ENGLISH
DESTEK OL!
Gönüllü Ol
HABERLER

Hayvansal gıdaların etik dışı yolculuğu: Yumurta tavukçuluğu

Yayınlanma Tarihi: 7 Haziran 2022
Hayvansal gıdaların etik dışı yolculuğu: Yumurta tavukçuluğu

Endüstriyel hayvancılık, hayvanı bir canlı olarak görmekten uzak, onu nesneleştiren bir yanılgı olarak varlığını sürdürüyor. Bunun en üzücü örneklerinden birisi de yumurta tavukçuluğu

İnsanlık olarak, pek çoğu endüstriyel hayvancılık kaynaklı, salgınların ve zehirlerin her geçen gün arttığı bir dünyada yaşıyoruz. Sorumlusu olduğumuz iklim krizi, kimyasallar, kirlilik, yangınlar, seller ve bunların sonucunda artan gıda fiyatları, açlık ve susuzluk ile boğuşuyoruz.

Hayvansal proteinden 1 kalori üretmek, bitki proteininden 1 kalori üretmekten 11 kat daha fazla fosil yakıt kullanımına sebep oluyor ve 11 kat daha fazla karbondioksit salıyor.

Tohumdan sofraya gıdamızın yolculuğuna yabancılaştığımız bir dönemde, aynı yabancılaşmayı yüz yıllardır birlikte yaşadığımız hayvanlar ile ilişkimizde de yaşıyoruz. Sadece sağlık ve çevre değil, hayvansal gıdamızı ahlaki açıdan da sorgulamamız gerekiyor. Zira endüstriyel hayvancılık, hayvanı bir canlı olarak görmekten uzak, onu nesneleştiren bir yanılgı olarak varlığını sürdürüyor. Bunun en üzücü örneklerinden birisi de yumurta tavukçuluğu.



Ülkemizde son elli yıldır tavuk sektörü hızlı bir ilerleme gösteriyor. Köy tavukçuluğu, zamanla yerini kümes sisteminden otomatik sistemlere bırakıyor. Dünyada ve Türkiye’de yumurta tavukçuluğunda en yaygın olarak kafes sistemi kullanılıyor. Dünyada 4,48 milyar, ülkemizde ise 120 milyon tavuğun büyük bir kısmı sıkışık kafeslerde, dosya kâğıdı kadar dar bir alanda, kanatlarını açma imkânı bile bulamadan yaşamaya mahkûm bırakılıyor.

Kafeste yetiştirilen tavuklar folluk kullanmak, tünemek, kanat çırpmak, yürümek, eşelenmek gibi en temel içgüdülerini dahi gerçekleştiremiyor; hayatları boyunca güneş ışığı göremiyor ve yoğun mahrumiyet duygusuyla, stres seviyeleri artıyor. Doğal ortamlarında tüm günü dolaşarak ve keşfederek geçiren bu canlılar ne yazık ki kafeslerde artan stres seviyesiyle birbirlerini didikleyip yaralıyor.



Yumurtadaki kodlar

Yumurtaların üzerinde yazılan, ‘‘Köy Yumurtası’’, ‘‘Doğal Yumurta’’, ‘‘Serbest Gezen Tavuk Yumurtası’’ gibi ibarelerin tüketiciyi yanıltması ve haksız rekabete yol açması sebebiyle, 2017 yılında Türk Gıda Kodeksi Yumurta Tebliğinde yapılan değişiklikle ‘‘Yetiştirme Metodu Kodu’’nun işletme ve kümes numarasıyla birlikte, yumurta kabuğuna damgalanması zorunluluğu getirildi. Hem izlenebilirlik açısından hem de yetiştirme metoduna göre kodlanan yumurtalarda;

  • 0 numaralı kod organik yetiştiricilik, 
  • 1 numaralı kod serbest yetiştiricilik,
  • 2 numaralı kod kümeste yetiştiricilik, 
  • 3 numaralı kod kafeste yetiştiricilik anlamına geliyor.

Bu kodlar yumurta kabuğu ve yumurta paketleri üzerine işlenen künyelerin ilk sırasına yazılıyor.


Kafeste yetiştirilen 3 numara kodlu tavuklar son derece sağlıksız koşullarda yaşıyor, zulme maruz kalıyor; 2 numara kodlu yumurtaların tavukları biraz daha geniş kümeslerde; 1 numara kodlu yumurtalar da gezerek yetişiyor.

3, 2 ve 1 numara kodlu yumurtaların ortak özelliği bu tavukların yemlerinin çoğunun başta soya ve mısır olmak üzere genetiği değiştirilmiş olması. 0 numara kodlu yumurtaların tavukları ise organik yemlerle besleniyor, bu sistemde hayvan hakları ve refahı daha çok gözetiliyor. Organik yetiştiricilikte üretiminden başlayarak nihai tüketime dek geçen her aşama kontrol ediliyor ve bakanlığın yetkilendirdiği sertifikasyon kuruluşları tarafından sertifikalandırılıyor.


Adil ve etik olanı tercih etmek

Tüketicilerin gıda sektörü üzerindeki etki gücünün yüksek olduğu bir dönemde, tercihimizi adil ve etik olandan yana kullanmak oldukça önemli. Gıdamızın nereden geldiğini, hangi şartlarda yetiştiğini, hayvansal ürün tüketiyorsak bu canlılara nasıl davranıldığını sorgulamamız, gıdamız konusunda sorumluluk almamız gerekiyor.

Sokak hayvanlarını seven, haklarını savunan bir toplumun tavuklara yapılan zulme seyirci kalması, bunun bir parçası olması mümkün değil. Öncelikle, yumurta ihtiyacımızı mümkünse organik yumurtadan yana kullanarak karşılayalım. Böylece hem genetiği değiştirilmiş yemlerin kullanımını engellemiş hem de bir nebze de olsa bu hayvanların refahını desteklemiş oluruz. Ama en önemlisi, yumurta alırken 3 numaralı koda sahip, kafeste yetiştirme tavuk yumurtalarını almamalı; marketler veya yumurta kullanan catering firmaları, oteller, restoranlara karşı bireysel veya örgütlü olarak baskı yapmalı; dünyada ve ülkemizde lobi, savunuculuk yapan kurumları desteklemeli, sağlıklı bir gelecek için bir araya gelen Zehirsiz Sofralar Platformu gibi yapıların kampanyalarını takip etmeliyiz.



Kaynaklar:

Etiketler: , , , , , ,

Henüz yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Paylaş