İklim Krizinden Kaçmak Mümkün mü?
İklim krizi, Amerika Birleşik Devletleri’nin birçok bölgesinde yoğun sıcak hava dalgaları ve fırtınalara neden oluyor. Kamuoyu, aşırı hava olaylarından kaçış ve göç olasılıklarını sorgularken iklim krizi, bazı olası “vaha”lara kaçışla çözülemeyecek denli büyük ve çok boyutlu. Bu nedenle bir yandan iklim krizini tırmandıran yaşam alışkanlıklarını terk etmek diğer yandan da yaşadığımız yerlerde iklim değişikliğine uyum stratejileri geliştirmek gerekiyor.
Son birkaç yılda New York’un Buffalo şehri sık sık manşetlerde yer aldı. Ancak ABD medyası, zaman zaman yaşanan büyük kar fırtınalarına odaklanmak yerine, Buffalo’nun yıl boyunca görülen (belki de şaşırtıcı bir şekilde) ılıman iklimine dikkat çekiyor. Dünyanın diğer bölgeleri iklim değişikliği nedeniyle yaşanmaz hale gelirken, Buffalo’nun bu özelliği öne çıkıyor.
Buffalo Belediye Başkanı Byron Brown, 2019’da yaptığı bir konuşmada Buffalo’nun bir “iklim sığınağı şehri” olabileceğini ilan etti. Brown, şehri, kasırga eğilimli Güneydoğu veya yangınlarla harap olmuş Batı’dan gelen sakinlerin, iklim kaynaklı felaketlerden kaçmak için taşınabileceği bir yer olarak tanıttı.
Yerel bir ekonomik kalkınma organizasyonu olan Invest Buffalo Niagara, belediye başkanının iklim sığınağı iddiasını ele aldı ve bunu geliştirdi. Sanayi sonrası bir şehir olan Buffalo’nun hava ve su sıcaklıkları iklim ısındıkça yükselecek olsa da, iklim bilimciler önümüzdeki on yıllarda hava durumuyla ilgili felaketlerin artmasını beklemiyor.
Buffalo, iklim sığınağı fikrini benimseyen tek şehir değil. Özellikle Orta Batı ve Kuzeydoğu’da, Minnesota’daki Duluth, Michigan’daki Ann Arbor, Wisconsin’deki Madison ve Vermont’taki Burlington gibi şehirler de iklim sığınağı trendine katıldı.
Ancak iklim krizi sadece insanların yaşam konforunu olumsuz etkileyen bir mesele olmanın çok ötesinde gıdadan ve suya erişimden enerjiye kadar hayatımızın her alanını etkiliyor. Şimdiden milyonlarca insan aşırı sıcaklar ya da seller sonucunda azalan tarımsal üretimdeki kayıplar ve su sorunuyla boğuşuyor. Bu anlamda küçük bir nüfusun kaçabilecek / sığınabilecek yer bulması iklim krizinin milyonlarca insanı etkileyen ve etkileyecek devasa olumsuz etkilerinin yanında bir anlam ifade etmiyor.
İklimle ilgili felaketler, iklim açısından hassas bölge ve ülkelerde genellikle diğer yapısal zorluklarla karşı karşıya kalan marjinalize edilmiş nüfusları orantısız bir şekilde etkiliyor. İklim Değişikliğinin Göç Üzerindeki Etkisine İlişkin 2021 Beyaz Saray Raporu, iklim değişikliğinin ve iklimle ilgili göçün savunmasız ve marjinalleştirilmiş toplulukları istikrarsızlaştırmaktan, kaynak kıtlığını şiddetlendirmekten siyasi gerilimi ateşlemeye kadar uzanan çok yönlü etkilerinin altını çiziyor. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği, her yıl ortalama 20 milyon insanın hava olayları nedeniyle dünyanın dört bir yanındaki ülkelerden diğer bölgelere zorla yerinden edildiğini tahmin ediyor.
Buffalo State Üniversitesi’nde coğrafya profesörü olan Stephen Vermette, BBC Future Planet’e, Buffalo ve Batı New York’ta artan herhangi bir tür aşırı hava olayı bulamadığını ifade ediyor:. “İklim değişikliğinin Buffalo için iyi olacağını ya da Buffalo’nun bir vaha olacağını söylemiyorum. Bir vaha değiliz, daha az kötü durumdayız.”
Sığınak sözü yanıltıcı
Buffalo State Üniversitesi’nde çevre ve sürdürülebilirlik yardımcı profesörü olan Susan Clark, “Medyada iklim sığınakları hakkında çıkan haberler, iklim değişikliği etrafındaki önemli konulara farkındalık kazandırmaya yardımcı oldu, bu gerçekten umut verici olabilir.” Ancak Clark “sığınak” sözcüğünün yanıltıcı olabileceğinin altını çiziyor.
Bir analize göre, kendi kendini ilan eden birçok iklim sığınağı, sıcaklıkların en hızlı yükseldiği eyaletlerde yer alıyor. Araştırmalar daha sıcak havanın, daha fazla su buharı tutma kapasitesine sahip olduğunu, bunun da daha sık, yoğun ve daha uzun süreli fırtınalara neden olduğunu gösteriyor.
Bazı şehirler bu şekilde kendilerini pazarlamaya devam etse de, Amerikalıların önemli bir kısmının bu daveti kabul ettiğine dair net bir kanıt yok. Göç verileri, Amerikalıların büyük çoğunluğunun bölge veya eyalet içinde hareket ettiğini, eyalet sınırlarını veya ülkeyi geçmediğini gösteriyor.
Dünya Bankası 2050’ye kadar 216 milyon, Uluslararası Çevre Programı 1,2 milyar, BM Uluslararası Göç Örgütü ise 2060’a kadar 1,4 milyar iklim göçmeni olacağını tahmin ediyor. İklim krizinden kaçış stratejileri geliştirmek yerine iklim krizine neden olan üretim ve tüketim yöntemleri yerine iklim dostu yöntemleri hayata geçirmek ve tarımdan mimariye kadar iklim değişikliklerine uyum stratejilerini geliştirmek gerekiyor.
Çeviri: Öykü Ay
Kaynak: Mike De Socio, BBC, https://www.bbc.com/future/article/20240628-us-climate-havens-cities-claim-extreme-weather-protection
Fotoğraf: BBC