Dünyanın geleceği kimin umurunda?
Bilimsel raporlar ve araştırmalar gezegendeki yaşamın yok olma tehlikesini tekrar tekrar hatırlatıyor; ama bu tehlike karar vericileri çözüm için henüz harekete geçirebilmiş değil.
Yazı: Turgay Özçelik (Buğday Derneği İletişim Ekibi)
Bilimsel gelişmelerin ve araştırmaların görmezden gelindiği, itibar görmediği bir “Yeni Karanlık Çağ” yaşıyoruz. İtibar görmüyor, çünkü mevcut ekonomik, sosyal ve kültürel düzenin toptan değişmesi, değiştirilmesi gerekiyor. Bu değişim ise karar vericileri ve sermayeyi korkutuyor. Sonuç olarak, tüm bilimsel gerçeklere rağmen yaşamın yok olmasına çoğunlukla seyirci kalıyoruz. Bu yok oluşu, dünyanın geleceğini umursamıyoruz.
Karar vericilerin görmezden geldiği 3 önemli bilimsel gerçek:
İklim krizi: Giderek artan karbon salımı neticesinde atmosferde biriken sera gazları, küresel olarak sıcaklığın artmasına ve iklim değişikliklerine neden oluyor. Dünya Meteoroloji Örgütü, küresel sıcaklık artışının gelecek beş yılda 2,7 derece artışla “tehlikeli” seviyelere ulaşabileceğini belirtiyor. Bu durumda, Paris Anlaşması’ndaki “küresel sıcaklık artışının 1,5 derecede tutulması” hedefi gerçekleşmeyecek. Sadece deniz seviyesinin yükselmesi ile, 200 milyon kişinin yaşadığı kara parçalarının kalıcı olarak sular altında kalacağı uyarısı yapılıyor. Tüm bu verilere rağmen bırakın karbon salımını azaltmak için adım atmayı, hala iklim krizinin gerçek olmadığını iddia eden yetkililer var.
Biyoçeşitlilik kaybı: İklim krizi, habitat kaybı, sanayileşme, endüstriyel tarımda kullanılan zehirli kimyasallar ve avcılık gibi etkenler sonucunda pek çok canlı türü yok oluyor. WWF’nin Yaşayan Gezegen Raporu – 2020’ye göre memeli, kuş, çift yaşamlı, sürüngen ve balık popülasyonlarında 1970’ten 2016’ya ortalama %68’lik bir azalma görüldü. BM’e göre ise şu an 1 milyon tür yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Tüm bu sonuçlara rağmen biyoçeşitlilik kaybını önlemek için gereken önlemler alınmıyor.
Tarım zehirleri: Endüstriyel tarımda kullanılan tarım zehirleri (pestisitler) biz insanlar dahil tüm canlıların yaşamını tehdit ediyor. Topraktaki canlılığın yok olmasına neden olan ve iklim krizini tetikleyen pestisitlerin zararlarına ilişkin yıllardır pek çok bilimsel yayın ve araştırma yapılıyor. Ancak, yol açtığı tehlikeler bilinmesine rağmen halen pestisitler yasaklanmış ya da zehirsiz üretim yöntemlerini geliştirmeye yönelik kararlı adımlar atılmış değil. Türkiye’de 300’e yakın pestisit etken maddesi kullanılıyor. Bunların önemli bir bölümü hormonal sistem bozucu ve nörolojik gelişim bozucu özellikler barındırıyor. Bebekler ve çocuklar bu tür pestisitlerin yol açtığı sağlık zararı açısından en kırılgan grubu oluşturuyor. Bebek ve çocuklardaki kanser riski yetişkinlere kıyasla 10 kata kadar artıyor. Pestisitlere maruz kalmanın, çocuklarda beyin ve sinir sistemi yapısı ve işlevine zarar verdiğini gösteren ikna edici kanıtlar bulunuyor. Nörotoksik pestisitlerin, dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğuna, otizm rahatsızlıklarına neden olduğu, IQ ve diğer bilişsel işlev ölçütlerinde geniş çapta düşüşe katkıda bulunduğu, açıkça kabul ediliyor.
Her bir sorun için bilimsel kanıtlar da, bu sorunların yol açtığı zararlar da günden güne katlanarak artıyor. Sadece insan merkezli düşündüğümüzde bile, toplum sağlığını ve geleceğini düşünmekle yükümlü karar vericilerin, en ufak bir şüphe ihtimalinde bile yukarıdaki konularda şimdiye kadar önlem alması gerekirdi.
Peki sorumlu sadece karar vericiler mi?
İklim krizi, biyoçeşitlilik kaybı ve pestisit kullanımının yol açtığı sorunların da, bu sorunlara hala çözüm getirilememesinin de sorumluluğu hepimize ait. Bu sorunlara dair bireysel ve kolektif olarak ne yapabileceğimizde; karar vericilerden neyi, nasıl talep edeceğimizi gözden geçirmekte ve harekete geçmekte çoğumuz eksik kaldık. Yeni Karanlık Çağ, bu anlamda sadece karar vericiler için değil, bizim için de geçerli. Bilimsel verileri biz de görmezden gelmeye devam ediyoruz.
Geç kalmış değiliz; karşı karşıya olduğumuz üç sorunla ilgili olarak harekete geçen ve umut veren yaşam savunucularına destek olabiliriz.
İklim krizine karşı gerekli önlemlerin alınması konusunda farkındalık yaratmak için “İklim Adaleti ve Sosyal Adalet” temasıyla 25 Eylül’de gerçekleşecek olan 6. Küresel İklim Grevi programını Sıfır Gelecek web sitesinden Fridays For Future Türkiye Instagram hesabından takip edebilir ve destek olabilirsin.
Biyoçeşitlilik kaybı ve tarım zehirleri konusunda Zehirsiz Kampanya’yı imzalayarak, tarım zehirlerinin yasaklanmasını ve zehirsiz yöntemlerin geliştirilmesini sağlayabilirsin.
Ama bu destek sadece bir başlangıç, hayatımızı dönüştürmek için bir ilham olmalı.
Kaynaklar:
WWF’nin Yaşayan Gezegen Raporu – 2020
Zehirsiz Sofralar Tüketici Rehberi
Yazı: Turgay Özçelik (Buğday Derneği İletişim Ekibi)