İnsana ve doğaya yakışan mekanlar
Victor Ananias, Çamtepe Ekolojik Yaşam Kültürü Merkezi’nin hayalini kuruyor: “Buğday Derneği’nin yeni çalışma mekanı olacak burası. Masa başında değil yerinde, taşların, kütüklerin üzerinde oturup izleyerek, çevredeki kuşları, rüzgarı, daha ince sesleri, arkasındaki derin sessizliği ve bunlara karışan insan seslerini dinleyerek çalışıyorum.”
Yeniden insana yakışan barınaklar tasarlamak, yaşamı kucaklayacak, kendileri de sürekli yaşayan, dönüşen mekanlar oluşturmak için kendi yaşantımı gözden geçirme, yeniden düzenlemeyle işe başladım bugünlerde. Ekip olarak geldiğimiz noktadaki ihtiyaç üzerine bir dönem çok severek yaptığım ekolojik mimari işime dönüyorum.
İki hafta önce başlangıcını müjdelediğimiz yeni kırsal dernek merkezinin mekan tasarımı üzerinde çalışıyorum bu aralar. İnşallah bir süre sonra Buğday Derneği’nin yeni çalışma mekanı olacak burası. Masa başında değil yerinde, taşların, kütüklerin üzerinde oturup izleyerek, çevredeki kuşları, rüzgarı, daha ince sesleri, arkasındaki derin sessizliği ve bunlara karışan insan seslerini dinleyerek çalışıyorum. Komşuluk edeceğimiz insanlarla hayallerini ve ihtiyaçlarını konuşuyorum. Halihazırda burada yaşayanların değerlerine, yaşamlarına, hayallerine saygılı olarak, hep onları hesaba katarak, doğanın mevsimsel, günlük ve anlık dönüşümlerini izleyerek, ondan öğrenerek her an yeniden, her sayfası aynı bilgiyi büyük bir ustalık, çeşitlilik ve güzellikle ifade eden yaradılış kitabını özenle okuyarak.
Buğday’ın çalışma mekanını tasarlarken aynı zamanda burada çalışacak, yaşayacak insanların oturacakları evlerle ilgili de taslaklar çiziyorum; mekanlar şekillendiriyorum zihnimde, gönlümde. Bunlar da her kişiyi sevgiyle barındıracak, ısıtacak, serinletecek, besleyecek, huzurla dolduracak, umut verecek, üretken kılacak, gönlündeki değerlerle yaşaması için destekleyecek mekanlar olmalı mutlaka. Aynı doğa kuralları, yöre koşulları, malzeme, teknikler kullanılarak fakat her biri ayrı ayrı, özenle tasarlanıp yapılmış. Küçük, büyük, çok ışıklı-dışa açık, içine kapanık-kuytu, çok odaklı, tek mekanda çözülmüş, sade, daha oyuncaklı, çok eşya kaldıracak, eşyası kendinden barınaklar. Ama hepsi de yapılırken ve yaşanırken doğadan çalmadan, doğadan aldığını yaşam süresinde kat kat geri ödeyecek şekilde inşa edilen ve kullanılabilen yapılar.
Bu mekanlar inşa edilirken ve kullanılırken en az ekolojik ayak izi yani geri döndürülemeyecek zarara sebep olan malzemeye ihtiyaç duyulacak. Örneğin, ana yapı malzemesi olarak inşaatın yapılacağı yöreden taş, çeşitli topraklar, kireç, çam, zeytin gibi yerel ağaçlar, kamış, yosun, çeşitli kurutulmuş bitkiler, bitkisel yağlar kullanılacak. Tasarıma göre malzeme satın alınmayacak, bulunan malzemeye göre tasarım yapılacak, ihtiyaçları en iyi şekilde karşılayacak şekilde. İnşaat yapılırken malzeme taşınması, hazırlanması ve kullanımında mümkün olduğunca az tahribat, fosil yakıt kullanımı, gürültü ve diğer kirliliklere yol açma konusunda her adımda dikkat edilecek. Barınaklar inşa edildikten sonra da güneş, yerin ısısı, su cazibesi gibi doğal kaynaklardan beslenerek, suyu, havayı, toprağı kalıcı kirleticilere bulaştırmadan içinde yaşayanların tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek. Örneğin, elektrik güneşten, rüzgardan elde edilecek mekanlar soğukta kolay ısınacak, sıcakta serin kalacak şekilde yapılacak, kullanılan su arıtılarak yeniden doğaya döndürülecek.
*Victor Ananias, Yaşam Dönüşümdür, Doğan Kitap, İstanbul 2016, syf. 139-140.
Kitabı buradan edinebilir ve toplu sipariş verebilirsiniz.