Yaşam savunucularından “avcılık tamamen yasaklansın” çağrısı
Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin de aralarında yer aldığı 200’ü aşkın kurum ve inisiyatif, yaşam hakları ve alanları ellerinden alınan tüm canlıların sesi olmak için bir araya gelerek, “avcılık tamamen yasaklansın” kampanyası başlattı.
Merkez Av Komisyonu (MAK) kararları doğrultusunda 2020-2021 av dönemi 22 Ağustos’ta başladı. Her sene toplanarak, yıl içerisinde avlanacak canlı türlerine, nerede ve kaç birey öldürülebileceklerine karar veren MAK, bu yıl da birçok nadir ve tehlike altındaki canlının avına izin verdi.
Komisyon tarafından avına izin verilen türler arasında Anadolu yaban koyunu, ceylan, çengel boynuzlu dağ keçisi, karaca, melez yaban keçisi, kızıl geyik, yaban keçisi, yaban domuzu gibi memeli türlerin yanı sıra, Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) tarafından hazırlanan kırmızı listede nesli tehdit altında olan üvelik ve elmabaş patka kuş türleri de yer alıyor. IUCN’nin “hassas” kategorisinde bulunan türlerden üveyik nüfusu son 40 senede yüzde 78, elmabaş patka nüfusu ise son 20 yılda yüzde 50 azalmış durumda.
Buğday Derneği, Doğa Derneği, Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma (ÇEKÜL) Vakfı ve Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) gibi farklı çalışma alanlarından 200’ü aşkın kurum ve inisiyatif, yaşam hakları ve alanları ellerinden alınan tüm canlıların sesi olmak için bir araya gelerek, Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne yönelik “avcılık tamamen yasaklansın” kampanyası başlattı.
“Başka bir canlıyı öldürmenin sporu, turizmi, hobisi, ihalesi olamaz!”
Komisyon kararına göre, “av turizmi” adı altında 798 canlının yaşamı, para karşılığında ihaleye açıldı. Ayrıca, 1 Temmuz 2020’de TBMM Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu’ndan geçen Kanun Teklifi’nin 15. Maddesi’ne getirilen bir ek ile yabancı diplomat ve üst düzey misafirlerin diledikleri takdirde ücretsiz olarak avlanabilmesi ve yaşam alanları tahrip edildiği için yerleşim yerlerine gelen ayı, domuz gibi hayvanların da avlanabilmesinin yönetmeliğe bağlanması oy çokluğu ile kabul edildi.
Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün hangi canlının kaç birey, ne koşullarda ve nerelerde öldürüleceğine karar vermek yerine, onları koruyan kararlar alması gerektiği görüşüne yer verilen kampanya metninde, geçtiğimiz 16 yıl içinde açılan 17 bin avcılık kursunda yaklaşık 500 bin kişinin avcılık sertifikası almasına ilişkin, “Doğanın korunmasından sorumlu kurumlar, silah endüstrisinin ve avcıların doğamızı yok etmesine ne yazık ki seyirci kalmakta, daha da üzücüsü bu durumu teşvik etmektedir.” denildi.
Tüm canlıların sesi olalım: Avcılık yasaklansın
Türkiye’nin, taraf olduğu Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin 6. ve 8. maddeleri uyarınca nesli tehlike altındaki türleri korumayı taahhüt ettiği halde ilgili mevzuatı görmezden geldiğine dikkat çeken yaşam savunucuları, nesli tehlike altındaki kimi türlerin bile ava açılmasını “kabul edilemez” olarak değerlendirdi.
Merkez Av Komisyonu’nun doğayı günbegün yok edecek olan söz konusu kararların bir an önce durdurulması için 200’ü aşkın kurum ve inisiyatif tarafından Ağustos ayında başlatılan ve on binlerce kişinin destek verdiği imza kampanyasında; Kara Avcılığı Kanunu’nun ivedilikle değişmesi, Doğa Koruma Kanunu olarak yeniden düzenlenmesi ve doğa ihtisas mahkemelerinin kurulması talep ediliyor.
“Şimdi, yaşam hakları ve alanları ellerinden alınan tüm canlıların sesi olma zamanı. Çünkü yaşam hakkı bütün canlılar için pazarlık edilemez en doğal hak. Hepimizin yaşamı birbirine bağlı. İnsan diliyle kendi haklarını savunamayan tüm canlıların sesi oluyoruz. Avcılık yasaklansın!”
Kimsenin yaşam hakkı alınmamalı .Avcılık spor değil . Dünya da yapılacak çok spor ve aktivite var .Birinin yaşam hakkını almak caniliktir .