ENGLISH
DESTEK OL!
Gönüllü Ol
HABERLER

Kentsel Gıda Sistemleri Dönüşümünde Bir Örnek Olarak Nilüfer, Bursa

Yayınlanma Tarihi: 4 Aralık 2024
Kentsel Gıda Sistemleri Dönüşümünde Bir Örnek Olarak Nilüfer, Bursa

Farklı ülkelerden 12 şehrin bir araya geldiği FUSILLI Projesi’nin final konferansı, Bursa Nilüfer’de gerçekleşti. Sağlıklı ve sürdürülebilir gıda sistemlerine geçiş için dört yıl boyunca yürütülen projede, Nilüfer Belediyesi’nin öncülüğünde gerçekleştirilen inovatif adımlar ve yerel çözümler, katılımcılara ilham kaynağı oldu. Konferans, üretici pazarlarından kompost tesisine, mahalle bostanlarından tohum kütüphanesine kadar uzanan bir dizi ilham verici ziyarete de ev sahipliği yaptı. WWOOF Türkiye/TaTuTa koordinatörümüz Tansu Yeşilkır Bursa’daki örnek uygulamaları anlattı.

Farklı ülkelerden 12 şehrin katılımıyla 4 yıl boyunca kentsel gıda sistemlerini dönüştürmeye odaklanan FUSILLI Projesi’nin final konferansı Bursa’nın Nilüfer ilçesinde 19-20 Kasım tarihlerinde gerçekleştirildi. 

Projeye katılan 12 şehirde kurulan 12 Yaşayan Laboratuvar, sağlıklı, sürdürülebilir, güvenli, kapsayıcı ve uygun maliyetli gıda sistemlerine geçiş için kendi yerelinde kentsel gıda planları geliştirmiş. Projenin paydaşları arasında yerel yönetimler, üniversiteler, özel şirketler gibi çeşitli aktörler yer alıyor. FUSILLI’nin yaşayan laboratuvarları gıda zincirinin tüm aşamalarında yenilikçi eylemler uygulamaya odaklanmış. Üretim ve işleme, dağıtım ve lojistik, tüketim, gıda kaybı ve israfı ve yönetişim adımları dahil olacak şekilde bütüncül bir yaklaşım benimsemişler.

Projenin Türkiye’deki ortakları ise Demir Enerji, İzmir Demokrasi Üniversitesi ve Nilüfer Belediyesi. Nilüfer Belediyesi projenin iki günlük kapanış konferansına da ev sahipliği yaptı. Çeşitli ülke ve şehirlerden gelen katılımcılar, ilk gün yapılan toplantıda deneyimlerini ve projenin çıktılarını paylaştılar. 

Toplantı için bir araya gelinen mekân Nilüfer’in Konak mahallesindeki Pancar Deposu’ydu. Pancar deposu yıllar önce şeker pancarı depolamak için kullanılmış ve daha sonra işlevini kaybetmesiyle atıl bir mekana dönüşmüş. Nilüfer Belediyesi bu mekânı bir endüstriyel miras olarak görüp yenilemiş ve kamusal alan olacak şekilde yeniden işlevlendirmiş.

Pancar Deposu / Fotoğraf: Nilüfer Belediyesi

Tüm gün süren konferansın konuşmacıları arasında Buğday Derneği Strateji Kurulu üyesi Oya Ayman da vardı. Oya Ayman Buğday Derneği’nin gıdaya yaklaşımını anlatırken Anadolu coğrafyasında yaygın olarak kullanılan “bereket” ifadesine dikkat çekti. Topraktan ve üretimden bahsederken, matematiksel hesaplarla ölçülen “verimlilik” yerine, sürdürülebilirliğe, çeşitliliğe ve tüm varlıkların hayrına odaklanan  “bereket” kavramını koymamız gerektiğinden söz etti. 

Etkinliğin ikinci günü Nilüfer’in Yaşayan Laboratuvar mekanlarını ziyaret ettik. 

İlk adres Konak mahallesindeki üretici pazarıydı. Köylü pazarı olarak da bilinen bu pazarlar, Nilüfer ilçesinin çeşitli mahallelerinde haftanın farklı günlerinde kuruluyor. Pazarların özelliği, tezgâhlardaki ürünlerin halden alınmamış olması, üreticinin kendi ürününü satması. Ayrıca, üreticiler tezgâh açmak ve elektrik, su gibi hizmetlerden yararlanmak için belediyeye para ödemiyor. Pazar alanının altında ise yine belediyenin sağladığı ve organize ettiği Dernekler Yerleşkesi bulunuyor. Dernekler bu yerleşkedeki ofis, konferans salonu, toplantı salonu, posta kutusu gibi imkanları belediyeye başvuru yaparak ücretsiz olarak kullanıyor. Yerleşkeyi bize tanıtan Bursa Otizmli Bireyler ile Anneleri Yardımlaşma Derneği kurucusu ve başkanı Kıymet Bilgici, mekânın mutfağını otizmli çocuk ve gençlerle bir araya gelip yemek yapmak için kullandıklarını anlattı. Derneklerin faaliyet alanlarında fotoğrafçılıktan sokak hayvanlarına, kadın dayanışmasından musiki severlere, bisiklet topluluklarından engelli haklarına, astronomiden çocuk çalışmalarına uzanan geniş bir çeşitlilik söz konusu. Nilüfer Belediyesi, farklı alanlarda çalışan bu derneklerin kapasitelerini geliştirmek ve aralarındaki dayanışmayı artırmak için etkinlikler de düzenliyor.

Nilüfer Belediyesi Konak Mahallesi Üretici Pazarı önü / Fotoğraf: Tansu Yeşilkır

Bir sonraki adresimiz belediyenin ilk mahalle bostanıydı. Altınşehir mahallesinde bulunan bu bostan kentteki hızlı imarlaşmaya karşı mahallelinin çabasıyla kurtarılmış bir alanda belediyenin desteği ile kurulmuş. Üç yaşındaki bu bostanın kullanımını mahalle komitesi organize ediyor, ekipman desteğini ise belediye sağlıyor. Belediyenin şimdiki amacı ise her mahallede mahalle bostanı oluşturmak. Mahalle bostanının ilerisinde kooperatif dükkânı işlevi gören, hem yörenin yerel ürünlerinin hem de dayanışma içinde olunan üretici örgütlerinden gelen ürünlerin satıldığı “Nilüfer Bostan” isimli satış noktası mevcut. Bu satış noktalarından ilçede 5 tane daha var. Örgütlü üreticilerin ürünlerinin satıldığı bu satış noktalarında Nilüferli üreticilere ait ürünleri Nilüfer Tarımsal Kalkınma Kooperatifi (NİLKOOP) markası ile bulabilirsiniz.

Nilüfer Bostan satış noktasından sonra belediyenin kompost tesisine gittik. Buraya belediyenin yaptığı budamalardan çıkan bitkisel atıklar getirilip büyük bir makineden geçirilerek kompost oluşumunu hızlandırmak için ufalanıyor. Belediyenin kompost tesisindeki sabit makinesinin dışında 2 tane de mobil makinesi var. Bu makineler mahallelerde dolaşıp parçalama işlemini yerinde yapıp kompost malzemesini kişilerin kullanımı için bırakıyor. Kompost malzemesi isteyen olursa gelip tesisten alması da mümkün. Belediye kompostlaşan malzemeyi tekrar park ve bahçelerde malç olarak kullanıyor.

Nilüfer Belediyesi Budama Atıkları Dönüştürme Merkezi’nden / Fotoğraf: Tansu Yeşilkır

Budama tesisinden sonra Uluabat gölü kıyısındaki Gölyazı köyü, Rumca adıyla Apollonia, ziyaret edildi. Köyün Rum nüfusu mübadele ile gönderildikten sonra bakımsız kalan Ortodoks kilisesi 2015 yılında belediye tarafından restore edilip kültür merkezi olarak kullanıma açılmış. 

Gölyazı köyünden sonraki durağımız Hasanağa Gıda Merkezi’ydi. Hasanağa Gıda Merkezi’nde NİLKOOP’lu üreticilerin ekolojik yöntemlerle ürettiği ürünler gıda mühendisinin gözetiminde kadın dernekleri üyeleriyle hijyenik ortamda işleniyor, ambalajlanıyor, depolanıyor ve araçlarla satış noktalarına sevk ediliyor. 

Hasanağa Gıda Merkezi’ne ziyaret ve erişte üretimi / Fotoğraf: Tansu Yeşilkır

Bu merkezde ayrıca Tıbbi ve Aromatik Bitki İşleme Tesisi de bulunuyor. Merkezde böylelikle erişte, salça, reçel, meyve suyu, zeytinyağı, sirke gibi ürünlerin yanı sıra; lavanta, tıbbi nane, ıtır, adaçayı ve biberiye gibi bitkilerden elde edilen hidrosol, esansiyel yağ, sabun, mum, el kremi ve sıvı sabuna kadar çeşitlilikte ürünler işlenip ambalajlanıp satışa uygun hale getiriliyor.

Belediyenin mobil mutfağı bizim ziyaretimiz sebebiyle Hasanağa Gıda Merkezi’ne yemek dağıtımı için gelmişti. Bu mobil mutfaklar da sağlıklı ve ekolojik yemeğe erişimi sağlamak için ihtiyaca göre kullanılıyor. Afet ve kaza gibi aciliyet gerektiren durumlarda da kullanılan bu araçlar, üniversite öğrencilerine yemek dağıtmak için de kullanılabiliyor. Pilav, çorba gibi sıradan yemekler dağıtılmasına rağmen yemeklerin lezzeti birçoğumuzu şaşırttı. Ancak bunu ekolojik üretimin doğal sonucu olarak düşününce gıdaya dair mahrumiyetimiz başka bir boyut daha kazandı.

Hasanağa Gıda Merkezi’nden sonraki adresimiz Nilüfer Tarımsal Analiz Laboratuvarı’ydı. Burası özel bir laboratuvarken yaklaşık bir buçuk yıl önce Nilüfer Belediyesi’nin bünyesine katılmış ve kamu hizmeti amaçlı kullanılmaya başlanmış. Burada numunelerle toprak analizi, bitki analizi, sulama suyu analizi ve gübre analizi yapılıyor. Nilüfer’in tüm tarım arazileri bu laboratuvarda analiz ediliyor.

Laboratuvardan sonra günün son ziyareti için gün batımı vaktinde Ürünlü Kent Bostanı’na vardık. Ürünlü köyündeki bostanda belediye personeliyle birlikte yaklaşık 200 çeşit sebze, aromatik ve tıbbi bitki yetiştiriliyor. Burası esas olarak tohum üretmek, çoğaltmak için ve eğitim amacıyla kullanılıyor. Anaokullarından üniversitelere çeşitli öğrenci grupları bostanı ziyaret edip tarım ve gıdanın hikayesine dair bilgi ediniyorlar. Buradaki tohum kütüphanesinde envantere kayıtlı 580 çeşit tohum var. Tohumlar buradaki ortam koşullarında 10-20 sene boyunca muhafaza edilebiliyor. 70 parsel alanda Türkiye’nin ve dünyanın çok çeşitli yerlerinden gelen tohumlar 3 yıl süreyle ekilip, denenip, yerelleştirmesi sağlanırsa envantere katılıyor. Bu alanda üretilen, çoğaltılan tohumlar paketlerle dağıtılıyor.

Yıllar önce Boğaziçi Üniversitesi’nin bostanına da Tarlataban topluluğundaki arkadaşların Nilüfer Tohum Takas Şenliği’nden getirdikleri tohumları ekerdik. Bunu bostan ziyaretimiz esnasında, tohumlarla ilgili bilgi alırken hatırladım. Kent bostanında tohum kütüphanesi dışında bir de kompost odası mevcut. Burada belediye binalarından, hastanelerden ve semt pazarlarından çıkan yiyecek ve içecek artıkları kompostlaştırılıyor. Ayda ortalama 4 ton organik maddeden 800 kg kompost elde ediliyor, bostanda kullanıldıktan sonra artan miktar isteyene dağıtılıyor.

Kent Bostanı Tohum Kütüphanesi / Fotoğraf: Tansu Yeşilkır

Bir ilçenin tarımsal üretimini ve gıda ile ilişkisini iyileştirmeye yönelik bu faaliyetleri düşündüğümüzde imkânsız ölçeklerde bütçe, arazi ve teknoloji kullanımı gerektirmeyen, hatta ilçede yaşayanların katılımını da sağlamanın formüllerinin bulunabildiği birçok örnek görüyoruz. Üniversitelerin, laboratuvarların, çiftçilerin, sivil toplumun ve yerel yönetimlerin iş birliği kurarak hem toplumun hem de gezegenin iyiliği için yapabileceği çok fazla şey var. Gıda sistemini dönüştürmeye dair tahayyülleri somutlaştırması açısından Nilüfer’deki bu ilham verici rotayı inceleyebilir, ziyaret edebilirsiniz. 

FUSILLI final konferans katılımcıları Hasanağa Gıda Merkezi önünde / Fotoğraf: FUSILLI proje ekibi

Henüz yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Paylaş