Buğday Derneği 20’nci Yılını Kutluyor
Bodrum’da bir pazar tezgâhından bitkisel ürünler restoranına, ekolojik yaşam dergisinden, ekolojik yaşamı destekleme derneğine dönüşen Buğday Hareketi 30 yılı aşkın süredir, ekolojik yaşamın devamlılığı için emek verenleri buluşturuyor.
90’lı yılların başından bu yana farklı araçlar kullanarak, ekolojik yaşam bilgisini ihtiyaç duyanlara ulaştıran Buğday Hareketi; 20 yıldır Buğday Derneği çatısı altında ekolojik, sürdürülebilir, adil ve sağlıklı bir gelecek için modeller oluşturuyor. Gezegenin ve toplumun sürekli yenilenen ihtiyaçlarına göre kendi dönüşüm hikâyesini de yazan Derneğimiz, çeyrek asıra doğru gerçekleştireceği dönüşüme hazırlanıyor.
Victor Ananias’ın, 1990’lı yılların başında Bodrum’da bir pazar tezgâhında, gerçek gıdaların yolculuğunu anlatarak tohumlarını attığı Buğday Hareketi, geçen 32 yılda öncü bir ekolojik yaşam hareketine dönüştü. Bu süreçte Buğday, yüz binlerce insana ekolojik yaşam bilgisini ulaştırdı ve binlerce insanın yaşamında yeni kapılar açarak ekolojik yaşam alışkanlıklarının ve doğa dostu üretim ve türetim yöntemlerinin yaygınlaşmasını sağladı.
90’lı yıllarda Buğday Restoran’da bir araya gelen konuklar ve mutfak gönüllüleri, ardından Buğday Dergisi yazarları, gönüllüleri ve aboneleri, 2002 yılından itibaren de Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği çatısı altında bir araya gelen üyeler, destekçiler, çalışanlar ve gönüllüler ile birlikte Buğday Hareketi, ekolojik yaşam konusunda oluşturduğu modeller ve yürüttüğü projelerle öncü bir rol üstlendi.
Buğday Hareketi’nin ilk tohumları atmaya başladığı 90’lı yıllarda, Türkiye’de pek az insan ekolojik yaşamdan, sürdürülebilirlikten, adil ve ahlaklı bir dönüşümün gerekliliğinden söz ediyordu. Buğday, gerek yayınları gerekse sürdürülebilir birer sisteme dönüşen model projeleri ile ekolojik yaşam anlayışının ve bu anlayışa uygun bir terminolojinin yerleşmesinde lokomotif görevi üstlendi. Çözüm odaklı tavrı ve ortaya koyduğu değerlerle bir yaşam kültürü oluşturdu. Taşıdığı bu kimlikle, Türkiye’deki çevre ve doğa koruma hareketinin ekolojik yaşam hareketine dönüşümünde bir köprü oldu.
Bu yönleriyle Buğday Derneği, sadece ortaya koyduğu modeller ve yürüttüğü projelerle değil, bir sivil toplum kuruluşu olmaktan öte bir hareket olma kimliğiyle de fark yaratıyor. Buğday Hareketi, yolunu çizerken gezegendeki tüm yaşamın bütününün hayrını gözetiyor. İnsanların bu niyet etrafında bir araya gelmesi için kaynak, iletişim noktası ve platform oluyor, dükkânlar ve pazar yerleri kuruyor, dayanışma ağları oluşturuyor. Bu niyetle şekillenen yaşam kültürünü benimseyen ve hedefleyen herkes Buğday Hareketi’nin parçası oldu, oluyor; kimi tohumların atılmasında, kimi sulanmasında, kimi korunmasında, kimi nesilden nesile aktarılmasında rol alıyor. Kimi de yeni tohumlar atmak üzere hasada katılıyor.
Gönüllüler, çalışanlar, destekçiler, üyeler, takipçiler, %100 Ekolojik Pazar müdavimleri… Yolu bir şekilde Buğday’dan geçen herkes gezegenimizdeki tüm varlıklar için ekolojik, sürdürülebilir, adil ve sağlıklı bir yaşamın gerçekleşmesi niyetiyle sorumluluk aldı, almaya devam ediyor. Buğday’ın kollektifliği de buradan geliyor.
Buğday Dönüşmeye Devam Ediyor
Dünya ya da toplumsal algı, her geçen gün değişiyor. Buğday’ın ilk tohumlarının atıldığı yıllardan daha farklı bir dünyada yaşıyoruz. O zaman dikkat çektiğimiz, geliyor dediğimiz krizler artık günlük hayatımızın parçası. Buğday olarak öncülüğünü yaptığımız pek çok kavram, fikir ve model artık geniş kitleler ve kurumlar tarafından uygulanıyor, geliştiriliyor…
Buğday Derneği’nin 20’nci yılını kutladığımız bu yıl; geçmişi anmak, başarı ve başarısızlıklarımızı hatırlamak, helalleşmek istiyor ve dönüşüm yolculuğumuzu kutluyoruz ve bu kutlamayı birlikte yürüdüğümüz tüm dostlar (ve dahi kurumlar) ile hep birlikte yapmak istiyoruz.
Buğday, bugüne kadar ortaya koyduğu değerler, deneyimler ve modellerle hem güvenilir marka değeri ile hem de diğer kurum ve organizasyonlarla işbirliği ve arabuluculuk konusunda güçlü olduğunu kanıtladı. Bugüne kadar organik tarım hareketinden zehirsiz gıda hareketine kadar, özellikle gerçek gıda konusunda faaliyet gösteren organizasyonlarla işbirlikleri yaptı ve bu işbirliklerinin meyvelerini aldı.
Buğday Hareketi olarak sürdürülebilir bir kaynak oluşturmada hep sorun yaşadık; buna karşın en büyük sermayemiz, ayni ve gönüllü katkılar oldu. Bu gönüllü katkılar sayesinde parayla yapılamayacak işler yaptık. Yüzlerce üreticinin ürününe pazar, binlerce tüketicinin de sağlıklı ürüne ulaşmasını sağlayan %100 Ekolojik Pazarlar veya binlerce kentlinin kırsalda deneyim kazanmasını olanaklı kılan TaTuTa Ekolojik Çiftlik Ziyaretleri sistemi, çok düşük bütçeler ve bir avuç gönüllü profesyonelin çabası ile kuruldu ve devam ediyor.
Geldiğimiz noktada, iletişimimizi ve dayanışmamızı daha da güçlendirmek, birbirimizin varlığından güç almak ve Buğday’ın daha katılımcı bir yapıya dönüşmesini arzu ediyoruz.
Hem kurum olarak hem de günümüz toplumlarında, geçmişte olduğundan daha yaygın dayanışmacı ve arabulucu yapılanmalara ihtiyaç duyuyoruz. İhtiyaçlara yönelik ağlar, modeller oluşturup projeler, eğitimler, yayınlar ve farkındalık çalışmaları yaparken, ayni ve gönüllü katkılar yetersiz kalıyor; kaynak oluşturmada çektiğimiz zorluklar çalışmalarımızın sürdürülebilirliğini tehdit ediyor. Derneklerin hantal bürokratik yapılanmasının yanı sıra, ödenmesi için defalarca uyarıda bulunmak zorunda kaldığımız üye aidatları, proje gelirleri ile kitap ve ürün satışları kaynak oluşturmada yeterli olmuyor. Diğer yandan ilke ve değerlerimiz doğrultusunda, şirketlere yönelik keskin kırmızı çizgilerimizin olması nedeniyle, destekçilik mekanizması da yetersiz kalıyor. Bir yıldır yaygınlaştırmaya çalıştığımız bireysel destekçilik sistemi ise önce salgın, ardından yaşadığımız ekonomik kriz nedeniyle ağır aksak ilerliyor.
Bugüne kadar Buğday’ın amaçlarına inanarak gönülden emek veren pek çok arkadaşımız, asgari ücret düzeyindeki maaşlar nedeniyle işten ayrılmak zorunda kaldı. Bu düşük maaşları bile ödemekte zorlandığımız dönemler oldu ve birkaç ay içerisinde eğer yeterli kaynağı bulamazsak arkadaşlarımızın maaşını ödeyemeyecek durumda olacağız.
Bu nedenlerle; Buğday Derneği’nin, gıda başta olmak üzere ekolojik yaşamın pek çok alanında işbirliği, ağlar oluşturma, arabuluculuk ile birlikte ekolojik yaşam bilgisini ihtiyaç duyanlara ulaştırma işlevlerini öne çıkarmamız gerektiğini; bunu yaparken de çalışmalarımızı, bütçe zorluklarını ortadan kaldırarak yürütebilmek için, gezegenin ve tüm toplulukların ortak karını gözeten bir ”sosyal fayda şirketi” modeli oluşturabileceğimizi düşünüyoruz.
Sevgili Victor’un vizyonerliği ile yola çıkan Buğday Hareketi, birçok kişinin emeği ile bugünlere geldi. El veren, katkı yapan herkesle birlikte birbirinden güzel deneyimler kazandık, dostluklar edindik; bazılarımız aşını, bazılarımız işini, bazılarımız alışkanlıklarını, yaşadığı yeri ve yaşam tarzını değiştirdi. Uzun yıllardır yüz binlerce kişinin hayatına dokunan, yön veren, onlarla büyüyüp gelişen Buğday, aynı zamanda gönül verenlerin çaba gösterenlerin adımları ile şekillendi.
Artık, 2 bin 500’ü aşan üyelerimiz arasından 30-40 kişinin katılabildiği formalite Genel Kurullar yapmak istemiyoruz. Adımlarımızı üye ve detsekçilerimizden aldığımız güçle daha sağlam basmak istiyoruz.
Niyetimiz, hizmetle şekillenen dönüşüm sürecimizi Buğday’ın temas ettiği herkes ile paylaşmak, kutlamak, helalleşmek, kutsamak. Ve dönüşüm yolculuğumuza günün ihtiyaçlarına uygun; daha dayanışmacı, katılımcı ve sürdürülebilir bir yapı ile devam etmek.
Ekolojik dönüşüm için neler yapıyoruz?
Buğday Derneği, insanların doğayla uyum içerisinde ve doğal varlıklara zarar vermeden yaşayacağı bir toplum umuduyla 20 yıldır gıda güvenliği, geleneksel-ekolojik üretim modelleri üzerine çalışıyor ve projeler yürütüyor; sivil toplum kurumları arasında dayanışma ağları kuruyor, lobi/savunuculuk ve yayıncılık faaliyetlerini sürdürüyor.
- 132 ülkeyi kapsayan WWOOF (Worldwide Opportunities on Organic Farms – Organik Çiftliklerde Dünya Çapında Fırsatlar) ağının 2004 yılından itibaren Türkiye ayağı olan WWOOF Türkiye/TaTuTa (Ekolojik Çiftliklerde Tarım Turizmi ve Gönüllü Bilgi, Tecrübe Takası) programı kapsamında, her yıl yaklaşık 600 yeni gönüllü ülkenin farklı bölgelerinden 78 ev sahibini ziyaret ederek doğa dostu üretim alanlarında yaşama ve öğrenme fırsatı sunuyor, ekolojik tarım uygulamaları hakkında farkındalık kazanmalarına aracı oluyoruz.
- İstanbul, İzmit ve Kayseri’de yerel yönetim-sivil toplum işbirliğiyle kurduğumuz ve danışmanlığını yaptığımız %100 Ekolojik Pazarlar’da, 900’ün üzerinde üreticinin ekolojik ürünlerini 16 yıldır adil, sürdürülebilir ve güvenli bir alışveriş modeliyle zehirsiz gıdaya ulaşmak isteyen tüketiciler ile buluşturuyoruz.
- Zehirsiz Sofralar projesi kapsamında bir araya gelen 100’ü aşkın kurum ve inisiyatif tarafından başlatılan ve 170 bini aşkın imzacı desteğine ulaşan Zehirsiz Kampanya (Change.org/ZehirsizSofralar) sayesinde soframızdaki 27 pestisit (tarım zehiri) aktif maddesinin kullanımının yasaklanmasını ve 7 etken maddenin ise kullanımının kısıtlanmasını sağladık.
- Sağlıklı bir gelecek için işbirliğinin sürekliliğini arzu eden kurumlar ile birlikte Zehirsiz Sofralar Platformu’nun kurulmasına öncülük ettik. Çalışmaları kamuoyunda ve karar vericiler nezdinde karşılık bulmaya devam eden Platform’un çatısı altında Türkiye Organik Ağı ve Zehirsiz Sofralar Pestisit Eylem Ağı gibi çeşitli ağlar yer oluşturuyoruz.
- Zehirsiz Kentlere Doğru projesi kapsamında başlatılan imza kampanyası (Change.org/ZehirsizKentler) ile kentlerde yerel yönetimler tarafından kullanılan pestisitlerin/biyosidal ürünlerin zararları konusunda farkındalık yaratıyoruz. Hem belediyelere hem de vatandaşlara yönelik hazırlanan bilgilendirici webinarlar, videolar ve rehberler ile zehirsiz uygulamaların kullanımını teşvik ediyoruz; belediyeler arasındaki iletişim ve işbirliğinin geliştirilmesine katkı sunuyoruz.
- Ekolojik temelli eğitim, bahçecilik ve topluluk oluşturma projesi olan Doğa Dostu Kent Bahçeleri kapsamında yürütülen Tohumlar Kampüse kampanyasıyla, üniversite kampüslerinde öğrencilere yönelik bahçe kurulumu, tohum, kompost üretimi ve ekolojik yaşama giriş eğitimleri verdik ve 9 devlet üniversitesinde bostan kurulmasına öncülük ettik.
- Tarımsal biyoçeşitliliğin korunmasına katkı sağlamak amacıyla yürütülen Tohum Takas Ağı projemiz kapsamında, Türkiye’nin farklı bölgelerinden 26 ekolojik üreticinin 169 çeşit yerel tohumu ekmesini, çoğaltmasını ve paylaşmasını sağladık.
- Destekçilik sistemiyle Mart 2021’de yayın hayatına başlayan Buğday E-Dergi ile ekolojik yaşamın her alanında ihtiyaç duyulan bilgi ve deneyimi üç ayda bir dijital ortamda okuyucularıyla buluşturuyoruz.