Çocuklar iklimi konuşuyor
Analı Kuzulu İnisiyatifi Kurucusu Yeşin Aydemir ve Ankara BBOM Eğitim Kooperatifi Kurucu Ortağı Banu Binbaşaran Tüysüzoğlu ile “Biz Yeryüzü” projesi ve çocukların iklim krizine yaklaşımları üzerine konuştuk.
Analı Kuzulu İnisiyatifi ve Ankara Başka Bir Okul Mümkün Eğitim Kooperatifi Meraklı Kedi İlkokulu öncülüğünde yürütülen “Biz Yeryüzü” projesi, 5-11 yaş arası çocukları gezegenin geleceği için iklim krizini konuşmaya ve yeryüzüne el izi bırakmaya çağırıyor.
“Sizce çocuklar, yaşanılan iklim değişikliğinin tarımı, suyu, biyolojik çeşitliliği ve kendi yaşamlarını nasıl etkileyeceğini anlıyorlar mı? Ekolojinin yanlış yönetiminin yaşanan her türlü sıkıntıya nasıl neden olabileceğini görüyorlar mı? Çevre ve adalet arasındaki yakın ilişkiyi kavrayabiliyorlar mı? Üretim-tüketim sürecindeki adalete kafa yoruyorlar mı? Bu soruya verilecek en samimi cevap şu olmalıdır: Evet… Hepsini anlıyorlar ve her şeyin farkındalar. Bırakalım konuşsunlar…”
Proje kapsamında, SGP, TED Üniversitesi Eğitim Fakültesi ve EduAction Topluluğu işbirliğiyle 7 Mart 2020 günü Ankara TED Üniversitesi’nde çocukların ve ailelerinin yoğun bir katılımla gerçekleştirilen etkinlikte, küresel ısınma gerçekliğinden yola çıkılarak, tüm çevre başlıkları üzerine düşünüldü, tartışıldı ve bolca eğlenildi. Gün boyu süren etkinlikte, çocuklar “vazgeçilmez hakları olan yaşanabilir bir dünyayı” büyüklerine anlatarak birlikte çözüm yolları aradı.
Covid-19 salgını nedeniyle yüz yüze etkinliklerine ara vermek zorunda kalan Biz Yeryüzü ekibi, dijital platformlarda aktivitelerine devam ediyor. Bu süreçte, 5-10 yaş arasındaki çocukların iklim krizi konusunda farkındalığını ölçmeye yönelik yapılan anket çalışmasından önemli veriler elde edildi: “Çocukların %90’a yakını iklim krizini konuşmak istiyor.”
Kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz? Analı Kuzulu İnisiyatifi ve BBOM Meraklı Kedi İlkokulu kimdir, neler yapar?
Yeşin Aydemir: Analı Kuzulu İnisiyatifi özellikle kent yaşamı içinde, giderek doğadan uzaklaşan çocuklar, ekonomik ve bireysel sıkıntılar ile boğuşan annelere nefes aldırmak için 8 yıl önce kuruldu. Bugüne kadar değişik coğrafyalarda 40 tane kamp düzenledi. Buluşmalarımızda hem anneler hem de çocuklar için gıda güvenliği, yoga, pilates, masal, resim, müzik, dans, homeopati ve daha bir çok başlıkta atölyeler düzenledik. Neredeyse 700 civarında insan ile iletişim kurmuşuz, 350 kişiye varan bir sayı ile de bir araya gelmişiz. Sanal medyadan büyümüş bir İnisiyatif olarak giderek daha etkin olmaya çalışıyoruz. Hayattaki en büyük başarılarımdan biri, bugüne kadar yazıştığım-konuştuğum ve bir araya geldiğim hemen herkesle aktif olarak iletişimde bulunmam. Bu sene Covid-19 nedeniyle kamplarımızı yapmadık. Biz kamplarda hem çocuklarla hem annelerle fiziki temasa önem veren bir yaklaşım izliyoruz. Herkesin tedirgin olacağı bir ortamda keyfimiz kaçacaktı. Ama ilk fırsatta bıraktığımız yerden yepyeni atölyelerle devam edeceğiz.
Banu Binbaşaran Tüysüzoğlu: Meraklı Kedi İlkokulu, Ankara Başka Bir Okul Mümkün (BBOM) Eğitim Kooperatifi tarafından kurulmuş bir ilkokuldur. Dünyamızın içinde bulunduğu çok yönlü sorunlara kafa yoran ve elini taşın altına koymak isteyen bazı insanlar, çocukları için daha adil, daha doğru ve daha güzel bir gelecek için eğitimin önemine dikkat çekmek istediler. BBOM Modeli böylesine bir ihtiyaçtan doğdu. Ankara BBOM Eğitim Kooperatifi çatısı altında 2015 yılından başlayarak faaliyet göstermeye başlayan Meraklı Kedi, mevcut eğitim sisteminin farklılık gerektirdiği düşüncesi ile yola çıktı. Öğrenmeyi yaşamın bir parçası sayan, çocuğun bireysel özelliklerine özel bir önem atfeden, ekolojik dengeye saygılı bir eğitim birimi oluşturdu ve Ankara’da alternatif eğitim, demokratik yönetim, ekolojik duruş ve özgün finansman temelli bir okul kurarak çalışmaya başladı. Ben de hem bir ebeveyn hem de kurucu ortak olarak, diğer ebeveynlerle ve çocuklarımızla birlikte bu yuvanın/okulun inşası için çalıştım. Ekolojik duruşun en belirgin hissedildiği okul mutfağında aktif rol alarak, sağlıklı temiz ve adil gıdanın hem çocukların midesine hem de zihinlerine girmesi için çeşitli projeler gerçekleştirdim. Aynı zamanda mesleğim de olan doğa koruma, doğa eğitimi gibi alanlarda okula ve öğretmenlere destek verdim. Bu proje de yine bu anlamda Meraklı Kedi çocukları için hiç unutulmayacak bir tecrübe oldu.
Sözün çocuklarda olduğu “Biz Yeryüzü” projesi nasıl başladı?
Yeşin: Uzun süredir sadece çocukların söz alacağı bir etkinlik dizisi yapmak niyetindeydim. Şenlikli, doğa aktiviteleri olan ve bizi anlatan. Maalesef büyük finans kaynaklarına ulaşamadık. Zira projeyi kent kent gezdirmek niyetindeydim. Sonra Sevgili Gökmen Ardun, bir SGP fonlaması ile geldi. Ankara’da 1 günlük bir etkinlik yapma fırsatı bulduk. Meraklı Kedi İlkokulu ile birlikte, başta TED Üniversitesi Eğitim Fakültesi olmak üzere bir çok kurumun ve/ya bireyin desteğini aldık. 7 Mart 2020 günü gerçekten çok başarılı ve keyifli, bol katılımlı bir etkinlik düzenledik. İyi ki de o günü seçmişiz. Zira 11 Mart günü pandemi ilan edildi ve devamını getiremedik. 23 Nisan haftasında TED Üniversitesi’nde uzun soluklu bir etkinlik dizisi planlamak için konuşmuştuk ama maalesef olmadı. Evlere girdiğimiz süre içinde sanal medyadan aktivitelerimize devam ettik. Lakin vazgeçmiş değiliz, sürdürülebilir olmasının yollarına bakıyoruz.
Banu: Sevgili Yeşin, bir süredir üzerinde çalıştığı bu projeyle birlikte çıktı geldi ve Meraklı Kedi çocuklarıyla birlikte projeye talip olup olmayacağımızı sordu. Okulda üzerinde fazlasıyla kafa yorduğumuz, üretimden tüketime, tarladan sofraya çocuklara iklim değişikliğini tüm yönleriyle işlemeye çalışırken, bunun bir de katılımcılarının çocuklar olduğu bir panelle pekiştirilecek olması fikri çok heyecanlandırdı bizi. Elbette kaçırmadık biz de bu fırsatı, GEF’in de desteğiyle başladık çalışmaya.
Aynı zamanda bir çocuk hakları krizi olarak da görülen iklim krizi çocukları nasıl etkiliyor?
Yeşin & Banu: Çocuklar belki şu an doğrudan etkilerini hissetmiyorlar, daha çok ebeveynlerin kaygıları ya da emekleri üzerinden tanıklık ediyorlar sürece ama aslında bu krizin sonuçları tam da onları etkileyecek. Bu nedenle ürkmeden, yüklenerek değil sahiplenerek, iklim kriziyle gelen yeni yaşam şekline uygun davranışları edinmeleri/pekiştirmeleri önemli. Tam da bu nedenle “Biz Yeryüzü” projesi çok önem kazanıyor. Çünkü doğrudan bir öğreticiliği üstlenmeden, çocukların bilgilerinin yüzeye çıkmasına, köklenmesine ve aksiyona dönüşmesine aracılık ediyor.
İklim Anketi çalışmanızdan bahsedebilir misiniz? Nasıl geri dönüşler aldınız?
Yeşin & Banu: İklim anketi 5-10 yaş arasındaki çocukları hedef alarak hazırlandı. Ne yazık ki projenin tam ortasında Covid-19 pandemisine yakalandık ve sosyal yaşam internet ve sanal ortamlara sıkıştı. Bu anket de sanal ortamın sıkıcılığından çocukları korumak ve bu sıkılmadan kaynaklı eksik/yanlış bilgilerin bize ulaşmasını mümkün olduğunca önlemek amacıyla ipuçlarını görmemize yarayacak şekilde kısa ve az sayıda soruyla oluşturuldu. 10 soruyla çocukların bilgi ve bilinç düzeyini, okul ve evlerde yapılan paylaşımların etkisini ve çocukların bireysel olarak iklim değişikliğinin etkileriyle mücadele isteklerini/niyetlerini görmeyi hedefledik.
Anket sonuçlarına göre, çocukların büyük bir kısmı konu hakkında fikir sahibi; kimisi bunu bilimsel, temiz cümlelerle ifade edebiliyorken, bir kısmı bilgisinin tam olarak farkında olmadan, daha üstünkörü cümlelerle ifade ediyor. Yanıtlardaki bu nitelik farklılığı çocukların bu konuda sohbet edebildiği ortamlara maruz kalmışlığıyla paralellik gösteriyor. Ankete katılanların %90’a yakını bu sohbetleri okulda öğretmenleriyle ve arkadaşlarıyla yapabilmeyi istiyor. Yani sorunun farkında ve daha fazla bilgi edinmek istiyor. Bu da bize çocukların iklim krizinin farkında olduklarını ve sürece tıpkı diğer paydaşlar gibi dahil olmak istediklerini gösteriyor.
Çocuklara dünyanın ısındığını, iklim krizini nasıl anlatmalıyız?
Yeşin & Banu: Öncelikle sorunun kaynağını çok iyi anlatmak gerekiyor, hemen arkasından da yapabileceklerimizi. Korku ya da çaresizlik sendromuna kapılmadan mücalede kararı alabilmeleri açısından bu nokta bizce çok önemli. Gündelik yaşam, mevsimsel farklılıklar, sofralarımız, bunlar yetişkinler kadar çocukların da kavrayabileceği, ilgileneceği konular ve hepsi de iklim kriziyle ilişkili. Bunları konuştuğumuz ve alınabilecek önlemler ile birlikte bireysel olarak yapabileceklerimizi de gündelik hayatımıza dahil ettiğimiz sohbet ortamları yaratmalıyız.
Krizi tersine çevirmek için hala şansımız var mı? Çocukların bu konuda önerileri, sundukları çözüm yolu ne oldu?
Yeşin & Banu: Krizi tersine çevirmek değil de, bu krizin etkilerini azaltmak ve önümüzdeki yeni sürece uyum sağlamamızı sağlayacak davranışlar geliştirmek için şansımız var. Çocukların bu yönde çok net eğilimleri ve çaba gösterme istekleri var. Yeni ve temiz enerji kaynaklarıyla üretilmiş teknolojiye geçiş, fosil yakıtlı araçları terk etme… Ancak ekonomi ve tüketim alışkanlıklarıyla ilgili farkındalığa yönelik çok fazla ipucu alamadık. Ankette daha çok doğa koruma, enerji tasarrufu, geri dönüşüm gibi konular öne çıkıyor. Bir de fabrika bacalarına takılması gereken filtreler var tabii, dert edindikleri. 🙂
“Biz Yeryüzü” projesinin önümüzdeki dönem için ne gibi planları var?
Yeşin & Banu: Açıkçası, “Biz Yeryüzü” projesinin önümüzdeki krizle mücadele sürecinde çok önemli bir rol oynayacağına inanıyoruz. Bu buluşmaların diğer illerde ve farklı çevrelerden çocuklarla yaygınlaştırılması, hem çocuklar için bir pekiştirme ve davranış değişikliğine yol açacak hem de yetişkinlerin konuya dikkatinin çekilmesini sağlayacaktır. Bu da hem evde hem eğitim kurumlarında bir program dahilinde ele alınmasına yönelik bir yol olarak düşünülebilir.
Sizi nasıl takip edebilirler ve size nasıl ulaşabilirler?
Yeşin & Banu: Sosyal medyada “Biz Yeryüzü” hesaplarını takip edebilirler. Öğretmenleri, ebeveynleri yardımıyla bu gibi panellerin kendi ulaşabilecekleri mecralarda yapılmasını talep edebilirler. Biz bu konuda çalışmaya, bunun için her türlü fırsatı değerlendirmeye niyetliyiz. Ayrıca Analı Kuzulu İnisiyatifi ve Meraklı Kedi hesaplarından da paylaşımlarımıza devam ediyoruz. TED Üniversitesi de destek vermeye gönüllü olacaktır diye umuyoruz. Çünkü Eğitim Fakültesi’nin gönüllü grubu gerçekten çok çalıştı ve SGP raporunu CV’lerinde kullandılar. Onlar için de ilginç ve yeni bir deneyim oldu.
Son olarak eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?
Yeşin & Banu: Çocuklarla yapılacak etkinliklerin ve onlara yönelik geliştirilecek her türlü projenin önü çok açık. Her şeyin farkındalar ve büyüklerin aksine daha duyarlı, daha akıllılar. Teknoloji kullanma konusunda bizlere oranla daha yetkinler ve bizlerden çok daha erken yabancı dil öğrenme fırsatını buldular. Dünyada bir kaç ülkeye gitmiş bir sürü kuzum var, daha 5-6 yaşlarındalar. Değişik yaşam biçimlerini, farklı insanları görme-tanıma ve gözleme fırsatına çok erken yaşta ulaşan ciddi bir çocuk birey topluluğu var. Elbette büyük sıkıntılar çeken ve bu koşullara sahip olmayan çocuk sayısı çok daha fazla. Ve bu da bizim canımızı çok sıkıyor. Projelerimize fon bulabilirsek çok çeşitli nedenlerle bu imkanlara sahip olamayan çocuklar ve anneleri ile de çalışmak istiyoruz. Umarım, ömrümüz elverir…
Röportaj: Ayşe Nur Ayan – Buğday Derneği İletişim Ekibi
Dünya üzerindeki yaşam kaynağımız olan doğayı tahrip etmeme/koruma bilincinin çocuklardan başlayarak gelişimine duyarlı olmamız hem kendimizi ve hem de diğerlerini ve çevreyi olumlu etkiler…Diğer durumda ise gelişemeyiz ve hatta psikolojik ve fizyolojik yapımız olumsuz etkilenir… Zamanla hastalık denilen semtomlar olarak ortaya çıkar hatta salgınlar oluşabilir…Sağlıklı gelecek hepimizin duyarlılığın bağlı…