TaTuTa/WWOOF Türkiye Ekolojik Çiftlikleri: Suri Bağ Evi
Türkiye’nin farklı bölgelerinden 74 ev sahibiyle 2004 yılından bu yana hizmet veren TaTuTa programı, doğa dostu üreticileri ve gönüllüleri sağlıklı gıda üretiminde bilgi, deneyim ve emek takasıyla buluşturuyor. TaTuTa/WWOOF Türkiye ev sahiplerini tanıtacağımız “Ekolojik Çiftlikler” yazı dizimizde bu ay Suri Bağ Evi’ne konuk oluyoruz.
132 ülkede var olan WWOOF (Worldwide Opportunities on Organic Farms – Organik Çiftliklerde Uluslararası Fırsatlar) Ağı’nın Türkiye ayağı olan TaTuTa yani WWOOF Türkiye, ülkemizde ekolojik üretimin desteklenmesinde önemli bir noktada duruyor. Türkiye’nin farklı bölgelerinden 74 ev sahibiyle 2004 yılından bu yana hizmet vermeye devam eden TaTuTa programı, doğa dostu üreticileri ve gönüllüleri sağlıklı gıda üretiminde bilgi, deneyim ve emek takasıyla buluşturuyor.
Tecrübesi ne olursa olsun 18 yaş ve üzeri herkese açık olan programa yenilenen web sayfası (wwoofturkey.org) üzerinden kayıt olunabiliyor. Gönüllüler zehirsiz ve emek yoğun üretim yapan çiftliklerde mevsimine göre meyve toplamaktan, hayvan bakımına; toprağı çapalamaktan, ot yolmaya; turşu kurmaktan, salça yapmaya kadar birçok farklı alanda bilgi edinebileceği gibi kendi deneyimlerini de ev sahipleriyle paylaşabiliyor.
Manisa’nın Yunusemre ilçesinde yaklaşık 15 dönüm tarım arazisi üzerine kurulu Suri Bağ Evi de bu çiftliklerden biri… Ev sahibi Süreyya Burçakoğlu’nun kırsala yerleşerek kediler, köpekler, tavuklar, güvercinler ile doğa dostu bir yaşam kurduğu çiftlik, 2019 yılından beri gönüllülerini ağırlıyor.
Buğday ve TaTuTa ile tanışma
Süreyya Burçakoğlu, Victor Ananias’ın aramızdan ayrılması haberini okuduktan sonra Buğday Derneği’nden ve faaliyetlerinden haberdar oluyor. Victor’un hayatı, yaşam felsefesi, geriye bıraktığı tohumlar ile yaşamın bir dönüşüm olduğunu fark ederek, kendi yaşamında da bu dönüşümü gerçekleştirmeye karar veriyor. İlk adım olarak Buğday Derneği’ne üye oluyor. Şehir yaşamının karmaşasından kurtulmak için üç nesildir ailesine ait olan Manisa’daki bağ evine yerleşmeye karar veriyor. Çocukluğunun ve yaz aylarının geçtiği bu topraklarda yeniden huzur buluyor. Doğa dostu yaşamı sürdürmek ve burada edindiği tüm bilgi ve deneyimleri kendisinden sonra gelecek insanlara aktarma isteğinin karşılığını ise TaTuTa’da buluyor ve programa dahil oluyor.
Kırsalda yaşam deneyimi
İnsan hayatında devamlı bir şekilde öğrenme faaliyetleri içinde bulunuyoruz. Yaşadığımız coğrafya koşulları bizim yaşam tarzımız belirliyor. Belki bilgiye bir şekilde ulaşıyorsunuz, fakat bu bilgiyi uygulamaya geçtiğinizde bulunduğunuz ortamın şartlarını da dikkate almak zorunda kalıyorsunuz. Teori olarak elinizde olan bir bilgi, uygulama yaptığınız kırsal alanda çok farklı sonuçlar doğurabiliyor. Bu noktada, “sözlü kültür” dediğimiz, nesilden nesile geçen bilgi ve deneyimlerin öneminin çok açık bir şekilde fark edildiğine dikkat çeken Burçakoğlu, şu örneği veriyor: “Rahmetli babam hünnap meyvesini çok severdi. Birçok kez arkadaşlarından aldığı fidanlar bir sene içinde kuruyordu. Daha sonra teyzemin bahçesinden aldığımız bir fidan ağaç oldu, şu an etrafından birçok fidan kendi kendine yetişiyor.”
Kendi kendine yeten bir çiftlik
Suri Bağ Çiftliği, Manisa’nın Yunusemre ilçesinde yaklaşık 15 dönüm tarım arazisi üzerine kurulu. Bir kerpiç ev, iki de yığma binanın yer aldığı çiftlikte kediler, köpekler, tavuklar, güvercinler dostça yaşamlarını sürdürüyor. Bölgenin doğa koşulları ve iklim şartlarının uygunluğu birçok farklı ürünü üretmelerine olanak sağlıyor. Çoğunluğunda sultani üzüm olmak üzere, kendi ihtiyaçlarını karşılayacak kadar bir alanda da atalık buğday, taze sebze-meyve ve şifalı bitkiler yetiştiriyorlar. Zeytin ağaçlarından topladıkları zeytinler ile zeytinyağı ve salamura zeytin üretiyorlar. Mevsiminde ürünler tüketmeye özen gösteriyorlar. Yazın ürettikleri üzüm, erik, kayısı, cennet elması, hünnap gibi ürünleri kurutarak ve konserve yaparak değerlendiriyorlar. Geriye kalan ihtiyaçlarını ise çevre köylerden, doğa dostu tarım yapan dostlarından karşılıyorlar.
TaTuTa gönüllülerinden beklentileri
Gönüllüler, kırsal yaşam ve bu deneyimleri öğrenmek için geldiği çiftliklerde hem kendileri için hem de çiftlik sahipleri için aslında yaşamın dönüşümünü ve yaşam içinde edinilen tecrübelerin kısa bir özetini öğreniyorlar. Kırsal yaşamın kendine özgü takvimi içinde yapılan işler dışında kalan zamanda edinilen sohbetler, yöresel geziler, sadece doğanın sesi ile geçen dinlenme saatleri gönüllüler için hem bedenen hem de ruhsal olarak kendilerini tanıma fırsatı doğuruyor. Sabah erken kalkıp kendi karnını doyurmadan çiftlik hayvanlarını doyuruyorlar, yemek veya dinlenme zamanı hava şartları yağmura dönerse, hemen güneşte kurutulan sebze ve meyveyi toplamaya başlıyorlar. “Kısacası, planlanmış bir hayatın içinden çıkıp kırsal hayatın şartlarına göre hareket etmeyi öğreniyorlar.” diyor Süreyya Burçakoğlu.
TaTuTa/WWOOF Türkiye web sayfasından “Suri Bağ Evi” hakkında ayrıntılı bilgi edinebilirsiniz: wwoofturkey.org
Geçmiş deneyimler ve gelecek hedefleri
Bugüne kadar edindikleri deneyimler ile küçük, sade yaşamayı; doğanın takvimine göre hareket etmeyi; yaşadıkları iklim ve toprak şartlarına göre ekip, ürün almayı; birçok ürünü ve malzemeyi yeniden başka bir amaçla kullanmayı öğrenmişler. İnsan hayatı için dayatılan birçok şeyin gereksizliğinin farkında olarak, daha az yapay dünya kaygısı ve daha çok mutluluk getiren doğa dostu bir yaşam sürüyorlar.
Yaşadıkları coğrafya bu zamana kadar birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, dünyanın en verimli topraklarından. Kendilerini bu toprakların sahibi değil, misafiri olarak gördükleri için de yaşam sürelerini en verimli bir şekilde kullanmayı, doğa ile bir bütün olabilmeyi, kendilerinden sonraki nesillere edindikleri deneyimleri aktarabilmeyi en gerçekçi hedef olarak tanımlıyorlar.
Yörede doğa dostu tarım uygulamalarını geliştirmek ve çevrelerindeki çiftçileri de zehirsiz üretime yönlendirmek istiyorlar. Edindikleri bilgi ve deneyimleri diğer üreticilere aktarmaktan memnuniyet duyan Burçakoğlu Ailesi, ellerindeki atalık tohumların kendilerine ayırdıklarından daha fazlasını dağıtıyor, paylaşıyor.
Doğa dostu yaşam tavsiyesi
Süreyya Burçakoğlu, doğa dostu bir yaşamı seçmek isteyenlere doğaya bakmalarını tavsiye ediyor ve ekliyor: “Sadece yaşamsal ihtiyacınız kadar tüketmeyi, korunma amaçlı barınmayı, huzur için dinlenmeyi, mevsimsel olarak biriktirmeyi ve tüm canlıların haklarına saygı duyarak yaşamayı istiyorsanız doğayı iyi bir şekilde gözlemlemelisiniz. Böylece gerçekten nasıl bir yaşam istediğinizi de öğrenebilirsiniz.”
TaTuTa/WWOOF Türkiye ile ilgili ayrıntılı bilgi ve kayıt için: wwoofturkey.org
Hazırlayan: Ayşe Nur Ayan – Buğday Derneği İletişim Ekibi
Bu ve benzeri örneklerin artması temennisiyle..
Tebrikler bir gün hayaller gerçek olur ve güzelleşir dünya…
Cocukluguma,gencligime geri dönmeyi bir gün yapacağım.Ornek olmanız ,umutları arttiriuor.