Her şeye rağmen umutla
Buğday Derneği Strateji Kurulu Üyesi Güneşin Aydemir, Victor Ananias’ın aramızdan ayrılışının 10. yılına dair yazdı: “Hatırıma geldikçe ‘Yokluğun da varlığın kadar bereketli Sevgili Victor’, diyorum. Bir gülümseme ile anıyorum her seferinde. Ne serüvendi ama seninle yaşamak!”
Zaman bazen çok hızlı geçiyor. Bazen geçmek bilmiyor. Yaşam ne kadar yoğun yaşanıyorsa o kadar hızlı, ne kadar farkındalıkla yaşanıyorsa o kadar yavaşlıyor sanki. Victor’un yokluğunda da böyle oldu. Aniden yok oluverdi Victor. Varlığı ne kadar yoğun olduysa yokluğu da o kadar hafif oldu. Sanki moleküllerine ayrılıp evrenin dört bir yanına yayıldı. Öylesine hafif bir gidiş oldu ki onunkisi Buğdaygiller olarak Victor’u toprağa verdikten hemen sonra basından gelen soruları yanıtlıyorduk, basın bülteni yazıyorduk.
10 yıl geçmiş. Yaşı 20 yıl olan biri için ömrün yarısı. Benim için ömrümün beşte biri Victor’suz geçmiş. Özlemine alışması zor, ama geride bıraktıklarıyla oyalanması bir o kadar leziz, bir o kadar yoğun, hareketli geçen 10 yıl.
Hatırıma geldikçe, “Yokluğun da varlığın kadar bereketli Sevgili Victor,” diyorum. Bir gülümseme ile anıyorum her seferinde. Ne serüvendi ama seninle yaşamak!
Son 10 yılına yakından tanıklık etmiş, yarenlik, yol arkadaşlığı etmiş bir insan olarak diyorum bunları ama, aslında Buğdaygiller olarak topluca da böyle hissediyoruz galiba.
Evet, koskoca 10 yıl geçti o tuhaf haberin aniden geliverdiği günün ardından. Önce büyük bir şok, ardından hızla bir kabullenme ve yola devam hissi. Sanırım Victor’un bize verdiği en büyük hediye bu uyum ve her şeye rağmen umutla devam etme yeteneği olsa gerek.
Geçen süre içinde, “yaşam dönüşümdür” sözüne uygun olarak Buğday da bir kurum olarak içindeki Buğdaygiller ile beraber dönüştü. Şu anda Buğday içinde emek veren ekipte Victor’u cismen tanıyan insanların sayısı, tanımayanların sayısından çok çok az olmasına rağmen yol aynı doğrultuda gidiyor çok şükür.
Tanık olduğumuz tarafı bir yana, ardından bizimle iletişime geçen pek çok insanın hayatına da dokunduğunu zaman içinde öğrendik. Pek çok yeni insanla tanıştık.
Ve işte, yokluğu bile birleştiriyor yine herkesi.
Bu yıl, yani 2021, yokluğunun 10. Yılı, Buğday için Victor yılı. Yıl boyunca çeşitli mecralarımızdan Victor’u paylaşacağız sizlerle. Victor’u tanıyan, ya da tanımadığı halde tanış olan insanları, anıları, Victor’un yaşamından parçaları aktarmaya çalışacağız. Bu bir yandan bir dönemin de tarihini kayıt altına almak anlamına gelecek.
Başlangıcı, sonsuzluğa göç ettiği tarih olan 3 Mart’ta piyasaya çıkan “Arife Tarif” (Victor’un Mutfağından Sofrasına Yolculuk…) kitabıyla yaptık. Mutfak ve gıdaya bakışını, kurduğu sofralardaki tariflerini derlediğimiz bu yapıtı hayata geçirdiğimiz için çok mutluyuz. Yayınların devamı gelecek.
Buğday’ın medyasını oluşturan; Buğday E-Bülten, Buğday Dergisi’nin yeni versiyonu olan Buğday E-Dergi; Buğday’ın Ambarı’ndan Kurda, Kuşa, Aşa podcast serisi, canlı yayınlar, dijital buluşmaların Victor’lu bir serisini paylaşacağız sizlerle.
Bu mecralarda sizlere de yer vereceğiz. Victor’un doğrudan ya da dolaylı olarak yaşamına dokunan insanları konuk edeceğiz. O nedenle siz de Victor’a dair olanları bizlerle paylaşmaktan çekinmeyin.
Hepimize kutlu ve mutlu olsun 2021.
Ve Victor; iyi ki vardın, iyi ki varsın ve iyi ki var olacaksın.
Victor’un ardından…
“İyi ki varmış, iyi ki olduğu her şeyi olmuş…”
Zeynep Meydanoğlu:
“Bugün çokça kez yüz yüze tanışma fırsatım olmayan Victor’u düşünüp andım. Attığı tohumlardan benim yoluma da saçılanları bir hatırladım… Mesela Ashoko’nın Türkiye’deki ilki olması; Sevgili Güneşin ve onun kattıkları ve aktardıkları; Buğday’dan öğrendiklerim; bir yaz günübirlik ziyaret etme şansım olan Çamtepe’den yaşam alanı nasıl olabilir üstüne benim gibi bir apartman çocuğuna çıkan şaşırtıcı fikirler, zaman zaman kendimi notladığım ekolojik yaşam rehberi… Yokluğunda bile bir insanın yaşamı ve felsefesi nasıl güzel anılır ve paylaşılır bunu görmek… İyi ki varmış, iyi ki olduğu her şeyi olmuş, iyi ki yaptığı her şeyi yapmış.”
“Onu tanıdıktan sonra asla bir çekirdeği çöpe atamadım.”
Itır Erhart:
“Adım Adım’ın yeni STK toplantısında tanımıştım onu. Elinde sepeti ile geldi ve bir çiftçinin sepetinde neler olduğunu anlattı. Öyle etkilendi ki herkes… 2008 olmalı. Buğday bizim ilk 4 STK’dan biri oldu. Ondan öyle çok şey öğrendim ki… Onu tanıdıktan sonra asla bir çekirdeği çöpe atamadım. Koşmayı sevmiyordu ama ikna oldu. Antalya’da buluşup hep birlikte koşacaktık… Gelemedi… Ömer Madra onun göğüs numarası ile koştu… Bizler fotoğrafı ile…”
Refika Kadıoğlu:
“Bir masal ve kahramanı, anlatıla anlatıla yayılır ya, Victor ve hikayesi, Güneşin’in elinde ve dilinde masallaştı… Ben bunu çok düşünürüm hep. Masallaştıran, adını yıllara taşıyan ve yayan aktarıcıları… Victor’u tanımayanların Victor’u da var ise, Güneşin’in onu doğru anlaması, doğru anlatması demek isterim… Huzur içinde uyu Victor…”
“Sözü özü bir, az ve öz, özüne bağlı, özlenen…”
İstem D. Akalp:
“Buralardan gitmeden sanırım 1 hafta önce bir atölye düzenlemiştik, üniversiteliler için kurduğumuz SOGLA’da. 26 Şubat 2011. O zaman görmüştüm ilk kez. Sepeti yoktu ama matarası vardı. Salonun perdelerini kapatıp ışıklarını yaktığımız için tatlı tatlı dokundurmuştu. Ondan bana kalan ‘öz’ oldu. Sözü özü bir, az ve öz, özüne bağlı, özlenen… Devri daim olsun.”
Durukan Dudu:
“Victor’la bir defa tanıştım, üç dakikalığına. ‘Gönülü Sadelik’ sunumu yaptığım Yeşil Ekonomi Konferansı’na gelmişti dinleyici olarak. ‘Bak bu Victor’ dediler, ben kim olduğunu çok az biliyordum o zaman. Bir kaç yıl sonra, O öldükten sonra – hâlâ bilmeden, ama yansıttığı değerleri hissederek- şu kelimeler çıkmış kalemimden…
“Victor’un ardından Victor’a söyleyecek bir sözüm yok benim. Duymayacak, bilmeyecek ne de olsa. Ruhu hissedecek, cennetten görecekse de ben buraya yazmasam da görüyordur kalbimden geçenleri zaten… Victor’un ardından başta kendime, sonra da 3 aşağı-5 yukarı aynı hayalleri paylaştığımız tüm dostlara söyleyecek sözüm var benim. Victor’un ardından onun hayallerinin, mutluluklarının, korkularının, azminin, emeğinin, endişelerinin, pişmanlıklarının ve gülümsemesinin hakkını verelim. O 3 aşağı-5 yukarı ortak hayallerimiz için dünden fazla çalışalım, dünden fazla inanalım, dünden fazla adayalım kendimizi. Dün korktuğumuzdan daha az, çok daha az korkalım.”
Güneşin Aydemir:
“İyi ki sofralar paylaştık.”
Leyla Aslan:
Elif Özizmir:
“Victor kolunda sepetiyle bolluk, bereket ve güzellik dağıtmaya devam ediyor.”
Çamtepe Ekolojik Yaşam Merkezi:
Özge Oğuz:
“İyi ki inandı, eyledi, birleştirdi bizi.”
Aybike Savaşır Serdar:
Armağan Portakal:
Üçpınar İlkokulu:
“Victor, doğada olanı doğadaki canlılar ile paylaşmamızı öğretti.”
Yazı: Güneşin Aydemir – Buğday Derneği Strateji Kurulu Üyesi