ENGLISH
DESTEK OL!
Gönüllü Ol
HABERLER

Yeryüzünün iki mucizesi: Çocuk ve tohum

Yayınlanma Tarihi: 23 Nisan 2021
Yeryüzünün iki mucizesi: Çocuk ve tohum

Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve “Victor’un Balkabakları” kitabının yazarı Leyla Aslan, Ruhun Doysun ekibinin sorularını yanıtladı: “Bilinçli, yaşadığı dünyaya ve gıdaya saygılı çocuklar yetiştirmek mümkün. Fakat bunun için önce kendimizi dönüştürmemiz gerekiyor.”

Bize kendinizden bahsedebilir misiniz? Buğday Derneği ile yollarınız nasıl kesişti?

Yaklaşık 15 yıldır Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nde çeşitli projelerde yer alıyorum. Aynı zamanda son 3 yıldır Buğday Derneği’nin yönetim kurulu başkanıyım. Buğday ile yolumun kesişmesi aslında çocukken oldu. 17 yaşlarındayken üniversiteye hazırlandığım dönemde Victor Ananias ile tanıştım ve hayatımın rengi değişti, bambaşka yollara doğru gitti. O zamandan beri Buğday Derneği’nin, Buğday Hareketi’nin içindeyim.


Leyla Aslan

Çocuklar da birer tohum

“Victor’un Balkabakları”, Buğday Derneği’nin kurucusu Victor Ananias’ın başından geçen gerçek bir hikâyeden yola çıkıyor. Bu hikâyeyi kitaplaştırmaya nasıl karar verdiniz? Kitabın hazırlık süreci nasıl ilerledi, kimlerle birlikte çalıştınız, nerelerde bulabiliriz?

“Victor’un Balkabakları”, Buğday Hareketi’nin kurucusu Victor’un başından geçmiş bir olayın çocuklara masal olarak aktarılmış hali. Aslında konu, Buğday Derneği’nde uzun yıllardır çalışmama rağmen, 6 yıl önce anne oluşumla birlikte Buğday’da çocuklara yönelik çok az şey yaptığımızı, yapılan şeylerin çok yeterli olmadığını fark etmem ile başladı.

Daha önce masal anlatıcılığı eğitimlerine katılmıştım. Orada çocuk gelişiminde aslında masal anlatıcılığının ne kadar önemli olduğunu, çocuğa bir şeyi masal yoluyla anlattığınız zaman çocuğun onunla bağ kurduğunu, kurduğu bu bağın da hiç kopmadığını fark ettim. Şimdi iki kızım var, ikisini de aynı şekilde büyütmeye çalışıyorum. Birçok şeyi uydurduğum masallar yoluyla anlatmaya, onlara rehber olmaya çabalıyorum.

Bunları fark ederken aslında başka çocuklara da nasıl daha faydalı olabileceğimiz, Buğday’ın yaptıklarını nasıl aktarabileceğimiz konusunda bir çaba ve gayret içine girdim. Sonrasında çocuklara tohumu, toprağı, ekolojiyi, doğal hayatı masallar yoluyla anlatabileceğimi düşündüm ve önüme Victor’un başından geçen bu olay çıktı. İlk onunla başlamam gerektiğini düşünüp bu hikâyeyi çocuklara masalsı bir dille anlatmaya çalıştım.

Kitabın hazırlık süreci o kadar mucizevi bir şekilde oldu ki… Sağ olsun bu konuda bana Paraşüt Yayınevi çok yardımcı oldu. Aynı zamanda Buğday Derneği’ndeki ekip arkadaşlarım da çok destek verdiler. Kitabın çizeri Mısra Karahan’ın, Victor’u hiç tanımamasına rağmen hikâyeyi okur okumaz çizdiği karakterler tam benim hayallerimdeki gibiydi. Kendi kendine ortaya inanılmaz çizimler çıkmıştı. Sadece hissettiği ile çizdiği…

“Victor’un Balkabakları” aslında çocuklara ekolojiyi, doğayı, tohumu, toprağı anlatmak için ilk adımım oldu. Tohumu anlatmak çok önemliydi çünkü çocukla tohum yeryüzünde birbiriyle çok benzeyen iki mucize. Yani aslında çocuklar da birer tohum. Bu iki mucizenin birbirini tanıyarak büyüyor olması çok kıymetli. Bu sebeple ilk tohumla başlamak çok önemliydi benim için.

“Victor’un Balkabakları” kitabını buradan sipariş verebilirsiniz: dukkan.bugday.org


Çocuktan önce kendimizi dönüştürmemiz gerek

Çocuklarda doğanın döngüsü bilincinin oluşması için neler yapılabilir? Özellikle şehirde yaşayan çocuklar için ne gibi yollar var?

Bu soruya sadece kendi annelik tecrübemden yola çıkarak cevap verebilirim. Çocuk yetiştirmekte temel kural aslında örnek olmak. Çünkü çocuk sizin söylediğinizin yüzde 20’sini yapıyor ama sizin yaptıklarınızı neredeyse yüzde 80’ini 90’ını yapıyor. Hatta sizin söylediklerinize yüzde 20’lik kısmını yaparken de genelde içselleştirmiyor ve alışkanlık kazanmıyor ya da bu çocukta bir kazanıma dönüşmüyor. Yüzeysel olarak, yapmak zorunda olduğu için, o kurala uymak zorunda olduğu için gerçekleşiyor.

Fakat eğer sizi örnek alırsa ve sizin yaptıklarınızı görüp içsel bir bağ kurarak yaparsa (buna çocuğun kopyalama, aynalama sistemi diyoruz) hem her şey bir alışkanlığa, bir kazanıma dönüşüyor hem de çocuk onu bir yaşam yolu olarak belirliyor. İşte bu sebepten dolayı aslında çocuktan önce kendimizi dönüştürmemiz gerekiyor. Şehir hayatında da insan bir sürü şeyi dönüştürüp, birçok şeyin farkında olarak yaşayabilir. Bilinçli, yaşadığı dünyaya ve gıdaya saygılı çocuklar yetiştirmek mümkün. Fakat bunun için önce kendimizi dönüştürmemiz gerekiyor.


Güneş & Leyla & Masal

Masalla kurulan bağlar

Bir de şunu hiçbir zaman unutmamız gerekiyor; doğa ile iç içe olan, doğaya karşı sorumluluğu olduğunu hissederek büyüyen, anne babasından bunu gören çocuk daha merhametli, daha sorumluluk sahibi ve daha farkında bir birey olarak yetişiyor. Çünkü bu hayatta, bu evrende tek başına olmadığını; bütün söz hakkının kendisine ait olmadığını, bu dünyanın sadece kendisine patentli bir yer olmadığını biliyor. Gördüğü, duyduğu her şeyden sorumluluk hissediyor. Doğada ağaçlara, hayvanlara karşı sorumluluğu olduğu bilinci ile büyüyor.

İnsanlığın şu anda dünyayı yok eden şekilde yaşamasının en temel sebeplerinden bir tanesi; diğer bütün canlılardan üstün olduğumuzu ve her şeyin bize hizmet ettiğini düşünmemiz. Aslında tüm canlı ve cansız varlıklarla eşit olduğumuz, onlara karşı sorumluluk sahibi olduğumuz bilinciyle yaşarsak doğaya da çok zarar vermiyoruz.

Çocuklara bunu masalla, güzel hikâyelerle anlatmak mümkün. Ben kızlarımla birlikte yolda yürürken her şeyi bir fırsata çevirmeyi çok seviyorum. Bizim bir ağacımız var sürekli okula gidip geldiğimiz yolda. O ağaç bize mevsimleri anlatıyor mesela. “Hava çok soğuk, dışarı çıkmayalım” dediğiniz zaman çocuk kış mevsiminin kötü bir mevsim olarak algılıyor. “Doğru giyiniyoruz ve dışarı çıkıyoruz çünkü temiz hava alacağız, kara dokunacağız.” Ya da yağmurun oluşturduğu bir su birikintisine “Basma, üstün ıslanır” dediğin zaman çocuk yağmurun kötü bir şey olduğunu algılıyor. Aslında, “Basabilirsin çünkü botların su geçirmiyor.”

Yaprağı, böceği, ağacı anlatırken bir masalla aktarmak çocukta o aradaki bağ kurma halini kolaylaştırıyor. Siz ağacı sadece ağaç olarak anlatırsanız çocuk onunla bir bağ kurmuyor. Ama ağacı karıncaların yuvası ya da kuşların mola yeri olarak ya da ağaçların nefes alıp verdiğinde temiz hava sağlayan dostumuz olduğunu masalsı bir şekilde anlattığınız zaman çocuk onu sahipleniyor. Onun için çocuğa doğayı bu yolla anlatmak her zaman çok daha işi kolaylaştırıyor ve çocuğun da hoşuna gidiyor.


Leyla & Masal

Doğayı kendi evinizin içine sokabilirsiniz

Gıda konusunda bilinçli çocuklar yetiştirmek için neler yapılabilir?

Gıda konusunda çılgınca tüketimler yapmak da çocukların görerek öğrendiği bir şey. Bir sürü şey alıp, gıdayı israf ettiğimizde çocuk israfı öğreniyor. Çocuğunuza üretim hikâyeleri anlatabilirsiniz mesela. “Bu elimde gördüğün şey bir domates. Bu domates tohumdan toprağa kadar şu yollardan geçti, çiftçi bu kadar emek verdi” deyip, bunu da bir oyun veya masalla aktardığınızda çocuk ona karşı sorumluluk duyuyor. Diyor ki, “Benim bunu israf etmemem, yediğim kadarını almam lazım.” Ama tabii orada da annelerin dikkat etmesi, çocuk eğer üç kaşık yiyecekse önüne altı kaşık koyup çocuğa vicdan azabı çektirmemesi gerekiyor.

Yani aslında bazı şeyleri gündelik hayatımıza yayarak ve önce kendimizi dönüştürerek çocuklarımızı da dönüştürebiliriz. Bizim evde bir çekirdek kutumuz var. Yediğimiz gıdaların içinden çıkan çekirdekleri bir kavanozda topluyoruz ve onların ileride bir ağaç olma ihtimalini konuşuyoruz.

Dışarıya çıktığımız, ağaçlı bir alana ya da ormana gittiğimiz zaman çekirdeklerimizi doğaya savuruyoruz ve onların birer ağaç olma ihtimalini düşünüyoruz. Ama ağaç olmazlarsa da toprağa katkıları olacağını biliyoruz. Bu bilinçle yetiştiriyor olmak ve bunları uyguluyor olmak çocukta çok ciddi etki yaratıyor. Her gün ormana gitmek zorunda değilsiniz. Ama ormana gidemediğiniz günlerde pencereden dışarı bakıp gökyüzünü izleyerek geçen kuşların farklı cinslerini konuşarak doğayı kendi evinizin içine sokabilirsiniz diye düşünüyorum.


Siz de “Tüm Canlılar İçin Zehirsiz Sofralar” diyorsanız Zehirsiz Kampanya’ya destek olun:
Change.org/ZehirsizSofralar

İlerde başka çocuk kitapları da yazmayı düşünüyor musunuz?

İleride başka çocuk kitapları yazmayı düşünüyorum hatta bir tanesini daha yazdım. Umarım 2021’in Eylül ayında çıkacak. O da doğa ve ekoloji ile ilgili bir döngüyü çocuklara masalsı bir dille anlatıyor. Çocuklar üzerinde etki yaratmak, onları dahil etmek, onlardan bir şeyler öğrenmek ve onlardan öğrendiklerimi tekrar onlarla bir araya getirmek çok istiyorum.


Leyla Aslan’ın röportajı Ruhun Doysunda yayımlanmıştır.



Etiketler: , , ,

Henüz yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Paylaş