ENGLISH
DESTEK OL!
Gönüllü Ol
HABERLER

Konutlar için sıfır atık, sıfır enerji modeli: ReYard Evi

Yayınlanma Tarihi: 3 Haziran 2019
Konutlar için sıfır atık, sıfır enerji modeli: ReYard Evi

Günümüzün sürdürülebilir konut problemine, geleneksel ve güncel malzeme ve tekniklerle/teknolojilerle bir çözüm önerisi sunan Team Bosphorus’la ReYard Evi’ni (ReYard House), yarışma süreçlerini, toprak panellerini, mikro algleri konuştuk.

Röportaj: Iraz Mursaloğlu (Buğday Derneği Gönüllüsü)

ReYard Evi projeniz Solar Decathlon’da finale kalan 20 projeden biri oldu, şimdi Fas’taki finale hazırlanıyorsunuz. Team Bosphorus’u tanıyabilir miyiz? Nasıl, ne amaçla bir araya geldiniz?

Ece Kalyoncuoğlu (alg ekibi lideri): Solar Decathlon 2002 yılında Amerika Enerji Bakanlığı tarafından düzenlenmeye başlayan bir yarışma. Asıl amacı, o dönemde, solar panel teknolojisini geliştirmek için üniversiteleri teşvik etmek ve üniversite – sanayi işbirliğini desteklemek. Şimdi yarışma 7 kıtada devam ediyor. Yarışmanın konsepti her yıl değişiyor ve konsepti de düzenlendiği ülke belirliyor. Biz şimdi Afrika kıtasındaki Solar Decathlon’da yarışıyoruz. Bu düzenlenen 17. yarışma. Finale kalan yirmi ekipten biriyiz. Eylül 2019’da da umarız orada evimizi inşa edeceğiz.

Avni Yılmaz (mimari ekibi üyesi) : Ben Ekim 2016’da dahil oldum Team Bosphorus’a, şu anki ekipte en eskilerden biriyim. Biz, 2017 yılıydı o zaman, Solar Decathlon China’ya katıldık. Yarışma bir sene ertelendi, 2018 oldu. Çin’deki yarışma daha teknoloji tabanlıydı. Sponsorluklarla ilgili, şimdi de yaşıyoruz ama, o zaman daha büyük sıkıntılar yaşandı. Özellikle otomasyon, elektrik konularında, çünkü oraya teknolojinizi de vermiş oluyorsunuz. Aslında en büyük talihsizliğimiz de, o sırada ekip liderimiz, Nilüfer Hocamız bir trafik kazası geçirdi. Bizi bir arada tutan kişiydi Nilüfer Hoca. Yaşadığımız zorluklar ve hocamızın da artık bizimle çalışamamasıyla yarışmadan çekilmek durumunda kaldık. Daha sonra Fas’a başvurduk. Burada, Fas’ta takım olarak çok şey değişti, hem takımı oluşturanlar hem de çalışma şeklimiz açılarından. Bir nevi Çin’de deneyim kazanmış olduk, Fas’ta sponsorluklardan tasarıma her konuyu öğrenciler olarak biz devraldık. Şimdi tüm ekip olarak çok daha odaklıyız. Team Bosphorus bir anda değil, Çin ayağından beri olan bu süreçle oluştu aslında.

Berrak Ecem Ozan (alg ekibi üyesi): Bunun da önemli olduğunu düşünüyorum, Team Bosphorus İstanbul Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi’nden, 10 ayrı disiplinden, 40 kişilik bir ekip. Farklı disiplinlerden 40 kişi, aynı problemleri çözmek, ortak bir amaç için birlikte çalışıyoruz.

Ece: Takım olarak önce Fas’ta Türkiye’yi temsil edebilmeyi, ardından da yarışmayı buraya getirmeyi, burada kuracağımız ReYard evimizi de bunun üssü olarak kullanmayı umuyoruz.

Bize ReYard Evi’nden bahseder misiniz biraz? Enerji, atık, sürdürülebilirlik açılarından öne çıkan nitelikleri, farklılaştığınız noktalar neler?

Onur Yılmaz (tasarım ekibi lideri): Fas’ın bu yılki yarışma için belirlediği konsept, doğal, yerel malzemelerle sürdürülebilir geleneksel bir yapı inşası. Beş kişilik bir ailenin yaşayacağı bir konut projesi yapıyoruz. Evi inşa edeceğiz, sistemleri kuracağız, ardından içini de döşeyeceğiz. Mobilyalar da bizim elimizden çıkıyor. Bu konuta uygun tasarladığımız özel çözümler de var.

Avni: Yard (ingilizcede avlu) ve Recycle, Reuse (geri dönüşüm/kazanım, yeniden kullanım) kelimelerinden oluştu ReYard. Fas’ın geleneksel mimarisinde topraktan yaptıkları avlulu bir ev modeli var, Riad evleri deniyor buna. Bizim Güneydoğu’daki evlerimiz gibi, dışa kapalı, avlulu evler. İklim koşullarından ötürü ve yerel malzeme kullanmak istediğimiz için biz buradaki evlere benzer bir tasarımla çıktık yola, yani dışarıya minimum açıklık ve içeride dışa kapalı bir yaşam alanı, avlu. Ana malzemelerimiz de toprak panellerimiz, toprak ve ahşap. Hem geleneksel mimariden yola çıkıyoruz, hem yerel malzeme kullanıyoruz.

Onur: Evimizi Temmuz ayında Yıldız Teknik Üniversitesi, Davutpaşa’da inşa edebilmeyi umuyoruz. Hem Davutpaşa hem Fas için toprak panel üretimimiz hala devam ediyor (Fibrobeton firmasıyla). Hepimiz imece usulü yapıyoruz bu üretimi de.

Ece: Sıfır atık – sıfır enerjiyi hedefliyor evimiz. Evimizi sıfır enerji, yani dışarıdan enerji almayıp kendi enerjisini üreten ve tüketen konut olarak tanımlıyoruz. Evin pasif havalandırması için rüzgardan yararlanacak şekilde konumlandırdık evimizi, ihtiyacımız olan enerjinin %100’ünü solar panellerden ve alglerden (biyogaz) elde edebiliyoruz. Gece kullanım için de solar panellerden depolama yapacağız gün içinde. Biyogazı yarışma alanında ateş yakılamayacağı için Fas’ta uygulayamayacağız, ancak İstanbul’da inşa edeceğimiz evimizde kullanacağız ve burada elde ettiğimiz verileri paylaşacağız.

Onur: Riad evlerinde avlularda havuz oluyor genelde, biz de alg havuzumuzu avluya yerleştirdik. Avluyu da insanların sosyalleşebileceği bir yaşam alanı haline getirmek istedik, gölge olacak şekilde konumlandırdık. Evimizin ikinci katında ve etrafında yeşil alana yer verdik. Yukarıdaki yeşil alan için nem tutucu bir sistem çalışıyoruz. Bu sistemle de yukarıdaki bahçenin su ihtiyacını karşılamayı hedefliyoruz.

Seda Kundakçı (alg ekibi üyesi): Alg havuzu kullanan tek takım biziz, havuzumuzdan bahsedeyim biraz. Bildiğiniz gibi algler doğada kolayca ve çokça bulunuyorlar, büyük ölçüde karbondioksit emilimini, gömülü karbonu sağlayan yapılar. Dünyadaki ağaçlar ciğerlerimiz deniliyor ya, aslında ağaçlardaki mikroalgler ciğerlerimiz. Okyanuslarda yaşayan mikroalgler de oksijenin %90’ını üretiyorlar.

Algleri doğal arıtma sistemi olarak kullanıyoruz burada. Bizim alg havuzumuz, evden çıkacak olan evsel atık suyumuzu verdiğimiz, azot – fosfor giderimini sağladığımız bir yapı olarak tasarlandı. Hem avluda güzel görünen bir havuz hem de evin atık suyunu arıtabilen bir sistem olarak kullanılacak. Sistemi şöyle anlatayım: Bir havuzumuz var. Evden çıkan sıvı atık biriktirilip havuza veriliyor sürekli olarak. Havuzdan çıkan alg kütlesi bir kutunun içine aktarılıyor, evden çıkan katı organik atıklar da öğütülerek aynı kutunun, kompostun içine aktarılıyor. Bu otomasyon sistemiyle sağlanıyor. Sonrasında sulama ve gübreleme için kullanılıyorlar. Bunun yanında alglerden biyogaz kütlesi de elde ediyoruz. Bunu da hem enerji olarak kullanıyor hem de bir kısmıyla alg havuzunu besleyip orada karbon emisyonunu, giderimini sağlıyoruz.

Berrak: Davutpaşa’da kuracağımız evde bu sistemi çalıştırarak daha net veriler alacağız. Bu kapsamda bir çevre yönetim sistemini yalnızca biz uyguluyoruz.

Life Cycle Assesment (Yaşamsal Döngü Analizi) dediğimiz bir değerlendirme yapıyoruz. Ne kadar sürdürülebilir olduğumuzu, karbon analizlerimizi vb. tüm değişkenleri raporlamak istiyoruz. Gömülü karbonumuzun çok düşük olması hedefimiz.

Saniya Üstün (alg ekibi üyesi): Mikroalgleri toprağa karıştırdığımızda toprağın verimini de arttırıyorlar. Bitkilerin kök sistemlerini destekliyorlar. Daha sağlam bir gövdeye, daha büyük yapraklara sahip oluyor bitkiler. Biz bunu da kullanmak istedik. Yani algleri ev ve terastaki bitkilerimizi gübrelemek için de kullanacağız. Şu anda bunu test ediyoruz; normal suyla sulanan, normal toprakta ekili bitkilere kıyasla algli toprağa ekili, algli suyla sulanan bitkilerden çok iyi sonuçlar almaya başladık.

Bir de, normalde algler çok fazla üretildiğinde çevreye zararlı olurlar, sudaki oksijeni azaltırlar, suyun üst katmanında bulundukları için güneş ışınlarının altlara inmesini ve diğer canlı organizmaların gelişimini engellerler. Ayrıca suda çok fazla azot fosfor oluşumunu sağlayarak otrifikasyona sebep oluyorlar. Gübreleme amaçlı kullanımla bu çevre sorununu kontrol altına da alıyoruz. Doğada insanların zararlı gördüğü şeyleri kontrollü olarak kullandığımızda yarar sağlayabiliyoruz.

Onur: Bunların yanında avlu için, çocuk odası için özel tasarımlarla özel çözümler ürettik. Ottan ve alg hoparlörümüz en önemli bulduklarımız. Ottan doğal, organik atıklardan ürün üreten bir start-up. Aydınlatma ünitesi, sehpa, masa, bardak altlığı, duvar fayansı gibi geniş bir yelpazede ürünler tasarlıyor. Onlarla birlikte biz de bir yenilik getirerek atıklardan üretilmiş bu ürünleri kullanıyoruz. Alg hoparlörümüzden de bahsedeyim. Yakamozu da oluşturan özel bir alg türüyle çalışıyoruz. Bu alg türü hava karanlıkken, kinetik enerjiyle stres altına giriyor ve stres altına girdiğinde, yani hareket enerjisiyle ışıma yapıyor, ışık yayıyor. Işımayı bu hoparlörün yaydığı hareket enerjisiyle alg lambasına dönüştürmeyi düşünüyoruz. Alglerin de belirli bir biyolojik saati var, günün her saatinde aynı ışımayı yakalayamayabiliyoruz. Şu anda bunun üzerinde çalışıyoruz.

Avni: Ocak ayında Fas’ta bir çalıştaya katıldık. Oradayken, toprağının, bitkilerinin, kimi simgesel binalarının, artık geleneksel mimarisinin bir parçası olmuş renkleriyle de karşılaştık. Yerel bir üreticiden kök boyası alma imkanı bulduk. Bu kök boyalarından da toprakla karıştırılarak ebru boyası elde ettikleri bir yöntem var. Onların bu yöntemiyle elde ettiğimiz boyayla yapılacak ebruları da evde sergilemeyi düşünüyoruz. Bizim ve Fas’ın geleneksel malzemelerini, yöntemlerini harmanlayarak projenin her aşamasında bunları uygulamaya özen gösteriyoruz.

Projeyi tasarlalama sürecinde, en zorlandığınız ve en keyif aldığınız noktalar nelerdi?

Avni: Yarışmanın Fas’ta olacağını öğrendiğimizden beri en büyük heyecanımız evi topraktan yapıp yapamayacağımızdı. Afrika’da toprak en geleneksel, herkesin kullandığı malzeme, ancak yarışmanın zaman kısıtlamasından dolayı hem orada üretim yapıp hem inşaatı tamamlayabilme şansımız yok. Biz bu süreçte Ruhi Kafesçioğlu ile tanıştık, onun atölyelerine katıldık, bilgi ve mentörlük desteği aldık. Yıllar içinde geliştirdikleri Alker isimli bir teknikle, dayanıklı, pasif ev değerlerine uyan toprak paneller üretiyorlar. Normalde bu teknik yerinde döküme, inşaat yerinde üretime çok uygun, ancak biz panellerimizi önden üretip oraya taşıyacağız. Bu evin kullanımı bittiğinde sökülüp başka yerde kullanılabilecek bu toprak paneller.

Onur: Şundan da bahsetmek lazım. Solar Decathlon yarışması boyunca, inşa zamanı kısıtlamasından dolayı, Fas ekipleri dışında malzeme olarak toprak kullanan yok, çoğu yarışma ekibi evlerini çelikten, alüminyumdan prefabrikten yaptılar. Özellikle taşıma aşamasında zorluk yaşayacak olsak da sürdürülebilirlikten ve malzeme olarak topraktan ödün vermek istemedik.

Alg havuzunun konutta enerji için kullanım uygulamaları, örnekleri var mı peki? Toprak panel sisteminizin ve mikroalglerin yaygın, kitlesel olarak uygulanabilirliği, ulaşılabilirliğiyle ilgili ne düşünüyorsunuz?

Saniya: Mikrolaglerle ilgili yapılmış olan çalışmalar var ancak Avrupa Birliği’nden yüksek fonlarla yapmışlar. Sürdürülebilirliği konusunda sıkıntı yaşayıp bırakmış, kaldırmışlar. Bizim avantajımız, Avrupa’daki gibi yüksek, çok katlı binalarda değil, Fas’ta avlulu bir yapıda bunu uygulamamız. Birbirinden bağımsız, ayrı konutlara tek tek uygulamaya kalkılırsa maliyet çok yüksek oluyor, ancak bölgesel uygulanırsa ulaşılabilir hale geliyor.

Avni: Toprak panellerimiz için gereken malzemeler de yerelde ulaşılabilir ahşap ve toprak. Üretimi ise, bizim yaptığımız gibi geleneksele dönüp imece usulu aile ve komşularla yapılabilecek kadar kolay. Biraz zaman ayırıp emek vermeyi göze alırsak herkesin her zaman ulaşabileceği bir çözüm.

Sizce enerji ve atık, sürdürülebilirlik konularında bireysel ve kitlesel olarak neler yapılmalı? Neler önerirsiniz?

Merve Derinpınar (sponsorluk ekibi lideri): Dünyada kitlesel olarak bir değişim görüyoruz aslında. Buna en güzel örneklerden biri Google firması, yaklaşık 5 yıl içinde kullandıkları tüm enerjiyi yenilenebilir kaynaklardan sağlamak için projeler yapıyorlar. Büyük şirketler ve ülkeler dışında daha küçük gruplar ve bireyler olarak yaşam alanlarımızda yapabileceğimiz çok şey var tabii ki. Atıklarımızı azaltıp dönüştürebilir, enerjimizi sürdürülebilir kaynaklarla kendimiz üretebiliriz. Alg havuzumuzun, hem atığı azaltarak hem enerji üreterek, buna iyi bir örnek olduğunu düşünüyoruz.

Avni: Kullandığımız Alker tekniğini yaygınlaştırabilmeyi, köylerdeki betonarme binalar yerine, ailelerin, komşuların birlikte, bu teknikle inşa ettiği binalar görebileceğimizi umuyoruz. Hem sağlıklı hem sürdürülebilir bir konut stoğu oluşturmanın çok önemli olduğuna inanıyoruz.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Malzemelerimizin sevkiyatından, kimi mobilyalarımızın üretimine, takım olarak Fas’a gidebilmemize kadar bir çok konuda zorluklar yaşıyoruz. Yani hala çok desteğe ihtiyacımız var. 🙂

Röportaj: Iraz Mursaloğlu (Buğday Derneği Gönüllüsü)

Etiketler: , ,

Henüz yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Paylaş