Doğa dostu tarım verimden ödün vermez
Science Advances dergisinde yayımlanan kapsamlı bir uluslararası araştırmaya göre, doğa dostu tarım yöntemleri ürün verimliliğini koruyarak tarımsal girdilere olan bağımlılığın azalmasını sağlıyor.
Çevreyi korumak her zaman bir şeylerden ödün vermemizi gerektirmiyor. Yapılan yeni çalışma, sürdürülebilir tarım ilkelerini benimseyen çiftçilerin ürün verimliliğini koruyabildiklerini gösteriyor. Üstelik bazı durumlarda, bu çevreci önlemler üretim miktarını da artırıyor.
Doğa dostu çiftçiliğin çevresel ve ekonomik faydalarına ilişkin gerçek anlamda ilk büyük ölçekli analizlerden birinin yapıldığı bu çalışmada, tarım uygulamalarının çeşitlendirilmesinin hem gezegenimizin hem de çiftçilerin yararına olduğu ortaya konuyor.
Uluslararası araştırma ekibi, analizlerini birden fazla ülke ve çevrede yaklaşık 42 bin tarım sisteminin incelendiği, 5 binin üzerinde çalışmadan oluşan çok büyük bir araştırmaya dayandırıyor. Araştırmacılar ellerindeki veri kütüphanesinden, “ürün türlerinin çeşitlendirilmesi, doğal yaşam alanlarının tarım arazilerinin bir parçası haline getirilmesi, yoğun toprak işlemenin azaltılması ve toprağın organik maddece zenginleştirilmesi” dahil, altı temel sürdürülebilir tarım yöntemi belirlediler. Ardından, bu önlemlerin her birinin çevresel olarak ne kadar yararlı olduğunu ve ürünlerin verimini nasıl etkilediğini göstermek için ellerindeki veri setini analiz ettiler.
Mevcut çalışmalara dayalı olarak yapılan ilk incelemelerin büyük çoğunluğunda (%63), daha çevreci yöntemlerin biyolojik çeşitliliği artırdığı görülürken; çiftçilerin hiçbir verim kaybı yaşamadığı, insanlar ve gezegen için çift taraflı kazanç sağlandığı bir tablo ortaya çıkıyor. Üstelik bazı durumlarda, monokültür ve yoğun toprak işleme gibi günümüz tarımına hâkim olan geleneksel yaklaşımlara kıyasla, daha çevreci tarım yöntemlerinin bir sonucu olarak ürün veriminde artış yaşandı.
Konu daha yakından incelendiğinde, ürün artışlarının özellikle toprak verimliliğini ve besin döngüsünü geliştiren yeşil gübreleme gibi doğa dostu yöntemlere bağlı olduğu görülüyor. Araştırmacılar sonucun mantıklı olduğunu, nitekim bunların toprak sağlığını artıran, ürünlerin faydalanacağı kaynakları daha kullanışlı hale getiren ve daha verimli bir büyümeye katkıda bulunan özellikler olduğunu belirtiyorlar.
Doğa dostu tarım yöntemlerinin çevresel kazanımlar sağlayacağı kolayca yapılabilecek bir çıkarım olsa da, aslında aradaki bağlantıyı kesin olarak gösterecek çok fazla veri bulunmuyor: Bu çalışma, ikisinin ilişkisini böylesine kapsamlı bir şekilde gösteren ilk çalışmalardan biri.
“Tarımsal çeşitlendirme uygulamaları biyolojik çeşitlilik ve ekosistem hizmetleri üzerinde olumlu bir etkiye sahip.”
Araştırmacılar, daha kapsamlı olarak yapılan ikinci incelemelerin neredeyse %70’inde, çeşitlendirme yöntemleri sayesinde biyolojik çeşitlilik üzerinde olumlu etkilerin görüldüğünü ve gelişmiş ekosistem hizmetlerinin ortaya çıktığını keşfetti. Bu yöntemler arasında, toprak sağlığındaki iyileştirmelerin sağladığı gelişmiş su kalitesi; çeşitlendirilen ürünlerin ve tarım arazilerine dahil edilen doğal yaşam alanlarının daha fazla böcek çekmesiyle artan tozlaşma; ve doğrudan ekim gibi koruma önlemleri yoluyla karbonun toprakta tutulması yer alıyor.
İlk incelemelere göre, sonuçlar daha az tanımlanmış olmasına karşın; iklim düzenlemesi, tarım arazilerinin çeşitlendirilmesinin sağladığı faydaların farklı bağlamlarda çok daha fazla değişkenlik gösterdiği tek alandı. Bu düzenleme toprağın organik madde bakımından zenginleştirilmesi ile ilişkilendiriliyor olsa da, bazı durumlarda sera gazı emisyonlarının topraktan daha fazla atılabilmesine neden oluyor. Ancak, organik madde ilavesinin yapılması aslında karbon tutmaya da yardımcı oluyor ve toprağı besleyen ve su kalitesini artıran bu husus, tarım ekosistemleri üzerinde bir dizi karmaşık etki ortaya koyuyor.
Araştırmacılar, çevreci çözümlerin her zaman net kazançlar sağlamadığına da dikkat çekerek yapılması gerekenleri şöyle açıklıyor: “... bu teknikleri belirli mahsullere ve bölgelere göre uygun şekilde ayarlamalı, faydayı en üst düzeye çıkarmalı ve aksi takdirde oluşacak maliyetleri azaltmalıyız.”
Yapılan bu kapsamlı analiz, daha çevreci tarım yöntemleri, çevresel faydalar ve mahsul verimi arasında güçlü bir bağ olduğunu gösteriyor. Ancak bunun gezegenimiz ve gıda sistemlerimiz için gerçekten işe yaramasına yönelik kritik bir bileşen daha var, bu da daha fazla çiftçiyi aramıza katmak.
Zehirsiz Kampanya’yı imzalayın, doğa dostu üretim yapan çiftçiler desteklensin: Change.org/ZehirsizSofralar
Ülkelerin sürdürülebilir çiftçilik yöntemlerini uygulayabilmeleri için bilgi paylaşımını, teknolojilerin ve altyapının geliştirilmesini ve belki de daha fazla çiftçiyi sürdürülebilir gıda üreticileri rollerini üstlenmeye teşvik edecek devlet desteklerinin ve diğer teşviklerin yaratılmasını desteklemesi gerekecektir.
Böyle bir amaca hizmet edecek olan bu yeni araştırma da, ileriye dönük tercihlerin her zaman ekonomik kayba yol açmayacağına, hatta ekonomik kazanç sağlayacağına dair kanıtları güçlendirmektedir. Her geçen gün monokültüre ve diğer yıkıcı gıda üretim biçimlerine doğru yönelen günümüz tarımı düşünüldüğünde, bu sonuçlar çiftçiler ve dünyanın geri kalanı için olumlu bir mesajdır.
Çeviri: Rüstem Sayar — Buğday Gönüllü İletişim Ekibi
Kaynaklar:
- Anthropocene – Emma Bryce, “In the most comprehensive study to date, researchers found that greener farming methods don’t compromise yields”
- Science Advances – Giovanni Tamburini vd., “Agricultural diversification promotes multiple ecosystem services without compromising yield.”