Türkiye’nin kelebeklerini tanıyalım ve koruyalım
Ahmet Baytaş’ın hazırladığı ve Doğa Koruma Merkezi tarafından yayımlanan Türkiye’nin Kelebekleri Arazi Rehberi, ülkemizdeki kelebek türlerini daha yakından tanıma fırsatı sunuyor.
Yazan: Özlem Gürtunca (Buğday Gönüllü İletişim Ekibi)
Bahar geliyor. Doğa uyanıyor ve çalışıyor. Arıların vızıltılarını duymaya başladık. Kelebekler kozalarından çıktı çıkacak. Yaptığımız doğa ziyaretlerinde sarhoş uçuşlarının peşinden gülümseyerek bakacak, gözümüz kanatlarının güzelliğine takılacak.
Peki kelebekler hakkında ne biliyoruz? Uçabilmek için kanatlarını güneşte ısıtmak zorunda olan ve üstlerindeki siyah gözleri güneşten enerji almaya yarayan kelebeklerin uçarken ve konmuş olduklarında farklı görünebileceğini, çünkü kanatlarının arka ve ön yüzlerinin birbirinden farklı renk ve desenlerde olabileceğini biliyor musunuz mesela? Türkiye’de kaç kelebek türü mevcut? Yaşadığımız bölgelerde hangi türleri görmek mümkün?
Ahmet Baytaş’ın hazırladığı Türkiye’nin Kelebekleri Arazi Rehberi adlı kitap ülkemizdeki kelebekler hakkında bilgi sunan ender kaynaklardan biri. Kelebekler, doğal bir alanın sağlıklı olup olmadığının bir göstergesi olduğu için Doğa Koruma Merkezi (DKM)’nin çalışma yaptığı alanlar arasında. Ahmet Baytaş’ın 2007 yılında NTV yayınları tarafından yayımlanan ilk kelebek kitabının güncellenmiş ve genişletilmiş hali olan
Türkiye’nin Kelebekleri Arazi Rehberi‘nin DKM tarafından Şubat ayında ilk baskısı çıkarıldı. Türkiye’deki Kelebeklerin Kırmızı Kitabı ve Türkiye’deki Kelebeklerin Koruma Stratejisi kitapları da DKM’nin kelebekler ile ilgili diğer yayınlarından.
Türkiye’nin Kelebekleri Arazi Rehberi kitabında, Türkiye’deki 377 tür kelebeğin bilimsel ve Türkçe isimleri, uçuş dönemleri, habitatları, Türkiye’de görülebileceği bölgeler, tırtıllarının yediği besinler, arazide gördüğümüzde tanımlayabilmemiz için ipuçları, dişi ve erkekleri arasındaki görsel farklara dair bilgiler ve fotoğrafları yer alıyor. Kitabın asıl amacı, arazide görülebilen kelebeklerin tür düzeyinde tanımlanabilmesine yardımcı olmak. Bu yüzden de kitapta, dişi ve erkeği arasında belirgin farklar olan türlerin hem dişi hem erkeğinin, kanatlarının alt ve üst yüzleri farklı olan kelebeklerin her iki kanat yüzünün fotoğraflarına yer verilmiş.
Kitap, ülkemizdeki kelebek türlerinin zenginliğini keşfetmenin, kelebek gözlemi ve fotoğrafçılığını teşvik etmenin yanında, nesli tükenmekte olan kelebek türlerini ve kelebeklerin azaldığı bölgeleri belirlemek için de bir kaynak niteliğinde. İçinde bulunduğumuz Anadolu coğrafyasındaki birçok şey için söylenebilen zengin, bereketli gibi sıfatlar, kelebek türlerinin çeşitliliğini nitelemek için de kullanılabilir. Avrupa’da 500’e yakın, Kanada ve Amerika’nın tamamında yaklaşık 700 kelebek türü bulunurken Türkiye’de 45’i endemik, yaklaşık 380 tür bulunuyor.
Kelebekler, doğa tahribatından olumsuz olarak etkileniyor. Apollo, Mezopotamya çokgözlüsü ve Osmanlı ateşi Türkiye’deki tehdit altında olan türlerin başında geliyor. Kelebek türleri ve sayılarının azalmasının başlıca nedeni olarak habitat kaybı gösterilirken, tarımda kullanılan pestisitlerden olumsuz etkilendikleri yönünde araştırmalar da mevcut. Kullanılan tarım zehirlerinin, hedef dışı türlerden arılar ve kuşlar üzerindeki olumsuz etkilerine dair yapılan çok sayıda araştırma olduğunu biliyoruz. Ancak son yıllarda kelebekler üzerindeki etkilerini inceleyen araştırmalara rastlamak da mümkün. Geçtiğimiz yıl yayımlanan bir araştırma, neonikotinoidlere maruz kalan kelebek larvalarının pupa döneminin daha kısa olduğunu, yetişkin kelebeklerin boyutlarının belirgin şekilde daha küçük olduğunu ve zindelikleri ile üreme yeteneklerinin olumsuz etkilendiğini gösteriyor. 2016’da yayımlanan başka bir araştırma ise Kaliforniya ovasında neonikotinoid kullanılmaya başlanması ile beraber bölgedeki kelebek türü sayısı ile ilgili verileri inceleyerek, zehrin kullanılması ile kelebek türü sayısındaki azalmayı göstermektedir.
Neyse ki, geçtiğimiz yılın sonunda Buğday Derneği’nin de çabaları ile 10 kurumun birlikte imza attığı metin ile Bakanlığa yapılan çağrı etkili olmuş ve Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü bazı tarım zehirlerinin 2019 yılı içerisinde yasaklanması kararını almıştı. Yasağın kapsamının genişletilmesi için çalışmaların devam etmesi gerekse de, kararın arılar, kuşlar, kelebekler ve tüm doğa sağlığı için önemli ve umut verici bir adım olduğunu söyleyebiliriz.
En başta, bu kitabı ilk açtığımda gördüğüm büyüleyici kelebeklerin nadir görülen kelebekler olduğunu, o yüzden de bu güzelliklere rastlamadığımı düşünmüştüm. Ancak kelebeklerin yaşadığı coğrafyaları, görülme miktarları ve zamanları hakkındaki bilgileri öğrenince, ilk düşüncemin, doğanın, sayısal olarak bilip de içselleştiremediğimiz bilgilerinden kaynaklandığını anladım. Parkta, bahçede, şehirde, yolda bile yürürken görebileceğimiz bir sürü kelebek türü var ve bahar gelirken bu konudaki algımızı açmanın tam zamanı.
Yazan: Özlem Gürtunca (Buğday Gönüllü İletişim Ekibi)