ENGLISH
DESTEK OL!
Gönüllü Ol
HABERLER

Türkiye’de arılar neden ölüyor?

Yayınlanma Tarihi: 15 Kasım 2017
Türkiye’de arılar neden ölüyor?

Arılar yeryüzünden kaybolursa insanlığın dört yıl ömrü kalır.”

Albert Einstein

Dünyada en fazla kovana sahip 2. ülke olmasına olmasına rağmen, bal veriminin dünya ortalamasının altında kaldığı, yanlış arıcılık yöntemleri nedeniyle arıların giderek güçsüz düştüğü Türkiye’de ekolojik ve bütüncül arıcılığın yaygınlaştırılması için Buğday Derneği harekete geçti. AB Erasmus+ Programı desteğiyle yürütülen “Arıları Yaşatalım” projesiyle dernek, ekolojik, doğa dostu ve geleneksel arıcılık yöntemlerinin yaygınlaştırılmasını ve arıcılıkla ilgili tüm paydaşlara bilgi aktarımı yapmayı amaçlıyor.

Türkiye’de arıcılığın en önemli sorunları olarak arıcıların teknik bilgi yetersizliği, arı hastalıklarıyla mücadelede yanlış uygulamalar, küresel iklim değişikliği, yoğun ve yanlış sentetik kimyasal tarım ilacı kullanımı, bölgeye has saf arı cinslerinin kaybedilmesi ve habitat kaybı öne çıkıyor.

Arıcıların teknik bilgi yetersizliği: Türkiye’de son 20 yılda arıcılık yapan kişi ve koloni sayısında büyük bir artış olsa da, arıcılığa yeni başlayan arıcıların deneyim eksikliği ve yerleşmiş bir arıcılık kültürünün olmayışı nedeniyle, Türkiye koloni sayısında dünyada 2. sırada yer almasına rağmen, birim koloni başına bal verimi ile diğer arı ürünleri üretiminde dünya ülkelerinin çok gerisinde yer alıyor. Bal dışındaki ürünlerin üretimi yok denecek kadar azken, balda ilaç ve antibiyotik kalıntılarının çıkması da yine bilgi eksikliğinden kaynaklanıyor.

Arı Hastalık Ve Zararlıları ile Mücadele Yetersizliği:

Arı hastalıklarıyla ve parazitlerle sentetik kimyasal mücadele kısa vadede başarılı gibi gözükse de, hem balda kalıntı bırakıyor, hem de uzun vadede koloniyi zayıflatarak hastalıklara açık hale getiriyor.

Küresel İklim Değişikliği:

Küresel iklim değişikliğine bağlı olarak görülen sıcaklık geçişleri (aşırı soğuk veya aşırı sıcak havalar), mevsim dışı ve sert iklim olayları (dolu, aşırı yağış, kuraklık vb) da arıları olumsuz etkileyen faktörlerden.

Sentetik Kimyasal Tarım İlaçları:

Bitkisel üretim yapan işletmelerin kullandıkları, başta neonikotinoid olmak üzere, pestisit ve insektisitler arıların yaşamını tehlikeye sokan ana unsurlardandır. Yanlış ve zamansız ilaç kullanımından ötürü ülkemizde her yıl ortalama 120 bin arı kolonisinin öldüğü tahmin edilmektedir.

Saf Arı Cinslerinin Kaybedilmesi:

Ülkemizde yaygın olan gezgin arıcılık nedeniyle, arı türleri karışmış, ırka has özelliklerini yitirmiş ve verim kaybına uğramışlardır. Damızlık arı üretiminde cinslerin coğrafi koşullara uygunluğu gözetilmediğinden, gönderildikleri bölgede verim vermeyebilmekte ve gittikleri bölgelerdeki arı cinleriyle karışarak o bölgeye has ırkı da bozabilmektedir.

Habitat Kaybı ve Monokültürel Tarım:

Betonlaşma, çarpık şehirleşme, doğal alan kaybı, büyük çaplı HES, termik santraller gibi doğal dengeleri değiştiren inşaatlar arıların yaşadığı ve beslendiği alanların azalmasına sebep oluyor. Monokültür tarım alanlarına kovan taşınması, arıların pek çok bitkiden polen ve nektar alması yerine, tek tür bitkiyle beslenmesine sebep oluyor. Bu durum arıların bağışıklık sistemini düşürdüğü gibi, baldaki enzim kalitesini de olumsuz etkiliyor. Şehirlerde ağaçlandırma yapılırken tek tip ağaç ve bitkilerin ekilmesi, arıların aç kalmasına sebep olabiliyor.

 

Arı Dostu, Ekolojik Arıcılık Konferansı ve Eğitimi

Buğday Derneği olarak, Türkiye’de doğa, arı ve insan dostu arıcılık yöntemlerinin yaygınlaşması için “Arıları Yaşatalım” projemiz kapsamında 9 Aralık’ta İzmir’de Uluslararası bir konferans gerçekleştireceğiz. Saat 10:00’da başlayacak konferansa katılabilmek için aşağıdaki kayıt formunu doldurmanız yeterli.

Uluslararası Ekolojik Arıcılık Konferansı Kayıt Formu

Arıları Yaşatalım projemiz kapsamında 4-8 Aralık tarihleri arasında İzmir’de gerçekleştireceğimiz Arı Odaklı, Ekolojik Arıcılık eğitimimizin başvuru koşullarını ise yine aşağıdaki linkten inceleyebilirsiniz.

Arı Odaklı, Ekolojik Arıcılık Eğitimi
Etiketler:

1 adet yorum var

  1. AHMET ÇİFTCİ

    İki yıl öncesine kadar arı ve arıcılık konusunda hiçbir bilgiye sahip olmazken, bugün sizler ve diğer yayınlar sayesinde arıya olan sevgim ve arıcılığa olan ilgim gün geçtikçe artmaktadır.
    Ankara’da bulunan bahçemde Nisan 2016 yılında 1 kovanla başladığım bu serüvenim o yıl 4 kovana ulaştı. Ancak, ne yazık ki, kışlatmada ki bilgisizliğim 2017 baharında 3 kovanımın sönmesine neden oldu.
    Çok üzüldüm, tekrar yapmamayı düşündüm ama, onların çiçekler üzerinde polen toplamasını, kovanın yanına oturup kovana rengarenk polen taşımalarını izlemek her şeye değer ve ben bahçemde onlar için değişik çiçekler ve ağaçlar yetiştirmeye çalışıyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Paylaş