum senin projelerine…
Hepsinden çok şey öğrendim, öğrendik…
Ama en çok sayende tanıdığım güzel insanlar hâlâ hayatımdalar ve iyi ki varlar…
Elbette öğrendiklerimiz ile edindiğim bakış açısı çok değerli ama sayende tanıdığım insanlar sanırım daha da değerli…
Çünkü onların birlikte veya bireysel attıkları adımları gördükçe hâlâ seninle, senin izinden gittiklerini görüyorum. 1992’de Bodrum’da tanıştığım o vatandaş, o dünya vatandaşı yoluna devam ediyor.
Hepsi senin çizdiğin yolda, birlikte yürüyorlar. Yenileri de, yani gençler de katılıyor kafileye… Ne kadar güzel bir miras, değil mi?
Yaşamak, yaşatmak için…
Unutamadığım bir diğer fotoğraf Çamtepe’deki ilk Yaşam Okulu’nda, tohum hakkında yaptığın bir konuşma… Etrafında oturan katılımcıların karşısında ibadet eder gibi, dizlerinin üzerine yere çökmüş ve ne kadar önemli bir kavramdan söz ettiğini herkese hissettirerek, herkesin bildiği tohumu herkese, neredeyse ağlar gibi yeniden anlatışın…
Bir tohumun ülküsü de yaşamak ve yaşatmaktır, değil mi?
Attığın onca tohum zihinlerde, gönüllerde, ilişkilerde, projelerde kök salmaya, filizlenmeye, yeşermeye, meyve vermeye ve çoğalmaya devam ediyor… İyi ki varsın, Vitito…
Yazı: Bora Sarı