Greta’dan ne öğrendik?
2018’in son günlerinde gezegenimizin geleceği için önemli bir toplantı yapıldı. Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi (COP24)’e katılan pek çok bürokrat ve politikacıya rağmen, Dünya’nın geleceği adına en net duruşu 15 yaşındaki Greta Thunberg sergiledi.
Polonya’nın Katowice kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi (COP24) danslarla kutlanarak tamamlansa da, toplantıdan beklenen başarı tam olarak sağlanmış değil. Zirvenin en önemli sonucu, Paris Anlaşması’nın Kural Kitabı’nın kabul edilmesiydi. Ancak ülkelerin iklim taahhütlerini güçlendirmesi konusu gelecek seneye bırakıldı. Oysa
IPCC 1.5 Derece Özel Raporu 12 yılımızın kaldığı konusunda önemli bir uyarı sunuyordu. Bu uyarıya rağmen, acil olarak atılması gereken adımlar konusunda güçlü bir ortak irade ne yazık ki gösterilemedi.
İklim Zirvesi’ndeki irade eksikliğini pekiştirense 15 yaşındaki Greta Thunberg’in İsveç’ten tüm dünyaya yayılan sözleri oldu. Greta’nın güçlü ve net duruşu, ülkeleri bir an önce adım atmaya yönelik çağrısı, Dünya’nın geleceğinden endişe eden milyonların sesi oldu.
Greta Thunberg’i, ilk olarak geçtiğimiz aylarda yapmış olduğu eylemle tanıdık. Her cuma okulunu asıp, Stockholm’deki İsveç Parlamento Binası önünde oturma eylemi yaparak hükümetin iklim krizi için aldığı yetersiz önlemleri protesto etti.
Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi (COP24)’nde politikacılara bir konuşma yapan Greta şunları söyledi:
“Adım Greta Thunberg , 15 yaşındayım ve İsveç’ten geliyorum. Burada iklim adaleti için konuşuyorum. Birçok insan İsveç’in sadece küçük bir ülke olduğunu ve ne yapacağımızın önemli olmayacağını söylüyor. Ancak fark yaratmak için hiçbir zaman küçük olmadığımızı öğrendim. Ve eğer birkaç çocuk sadece okula gitmeyerek dünyanın dört bir yanında manşetlere çıkabiliyorsa gerçekten istersek birlikte neler yapabileceğimizi hayal edin. Ancak bunu yapabilmek için ne kadar rahatsız edici olursa olsun açık konuşmak zorundayız. Siz sadece hiç bitmeyen yeşil ekonomik büyümeyi konuşuyorsunuz çünkü popüler olmaktan korkuyorsunuz. Yapılması mantıklı olan tek şey imdat frenini çekmek iken siz sadece bizi bu hale getiren aynı kötü fikirlerle ilerlemekten söz ediyorsunuz. Biz çocuklara bıraktığınız şeyin böyle bir yük olduğunu itiraf edebilecek kadar bile olgun değilsiniz. Popüler olmak benim umurumda değil. İklim adaleti ve yaşayan bir gezegen benim umurumda. Oldukça az sayıda insan muazzam miktarda para kazanma fırsatlarını kaybetmesin diye medeniyetimiz feda ediliyor. Benimki gibi ülkelerde yaşayan zengin insanlar lüks içerisinde yaşayabilsin diye biyosferimiz feda ediliyor. Birkaç kişinin lüksünü ödeyen şey birçok kişinin acısıdır. 2078 yılında 75. yaş günümü kutlayacağım. Çocuklarım olursa belki o günü benle geçirecekler, belki bana sizi soracaklar, belki harekete geçmek için hala vakit varken neden hiçbir şey yapmadığınızı soracaklar. Çocuklarınızı her şeyden çok sevdiğinizi söylüyorsunuz ama böyle olmasına rağmen onların gözleri önünde geleceklerini çalıyorsunuz. Politik olarak neyin mümkün olduğunu konuşmak yerine yapılması gerekenlere odaklanmadığınız sürece umut yok. Bir krizi kriz olarak ele almadığımız sürece çözemeyiz. Fosil yakıtları yerin altında bırakmamız ve dürüstlüğe odaklanmamız gerekiyor. Ve bu sistemin içinde çözümlerin bulunması imkansız, belki de sistemin kendisini değiştirmemiz gerekiyor. Buraya umursasınlar diye dünya liderlerine yalvarmaya gelmedik. Bizi geçmişte görmezden geldiniz ve yine görmezden geleceksiniz. Bahanelerimiz tükendi ve zamanımız da tükeniyor. Buraya hoşunuza gitse de gitmese de değişimin geleceğini haber vermeye geldik. Gerçek güç insanlara aittir.”
Greta’nın bu güçlü sözleri, yaşama bütüncül bakabilmenin, yaptığımız eylemlerin sorumluluğunu alabilmenin ve tüm canlılara değer veren vicdanın önemini anımsatıyor bize.
Greta’nın dediği gibi, 15 yaşında bir çocuğun bu kararlı duruşu tüm ülkelerde konuşulacak kadar fark yaratabiliyorsa, iklim adaleti için güçlerimizi birleştirdiğimizde neler olabileceğini siz düşünün…