Tatlı bir dayanışma: Aşure
Nasıl yapalım?
Temel malzemeler aynı olsa da her ailenin kuşaktan kuşağa aktarılan, somut olmayan kültürel miras olarak da nitelendirebileceğimiz aşure tarifi vardır. Biz en iyisi edebiyatımızın usta kalemlerinden Refik Halid Karay’dan bir tarif alalım. Karay, 1942 yılında Yeni Sabah gazetesinde yayınlanmış bir yazısında aşureye dair anılarını çok lezzetli anlatır. Bir Muharrem ayında aşure pişirme vakti geldiğinde evde eski aşçılarının sılada, yeni aşçılarının acemi, dadısının ise kocası ile yaşadığı için evde olmaması nedeniyle aşureyi kimin pişireceğii konusu evde tartışılırken o günlerde birlikte ders çalıştıkları için onlarda kalan, taşarı bir arkadaşının “Âlâsını bilirim, bana bırak,” dediğini yazar Karay. Bu misafir arkadaşının peşine düşüp, evdeki kadınların muhalefet etmesine rağmen, aşure pişirmeye kalktıklarını ne güzel anlatır. Bu konuda kendisine çok güvenen arkadaşı aşureyi şöyle tarif eder: “O da iş mi yahu? Ondan kolay ne var? Diş buğdayının taşlarını ayıklayacaksın, temizce yıkayıp akşamdan kazana ve ateşe koyacaksın. Buğdayına göre bire iki su. Sabaha kadar kaynayacak, buğdaylar kabarıp yumuşadı mı içine lapalık pirinç bir okka [1282 gr] buğdaya 100 dirhem [320 gr]. Yine akşamdan ıslatılmış, kabuğu çıkarılmış kuru bakla ile nohutu, kuru fasulyeyi de atacaksın, hep beraber yine kaynayadursunlar… Şimdi sıra şekerde. Her okka buğdaya bir buçuk okka şeker. Ardından kuru hurmayı, inciri, çekirdeksiz üzümü de koy, bir müddet daha ocakta kalsın. Aşure dediğinin mükemmeli alesta, kemal-i afiyetle veriştir kaşığı.” Refik Halid ve evdeki başkaları bu tarife göre aşureyi pişirmek ve sonra aşureyi süslemek için gereken malzemeleri tedarik etmeye girişmişler. Aman efendim bir telaş, bir heyecan! Şekeri tartıp hurma, incir, üzüm için bakkala koşmalar, Göztepe İstasyonu’ndaki sütçü Bulgar’dan süt, aktar Aleksi’den gülsuyu almalar. Bunlar bittikten sonra aşureyi süslemek için kullanılacak ceviz, badem ve fındığı ayıklamak, çam fıstıklarını, kuş üzümlerini yıkamak, narları soyup tanelemek… Gelin görün ki bu kadar emek verilen aşure dibini tutmuş, hem de öyle böyle değil! İşte böyledir, her aşamasında dikkat ve özen ister aşure. Tıpkı bir arada yaşamak için birbirimize özen göstermek gerektiği gibi.
Sofranız şen, incekileriniz daima dolu, haneleriniz bereketi olsun. Afiyetle…
Nazlı Pişkin’in yazısını Buğday E-Dergi’den okuyabilir, ekolojik yaşamın gündem ve pratiklerinden haberdar olabilirsiniz.